28 Aralık 2012 Cuma

Demet Akalın '' Türkan '' illuminati

     Arkadaşlar Demet Akalın'ın geçtiğimiz günlerde çıkardığı Türkan adlı şarkını video klibinde gözüme çarpan bir kaç kare oldu. Bu görüntülerde 666 şeytani sayı ve tek göz işareti bulunmaktadır. Sizinde klipte gördüğünüz masonik sembol varsa yorum atabilirsiniz.




108 yorum:

  1. Antisiyonizm.org sayfasındada önemli makaleler bulabilirsiniz illuminati ve siyonizm hakkında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (Yorumun yukarda görünmesi için buraya yazıyorum) İnsanların beynini bulandıracak seviyeye getiren bu aşağıdaki yazilari kesinlikle okumayın helak olursunuz Allah korusun !!!

      Sil
    2. (Yorumun yukarda görünmesi için buraya yazıyorum) İnsanların beynini bulandıracak seviyeye getiren bu aşağıdaki yazilari kesinlikle okumayın helak olursunuz Allah korusun !!!

      Sil
  2. ewet benimdede dikkatimi çekti dikkatlli izlerseniz daha bir çok kez tek gözünü kapatıyor

    YanıtlaSil
  3. klibin başında tek gözünğ kapatıp gülümsüyor ....o kare çok dikkat çekici boynunda kı a sımgelı kolye!

    YanıtlaSil
  4. Evet konunun özü bir piramitle ilgilidir. Daha doğrusu iki piramit. Biri üstteki ters durarak aşağı bakanı, öbürü de normal düz olanı. Bu yerdeki piramite 666 adı da veriliyor. Bu piramitin üstünde kesik bir kısım var. Ve bunun içinde de göz var. Lafı çoğaltmayalım. Sözün kısası en üstte Şeytan var. Altta da 666 olarak adlandırılan yerdeki teşkilatı bulunuyor. Üstteki ters piramit de Şeytan'ın gökteki teşkilatını oluşturan cinleri temsil ediyor.

    Gelelim şarkıcıların, şunun bunun bu tip simgeleri kullanmalarına. Aslında onlar bütün bunları bilinçli bir şekilde yapmıyorlar. En azından hepsinin bilinçli olarak yaptıklarını sanmıyorum. Bunun önemli bir nedeni var. Bu da insanların bilinçaltı mesaj dedikleri konularla ilgili. Ama insanların pek farkında olmadıkları şey şu: Asıl bilinçaltı mesajları verenler bizzat cinler. Cinler insanların beyinlerini rahatça etkileyebiliyorlar. Gerçi insanların özgür iradeleri varsa da, yine de bir etki söz konusu. Buna şöyle bir örnek verelim. İnsan beyni elektro kimyasal bir süreçle işliyor. Yani göze gelen resimler sinirlerden beyne elektrik sinyalleri şeklinde ulaşıyor. Ve beyin bunları değerlendiriyor. değerlendirdiği şey göze gelen ışığın kendisi değil. Bu ışığın elektrik olarak kodlanmış halidir. İşte cinler çeşitli sinyalleri beyne gönderdiklerinde insanlar bunları alıyorlar ve bundan etkileniyorlar. Bunların da dereceleri var. En yüksek derecesi trans denen şeydir. Ama özel rüyalar gördürtmek, vizyonlar vs. başka şeyler de var. Sonuçta insanlar etkileniyorlar ve ona göre bilinçsizce etkileniyorlar. Tabi özgür irade denen şeyde var. Aslında hepimiz birbirimizi etkiliyoruz. Nasıl? Konuşarak. Konuşmalarımızda sonuçta karşıdaki kişinin beynine elektrik sinyaline çevrilerek ulaşıyor. Ama biz bir şey dedik diye, karşıdaki kişinin dediğimizi yapması gerekmiyor. Yani özgür iradesi var. Öte yandan yine de cinler beyinde bazı arzu ve istekleri de uyandırabildiklerinden dolayı daha fazla etkilere de sahipler. Yani insanları ayartabilecekleri büyük bir güçleri var.

    Bu yüzden bu konularda asıl suçlanması gereken kişiler bu etkilere maruz kalan kurbanlar değil, onlara bu etkiyi yapanlardır. Gerçekte onlar bu etkiyi ilk başta kendi adamlarına yapıyorlar. Ve onları da birçok sahte fikirlerle kendi yollarından gitmeleri için kandırıyorlar. Onlara bazı sahte fikirler açıkladıklarında, bu insanlar da kendilerini "aydınlanmış" sanıyorlar. Bilmiyorlar ki, gerçekte cinler tarafından kullanılıyorlar. Ve gelmekte olan "HASAT VAKTİ" için hazırlatılıyorlar. O zaman gelince gerçekten aydınlık ve karanlık farkı ortaya çıkmış olacak. O zaman da çok yakın!

    YanıtlaSil
  5. Subliminal mesaj, bilinçaltı mesajların filmlerde orada burada verildiğini biliyoruz. Gerçekten de çok doğru bir şey. Televizyonları izlerken, hatta TV kanal adları, WWW ve daha birçok etken var. Bunları kim yapıyor. Cevap: İluminati yapıyor. Gerçekten iluminati o kadar büyük bir örgütmüş ki, bütün bunları dünya çapında yapabiliyor, öyle mi? Evet böyle bir örgüt büyük olabilir. Ama yapılan bütün her şeyi bu örgüte bağlamak ne derece doğru olur. Bir kere buna vakti yetmez. Neyse uzatmayalım ve söyleyelim. Asıl işi yapanlar, insanüstü varlıklardır. Yani cinler. Bunlar Şeytan'la birlikte dünyayı perde arkasından yönetiyorlar. Ve insanların "HASAT" dedikleri zamana hazırlanmalarını sağlamaya var güçleriyle çalışıyorlar. Bunun için insanların "NEGATİF KUTPU" seçmeleri için gereken yönlendirmeleri yapıyorlar. Bütün bu yönlendirmeleri özellikle MEDYA yoluyla ve daha birçok yolla da yapıyorlar. Amaçları insanları YOZLAŞTIRMAK ve böylece onların NEGATİF KUTPU seçmelerini sağlamak. Bu sözcükleri daha anlaşılır yazalım. Negatif kutuptan maksat, insanların KÖTÜ İNSANLAR olmalarıdır. İnsanlar kötü olmalı ki, GELECEK HASATTA TANRI TARAFINDAN YOK EDİLSİNLER!

    YanıtlaSil
  6. Bu arada belirteyim. HASAT denen şey ARMAGEDON'dur. Şeytan ve cinleri de bundan çok korkuyorlar. Çünkü buradan alınıp "DİPSİZ DERİNLİKLERE" atılacaklar. Burada 1000 yıl hapsedilecekler ve bin yılın sonunda yalnızca kısa bir süreliğine serbest kalacaklar. Bunun amacı onlara dünyayı yönetmeleri için serbest bırakmak değildir. Neyse bu çok kısa bir süre olacak ve hemen yok edilecekler. Artık hapis falan olmayacak. ŞEYTAN VE CİNLERİN VARLIĞINA SON VERİLECEK, YOK EDİLECEKLER.

    İşte o zaman Dünya tam anlamıyla KUSURSUZ BİR CENNET haline gelmiş olacak. Şu an Tanrı'nın sanki Dünya ve üzerinde olan bitenlerle ilgilenmiyormuş gibi görünen hali yalnızca özel bir nedenden dolayıdır. Bu nedeni yaratan ise yalnızca Şeytan değildir. İnsanların ilk ana babası Adem ile Havva'dır. Ortaya çıkan DAVALAR söz konusudur. Bunlar halledilmeden BU DÜNYA DÜZENİ VE ONUN GÖRÜNMEZ YÖNETİCİLERİ buradan alınmayacaklar. Ama şu da var ki, ONLARIN VAKTİ DOLDU. Dolayısıyla onların kendi peşlerine taktıkları, ayarttıkları, yozlaştırdıkları, sahte bilgilerle akıllarını körleştirdikleri insanlar da ONLARLA BİRLİKTE GİDECEKLER. Yalnız aynı yere gitmeyecekler.

    Şeytan ve cinleri DİPSİZ DERİNLİKLERE GİDECEKLER.
    Kötü insanlar SONSUZA DEK YOK EDİLECEKLER.

    Evet bu gerçekten de bir HASAT VAKTİ olacak ve BÜTÜN KÖTÜLER OT GİBİ BİÇİLECEKLER.

    YanıtlaSil
  7. arkadaşlar sadece bu müzikler değil murat bozun sarkısındada var adam resmen yok allah yok diyor damalı zemin 666 ve tek gözde içeiyor ayrıca oz büyüsüde var

    YanıtlaSil
  8. allah akıl versin diyorum

    YanıtlaSil
  9. biz müslümanlar çok uyanık olmalıyız.masonlar gece gündüz uyumayıp mülümanları nasıl dinlerinden uzaklaştırabiliriz,nasıl kafalarını karıştırabiliriz diye düşünüyorlar.Allaha inandığını söyleyen müslüman kardeşim dizilerin karşısında vakit öldürüyor.bizler böyle devam edersek farkında olmadan bizim üzerimizden daha bir çok oyun oynarlar. selam ve dua ile hayırlı geceler...

    YanıtlaSil
  10. sertap erenerin euruvısion şarkı yarışmasında birinci olması ve ilumunatinin simgesinini şekillendirmeside garip.euruvıson şarkıyarışması onlarn elinde .isteklerini en iyi yerine getiren sanatçıları binci yapıyor olabilirler.sizcede öyle değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok çok haklısın...bende aynı şeyi düşünmüştüm..ve hayatımdan bu insanları bir bir çıkardım. önce alışkanlıkları bırakmakta biraz zorlanıyorsun ama üç çaçuğum var. disney channel bile bitti şükür evde..artık içim daha rahat rabbim bildiği gibi yapsın bunları...

      Sil
  11. Zaten 666 işaretin yaptığı yer sanırım bir tapınak,birde Demet AKALIN yine o karede Tanrı'ların dansını da yapıyor...Kesinlikle demet Akalın'ı şeytanlar ele geçirmiş.... :(

    YanıtlaSil
  12. evet benimde dikkatimi çekti onun klibini izleyince birsürükez tek gözünü kapatıyor

    YanıtlaSil
  13. kesinlikle yani bir türkün böyle olduğuna inama çok zor

    YanıtlaSil
  14. TÜM GERÇEKLER11 Haziran 2013 15:19

    Tüm Gizli Gerçekler Burada TIKLAYIN

    YanıtlaSil
  15. Dünya Egemenliği

    ZİHİN KONTROLÜ

    Başka bir sayfada şunları yazmıştım:

    Bu yüzden konu "mentalizm" ise aslında bunun konunun özü olduğunu söyleyebiliriz. Ama şunu ilk başta belirtelim. İNSANLAR BUNU YAPAMAZLAR. ZİHİN KONTROLÜ İNSANLARIN YAPABİLECEĞİ BİRŞEY DEĞİLDİR. İnsanların bu konuda yapabilecekleri şeyler, sadece bazı sözü edilen teknikleri kullanmaktan öteye geçemez. Ama yine de bu insanların arkalarında cinlerin olduğunu söyleyebiliriz. Ama bir takım insanlar yönlendirilirler ve insanlara bazı fikirleri aşılarlar. Bazıları film çevirirler, bazıları kitaplar yazarlar, bazıları resim yaparlar, bazıları heykel yaparlar, bazıları felsefeler üretirler, bazıları ideolojiler üretirler. Birçok insan, başka insanlara yol göstersinler diye KULLANILIRLAR. Bu insanlar, gerçekte kendileri de bu işlerin arkasında Şeytan ve cinlerin olduğunu çoğunlukla bilmezler. Kendi zihinleri de kontrol altındadır ve geniş kitleleri yönlendirecek fikirleri ve etkileri vardır. Yani Şeytan önce bazı kişileri körleştirirler ve onları kullanarak kitleleri körleştirirler.

    Roger Monreau bir zamanlar gizli bir örgüte girmiş biri. Bu öyle sıradan bir örgüt değil. Şeytan ve cinlerle ilgili bir örgüt ve üstelik üst düzeydeki ruhların bulunduğu bir örgüt. Peki daha sonra nasıl çıkabilmiş? Çıkabilir, mümkün. Güçlü bir kaynaktan yardım alırsa çıkabilir elbette. Zihin kontrolüyle ilgili bazı bilgileri de veriyor:

    R: Bu üç ilkeden ikincisi, insanların akıllarına hükmetmenin bir yolu olan hipnotizmi gizlilikten çıkarıp, insanlığın yararına yeni bir bilim olarak sunmaktı. (MIND CONTROL – HİPNOZ – MEDİTASYON – RABITA -YOGA) Hipnotizmi gizlilikten çıkarıp, insanların yararına bir bilim olarak tanıttıklarında, ünlülere, öğretmenlere, kabiliyetli insanlara harika şeyler yaptırarak, örneğin sözüm ona insanları (TRANSTA) zamanda geri gönderip önceki hayatlarını göstererek kullanacaktı. (REENKARNASYON) Tabii seans bittiğinde söz konusu kişi kadim tarih hakkında hiçbir şey bilmeyecek ve transta bahsettiği kişiler 2-4000 sene evvel bir şeyler yapmış olacaktır. Ancak bu onların planıydı. BU SAYEDE TOPLUMDA BÜYÜK ALDATMAYA KARŞI SARSILMAZ BİR GÜVEN OLUŞTURACAKLARDI. (REENKARNASYONA SARSILMAZ BİR GÜVEN) Mistisizmle (BATINİLİK-GİZLİCİLİK-OKULTİZM) batıyı Hıristiyanlıktan uzaklaştıracaklar…

    Demek ki "zihin kontrolü" çok önemli. Zihin kontrolünün bir kısmı insanları MEDİTASYON, YOGA, RABITA, HİPNOZ gibi yöntemleri kullanmaya teşvik ederek yapılır. Bütün bunlar OKULTİZMDİR yani RUHÇULUKTUR.

    "... Hipnotizmi gizlilikten çıkarıp, insanların yararına BİR BİLİM OLARAK TANITTIKLARINDA, ünlülere, öğretmenlere, kabiliyetli insanlara harika şeyler yaptırarak... BU SAYEDE TOPLUMDA BÜYÜK ALDATMAYA KARŞI SARSILMAZ BİR GÜVEN OLUŞTURACAKLARDI"

    Zihin kontrolünün aslı, cinlerin insanların zihinlerine yaptıkları etkilerdir. Bunların değişik yönleri olabilmektedir. Genelde bunlarla ilgili kullanılan sözcükler arasında şunlar vardır:

    Trans: Zihnin tam olarak kontrolü
    Hipnoz: Transa hazırlık
    Meditasyon: Transa hazırlık
    Mantra: Bir sözcüğü vs. yüzlerce kez tekrarlama. Transa hazırlık
    Yoga: Transa hazırlık
    Telepati: İki farklı kişinin trans halinde oluşu
    Durugörü-vizyon: Görüntü görme
    Duruişiti: Ses duyma
    İstihare: Özel rüya görmek için uyumak
    Rabıta: Meditasyonun bir şekli-bağlantı kurma-channeling Astral seyahat: Transta yapılan yolculuk. Zihindeki yolculuk.
    Özel rüyalar: İçerikleri çeşitlilik gösteren rüyalar.
    Lusid rüya: Rüyasına kendi iradesini katmak anlamında

    Daha bunların dışında olanlar da elbette var. Yukarda sayılanlar genel olarak zihnin etkilenmesiyle ilgili olanları. Buradaki açıklamalar, yalnızca konunun neyin etrafında olduğunu göstermek için. Bunların hepsi ruhçuluk kapsamındaki uygulamalardır.

    YanıtlaSil
  16. Dünya Egemenliği

    Bütün bu uygulamalar zihin kontrolüyle ilgilidirler. Örneğin Telepati. Kişiler telepati yaparak başka birisiyle iletişim kurduklarını zannederler. Oysa gerçek iletişim yalnızca cinlerin kendi zihinlerini etkilemeleriyle oluşur ve bunlar bunun farkında değillerdir. Yani bir cinler iki kişiye de aracılık yaparlar ve bir kişinin göndermek istediği mesajı, iletişimin diğer ucundaki kişiye aktarırlar. Sözde telepatik bilgiyi aktaran kişi trans halinde olmasa da, aktarılan kişi trans halindedir ve karşıda telepatiyle iletişim kurduğunu düşündüğü kişiden gelen mesajı zihninde alır. Ama bu kişiler bütün bunları kendi zihinsel güçleri ve zihnin gizli yetileriyle yaptıklarını zannederler. Gerçekte ise zihnin böyle gizli işlevleri yoktur. Yalnızca dışardan yapılan bir müdahaleyle zihne ilhamlar gelir. Bunlar da bu ilhamların gizemli bir şekilde bir zihinden, öbürüne aktarıldığını düşünürler. Oysa bütün iletişim kendilerini gizleyen cinler tarafından yapılır. Üstelik bu kişiler, bunları yaparken bir yandan da transa girme durumunun sözkonusu olduğunu bildikleri halde, yine de bu konuların cinlerle bir ilgisi olmadığını düşünebiliyorlar. Bunda da bir yandan bir ölçüde haklılar; çünkü cinler bu işleri yaparken bilinçli olarak kendilerini gizliyorlar. Bu kişiler kendilerince bütün bunlara bir cevap olsun diye, bütün bunları ne olduğunu kendilerinin bile bilmedikleri bazı sözde bilimsel(!) ifadeler kullanarak açıklamaya çalışıyorlar. Bilimsel ifadeler kullanarak, kendilerinin gerçekte batıl şeylerle uğraşmadıklarını göstermek istiyorlar. Bu tür sözde bilimsel ifadelerle, bütün bunların bilimsel bir şey olduğunu, dolayısıyla uğraştıkları bütün bu ruhçuluk uygulamalarının gayet normal ve İNSANLIĞIN YARARINA birşey olduğunu göstermek istiyorlar. Şöyle bir mantık yürütüyorlar (Örneğin telepati konusunda). "Peki madem bütün bunlar mantık dışıysa, nasıl oluyor da karşıdaki kişi binlerce km. öteden ve bir hile olmaksızın bu bilgiyi alabildi?" Evet, sorulan soruya göre aslında haklılar. Uygulamada bütün bunlar gerçekten de olabilen şeyler. Ama, şunu düşünmek istemiyorlar ya da bilerek kaçınıyorlar. Bütün bunların arkasında kötü ruh varlıklar var. Ve onlar bütün bunları belirli bir amaç için yapıyorlar. Amaçları gayet basittir: İNSANLARI TANRI'DAN UZAKLAŞTIRMAK. RUHÇULUK BUNA YARAR.

    Sözde bilimsel ifadeler: KUANTUM BEYİN, NÖROFELSEFE, KUANTUM BİYOLOJİ, NÖROKUANTOLOJİ, BİLİNCİN KUANTUM MEKANİĞİ, ASTROFİZİK, PSİKOKİNEZİ ... liste bu türden ifadelerle devam eder.

    Aslında bir yandan da tamamen yanlış ta denilemez. Yanlış olan, bütün bunların doğanın kendiliğinden yaptığı şeyler olarak gösterilmesidir.

    Bir grup şöyle düşünüyor: Doğaüstü diye birşey yok, yalnızca madde ve maddesel etkileşim var. Buna diyalektik materyalizm de deniyor. Yukardaki bütün bunlar tamamen hurafedir ve bilim değildir.

    Diğer bir grup ise şöyle düşünüyor: Bütün bunlar farklı bir bilim dalıdır. Örneğin "Kuantum Beyin" diye bir bilim var. Bunları bu farklı bir bilim çerçevesinde ele almalıyız.

    Peki hangi grup haklı?

    YanıtlaSil
  17. Dünya Egemenliği

    Maddeci görüş ruh diye birşeyi kabul etmez. Bütün olan bitenlerin mutlaka insanların bir hilesi olduğunu düşünmek ister. Örneğin "el çabukluğu" ifadesi sıklıkla kullanılır. Oysa böyle el çabukluğuyla açıklanamayacak sayısız örnekler vardır. Elbetteki bu işlerin mutlak olarak hile taşımadığı söylenemez. Zaten aldatma konusu bütün bu ruhçuluğun asıl temelini oluşturan şeydir. Örneğin reenkarnasyon konusu tamamen bir aldatmacadır. Ama bu konunun kendisi aldatmaca olsa da, aldatmak için kullanılan tekniğin kendisi bir aldatmaca değildir. Gerçekten de bazı kişilerin bilinçleri etkilenerek böyle bir inanç oluşturulmuştur. Yani zihinsel etkileme -zihin kontrolü- yoluyla gerçekleşen bir aldatma sözkonusudur. Özetle hile vardır, ama bu hile esas olarak teknikte değil, kişilerin kandırılmasında vardır.

    İnsanlar bütün bu hileli yöntemlerin kullanılmasıyla birçok sahte inançlara yönlendirilmişlerdir. En başta gelenler:

    1- İnsanın ölünce ruhunun öbür alemde yaşaması aldatmacası.

    2- Cehennemin ateşli bir yer olduğu ve kötülerin burada yanacakları aldatmacası.

    3- Cennetin bu Dünya'nın dışında başka bir alemde olduğu-olacağı aldatmacası.

    4- İnsanların kaderlerini Yaratıcı belirlemiştir aldatmacası.

    5- Bazı dinlerdeki reenkarnasyon aldatmacası.

    Bunlar en başta gelen konuları oluşturur. Ruhçuluk konuları da yine hep bu türden sahte inançları oluşturmak ve bakımını yapmak için sürdürülür. Örneğin ruhun ölümsüz olduğunu göstermek için rüyalar, vizyonlar (durugörü), astral seyahatler gibi yöntemler uygulanır. Kişiler bu türden deneyimlerle ruhların ölmediğine ikna edilmişlerdir. Bu temel inanç verildikten sonra, arkasından yan ürünler gelir. Bunlar ölümsüz ruhun gittiği yerlerle ilgili konulardır. Ruh öbür alemde bir yerlere gider ve kıyamete kadar beklemeye başlar. Daha sonrada ya cennete, ya da cehenneme gidecektir denilir. Dinler farklı olsa da temelde inançlar hep benzerlik gösterirler. Üç aşağı beş yukarı hep aynı şeylere inanılır. Ortak özellik ruhun ölmeyecek olmasıdır.

    Eğer ruh ölmüyorsa ve kıyamete kadar bekliyorlarsa, biz de şu soruyu sorabiliriz:

    PEKİ ŞİMDİ ADEM İLE HAVVA NEREDELER?

    ADEM İLE HAVVA CENNETTEN KOVULMADILAR MI? YENİDEN CENNETE Mİ GİDECEKLER?

    CENNETE GİDECEKLERSE, GİDECEKLERİ CENNET NEREDEKİ BİR CENNET?

    ONLAR İLK OLARAK NEREDEKİ CENNETTEYDİLER?

    ONLAR ŞİMDİ NEREDELER?

    ONLAR ŞİMDİ NE YAPIYORLAR?

    Ruhun ölümsüzlüğü konusuyla ilgili olarak da sorabiliriz.


    ADEM İLE HAVVA BİR CENNETTEYDİLER.

    ADEM İLE HAVVA BU DÜNYA'DAKİ BİR CENNETTE Mİ YAŞADILAR?

    CENNETTE ÖLÜM OLUR MU? CENNETTE ÖLÜM OLMAZ. ÖLÜM OLAN YER CENNET OLMAZ.

    BAŞLANGIÇTA CENNET DÜNYA'DA İDİYSE, BU DÜNYA'DA ÖLÜM VAR MIYDI?

    ADEM İLE HAVVA NEDEN ÖLDÜLER?

    YanıtlaSil
  18. Dünya Egemenliği

    Sahte dinler, insanlara ölümün normal bir şey olduğunu düşünmelerini sağlamıştır. Bu dinler, yalan bir şekilde ölümün Tanrı'nın isteği olduğunu öğretirler. Örneğin Hıristiyan aleminde, bebeklerin neden öldüğü sorulduğunda, "Tanrı onları yanına melek olsunlar diye alır" gibi, tamamıyla yalan şeyler söylemişlerdir. Belki hala daha söyleyenler vardır. İşte sahte dinler ile ruhçuluk bu gibi konularda hep aynı şeyleri anlatırlar. Zaten bütün bu sahte dinlerin kurucusu da Şeytan ve cinlerdir. Bu yüzden ruhçuluk uygulamaları da aynı sahte inançları ilerletmek ve desteklemek için sürer gider.

    "Fatima'nın Üç Sırrı" diye bilinen bir konu vardır. Bu konuyu incelemek en azından iki temel konudaki sahtekarlığın kaynağını bilmemizi sağlar. Bu konu hem ruhların ölmedikleri inancı, hem de kötülerin ruhlarının ateşli bir cehennemde yanacakları hakkındadır. Bu konuda şunlar yazılmıştır:

    Alıntı:

    "Vatikan'ın resmi inancının bir kısmı olarak kabul ettiği “Fatima'nın üç sırrı”nda cehennemle ilgili bir görüm (vizyon) anlatılır. 13 Mayıs 1917'de “Meryem Ana” o zamanlar Cova de Iria'da (Lizbon-Portekiz) çobanlık yapan Yacinta, Francisco ve Lucia adlı üç Portekiz'li çocuğa ilk defa ışıklar içinde göründüğünde, onlara her ayın 13'ünde tekrar o yere gelmelerini söyler. Ve 3. kez göründüğü 13 Temmuz 1917'de bu çocuklara bazı sırlarla dolu açıklamalarda bulunur. Her buluşmanın sonunda “Meryem Ana” şu tembihte bulunur: “Her gün tespih duası edin.” Rahibe Lucia, Vatikan tarafından kendisiyle bu sırlar hakkında konuşturulmak üzere görevlendirilen Leiria-Fatima rahibine bunlar hakkında açıklamalarda bulunur. Rahibe Lucia'nın cehennemle ilgili anlattığı görüm şöyledir:

    "Bizim Sevgili Hanımımız (Meryem Ana), bize Dünya'nın derinliklerinde olduğu görülen büyük bir ateş denizi gösterdi. Bu ateşin içinde şeytanları ve insanların ruhlarını, saydam siyah ya da kahverengi, insan şeklinde yanan kömürler olarak gördük. Bunlar ateşin içinde oraya buraya gidip, içinden dumanlar çıkan alevler tarafından yukarı fırlatıldılar. Birisini, bu gördükleri karşısında dehşetten titretecek ve kanını dondurtacak şekilde, bunlar acı feryatlar ve ümitsizlik çığlıkları altında dengeleri ve ağırlıkları olmaksızın, muazzam büyüklükteki alevler içinde kıvılcımlar gibi bütün her yöne doğru düştüler. Şeytanlar korkunç ve ürpertici iğrenç, bilinmeyen hayvanlar şeklinde görünüyorlardı, hem de ayrıca saydam ve siyahtılar."

    "Bu görüm bir an için sürdü. Göksel annemize şükürler olsun ki, bize (ilk göründüğünde) bizi göğe (cennete) götüreceğine söz vermişti. Öyle olmasaydı, sanırım korkudan ve dehşetten ölürdük. Bakışlarımızı, sevgili hanımımıza doğru kaldırdığımızda, tam bir iyilik ve hüzünle konuştu: - Zavallı günahkarların ruhlarının gidecekleri cehennemi gördünüz. Tanrı onları kurtarmak için, benim lekesiz kalbimi Dünya'da anmak üzere bir kutlama töreni oluşturmanızı istiyor. Size söylediğim yapılırsa, birçok insanın ruhu kurtulacak ve barış olacak."
    ----------

    İşte sahte inançlar ve dinsel törenler, uygulamalar böyle ruhçuluk kaynaklı yöntemlerle oluşturulur. Bir cin Meryem Ana kılığına girer ve ardından vizyonlar oluşturulur ve birçok yalanlar söylenir. Sonuç: Yalana dayanan sahte inançların oluşturulması ve sürdürülmesinin sağlanması!

    YanıtlaSil
  19. Dünya Egemenliği


    http://en.wikipedia.org/wiki/Three_Secrets_of_F%C3%A1tima

    İkinci Sır:

    "Zavallı günahkarların ruhlarının gidecekleri cehennemi gördünüz. Tanrı onları kurtarmak için, benim lekesiz kalbimi Dünya'da anmak üzere bir kutlama töreni oluşturmanızı istiyor. Size söylediğim yapılırsa, birçok insanın ruhu kurtulacak ve barış olacak. Savaş sona erecek. Ama Tanrı'yı aşağılamaya son verilmezse, Papa 6. Pius altında bir başkası, daha kötüsü başlayacak. Eğer bir gece tanımadığınız bir ışığın parladığını görürseniz bilin ki, bu Tanrı'nın kötülükleri için dünyayı savaşla, açlıkla, papayı ve kiliseyi zulüm yoluyla cezalandıracağına dair size verdiği büyük bir işarettir. Bunu engellemek için, Rusya'nın benim lekesiz kalbime kutsanması ve ayın ilk cumartesisinin tövbe törenine ayrılmasını istemek için geleceğim. Eğer benim dileklerime kulak verilirse, Rusya dine dönecek ve barış olacak. Kulak verilmezse, yanlış öğretilerini bütün dünyaya yayacak, savaşlar ve kiliseye zulüme yolaçacak. İyiler şehit edilecekler, Kutsal Peder çok acı çekecek, çeşitli uluslar yok edilecek, fakat sonunda benim lekesiz kalbim zafer kazanacak. Kutsal Peder bana Katolikliğe dönen Rusya'yı kutsayacak, ve dünyaya bir zaman barış hediye edilmiş olacak."

    Üçüncü Sır:

    "Anlattığım bu iki bölümden sonra, biz sevgili Hanımımız biraz üzerinde bir melek gördük. Bu meleğin sol elinde ateşten bir kılıç vardı. Melekten kıvılcımlar ve alevler çıkıyordu; sanki Dünya'yı yakacakmış gibiydi. Fakat saçılan alevler, Sevgili Hanımımızın sağ elinden saçılan pırıltılara değince söndüler. Melek sağ eliyle Dünya'yı işaret etti ve "Tövbe edin, tövbe edin, tövbe edin" diye yüksek sesle bağırdı. Ve biz muazzam bir ışıkta Tanrı'yı gördük: "Bir aynanın önünden geçerken, aynada gördüğünüz kişiler gibi birşey ve beyazlar giyinmiş bir rahip - "biz bunun kutsal peder (papa) olduğunu anladık." Biz, zirvesinde meşe ağacından yapılmış bir haç bulunan bir yokuşu tırmanan, başka değişik rahipler, papazlar, dini görevli erkekleri ve kadınları gördük. Kutsal Peder oraya varmadan önce, yarı yıkılırcasına, yarı sarsılan adımlarla titreyerek, acı ve kederle ezilmiş şekilde, yol üzerinde rastladığı cesetlerin ruhları için dua etti. Dağın tepesine vardığında büyük haçın dibine diz çöktü. Orada bir grup asker tarafından ateşli silahlarla ve oklar atılarak öldürüldü. Aynı şekilde, papazlar, rahipler, din görevlileri ve din dışından çeşitli kişiler, farklı sınıflardan ve konumlardan erkekler ve kadınlar birbiri ardına öldüler. Haçın her iki kolunun altında, ellerinde kristal sürahi olan iki melek vardı. İçinde şehitlerin kanını topladılar ve böylece Tanrı'ya yaklaşmış olan ruhlara serptiler."
    -----

    YanıtlaSil
  20. Dünya Egemenliği

    Bu olayın birçok ayrıntıları daha vardır. Sözde Meryem Ana bu üç çocuğa göründüğünde, yanında elinde yanan bir kılıç tutan bir melek de vardır. Bu melek dünyayı işaret eder ve yüksek sesle bağırıp, tövbe edilmesini ister. Ayrıca alevler fırlatır. Fırlattığı alevleri, Meryem Ana elinden saçtığı pırıltılarla söndürür. Peki kıvılcımlar ve alevler saçan bu melek neden bu kadar öfkelidir? Çünkü o sırada 1. Dünya Savaşı bütün şiddetiyle sürmektedir. Savaş 1914 yılında başlamıştır ve savaşın üçüncü yılıdır. Tövbe etmezlerse dünyayı ateşle yakıp yıkacaktır. Ama şükürler olsun ki, Meryem Ana alevleri söndürür!

    O sırada itilaf devletleriyle, ittifak devletleri birbirleriyle amansızca savaşmaktadırlar. Birçok ünlü devlet adamı, komutanlar, subaylar bu işlerin içindedirler. 1917 yılında savaş bütün şiddetiyle sürmektedir ve savaşanlar Portekiz'in yoksul bir köyünde yaşayan insanlar değillerdir. O değil de, bu melek neden bütün bunları savaşı çıkarıp sürdüren bu büyük adamlara değil de, bir köydeki küçük çocuklara söyler! Bu çocuklar Portekiz'de, yoksul ve eğitimin olmadığı sıradan bir köyde yaşamaktadırlar. Üstelik te bunlar çocukturlar ve akılları böyle büyük meselelere erecek yaşta da değildir. Hem akılları erse bile, bunlar bütün bu devlet adamlarına söz mü geçirebilecekler? Alevler saçan bu melek neden bu devlet adamlarına ve üst düzey komutanlara görünerek onlara alevlerle korkutmuyor? Bu melek adresi mi şaşırmış? Köydeki çocuklar mı dünyayı yönetiyorlar?

    Biri geliyor ve kendisini "Meryem Ana" olarak tanıtıyor ve iyilik meleğini oynuyor. Bir başkası da sözde kötülükler yüzünden dünyayı cezalandıracak olan başka bir melek rolüne giriyor. Sonuçta inançlı insanları aldatma numaralarını küçük çocuklar üzerinden sürdürüyorlar. Sonunda bütün bunlar Katolik dininin resmi inancının bir parçası haline geliyor. Bugün hala Portekiz'de bu olayların geçtiği yerde bununla ilgili dinsel gelenekler ve yapılar bulunuyor.

    Başka neler var. Günahkar ruhların gidecekleri yerin ateşli bir cehennem olduğu fikri veriliyor. Böylece aynı zamanda ölenlerin ruhlarının ölmediği de gösteriliyor. Zaten Meryem Ana gösterdiği vizyonla, bu ruhların cehennemde nasıl yanacaklarını görsel olarak gösteriyor. Neredeymiş bu cehennem? Dünya'nın merkezinde!

    Meryem Ana gün olarak kendisine Mayıs'ın 13'ünü seçmiş ve çocuklardan hep ayın 13'ünde gelmelerini istemiş. Peki neden ayın 13'ü? Şeytan'a atfedilen bir sayı olduğu için olabilir mi? Ayrıca ilk olarak Mayıs ayı seçilmiş, bir anlamda 5. ay olarak 5 sembolü mü vurgulanmış oluyor acaba? Bu olayları çocukluğunda yaşayan Rahibe Lucia da, ne hikmetse ayın 13'ünde ölmüş! 13 Şubat 2005'te ölmüş. Bu 13'ün hikmeti, sırrı nedir? Tanrı'yla mı ilgili? Meryem Ana'yla 13 sayısının yanyana gelmesinin ne gibi bir anlamı olabilir? Evet, cevap belli. Meryem Ana diye görünen varlık, İsa'nın annesi olan gerçek Meryem değildi. Bütün bunlar ruhçuluğa ait aldatmacalardan küçük bir kesitti ve görevini yaptı! Zaten kitapta İsa'nın annesinden gerçekte Meryem Ana diye sözedilmez. Meryem Ana denilen kişi gerçekte Semiramis'tir, yani Nimrod'un eşi ve oğlu Tammuz'un annesi. İşte bütün bu aldatmacalar kılık değiştirilerek insanlara kutsal kişilerin adları altında sunuluyorlar. Bugün Selçuk'ta Meryem Ana'nın mezarının bulunduğu söyleniyor. Oysa bir zamanlar burası Artemis'in tapınağının bulunduğu bir yerdi. Ve Artemis de gerçekte yine kökü Semiramis olan İştar'dır. Yani örtülü bir biçimde sürdürülen putperestlikler ve sahte inançlar. Ruhçuluk motorlu dinsel uygulamalar!

    YanıtlaSil
  21. Dünya Egemenliği

    Bu durumda, Efeslilerin ulu tanrıçası Artemis'i, Katoliklerin kutsal Meryem Ana'sı kılığına mı girmiş oluyor? İsa'nın annesi Meryem'in Efes'te ne işi olabilir ki? Pavlus'un bu olayları yaşadığı zamanda herhalde yaşlı biri olarak çoktan ölmüştü ve üstelik te Efes'te yaşamış biri değildi. Bütün akrabaları Nasıra'daydı ve herhalde yine kendi yaşadığı topraklarda öldü.


    Elçilerin İşleri 19:
    21 Pavlus, bu olup bitenlerden sonra Makedonya ve Ahaya'dan geçip Yeruşalim'e gitmeye karar verdi. “Oraya gittikten sonra Roma'yı da görmem gerek” diyordu. 22 Yardımcılarından ikisini, Timoteos ile Erastus'u Makedonya'ya göndererek kendisi bir süre daha Asya İli'nde kaldı.

    Efes'teki Kargaşalık:

    23 O sırada İsa'nın yoluna ilişkin büyük bir kargaşalık çıktı. 24 Artemis [“Artemis”: Grekler'in önemli bir tanrıçası; Artemis'in ya da Latince adıyla Diana'nın en büyük tapınağı Efes Kenti'ndeydi.] Tapınağı'nın gümüşten maketlerini yapan Dimitrios adlı bir kuyumcu, el sanatçılarına bir hayli iş sağlıyordu. 25 Sanatçıları ve benzer işlerle uğraşanları bir araya toplayarak onlara şöyle dedi: “Efendiler, bu işten büyük kazanç sağladığımızı biliyorsunuz. 26 Ama Pavlus denen bu adamın, elle yapılan tanrıların gerçek tanrılar olmadığını söyleyerek yalnız Efes'te değil, neredeyse bütün Asya İli'nde çok sayıda kişiyi kandırıp saptırdığını görüyor ve duyuyorsunuz. 27 Hem bu sanatımız saygınlığını yitirmek tehlikesiyle karşı karşıyadır, hem de ulu tanrıça Artemis'in Tapınağı'nın hiçe sayılması ve bütün Asya İli'yle bütün dünyanın tapındığı tanrıçanın, ululuğundan yoksun kalması tehlikesi vardır.”
    28 Oradakiler bunu duyunca öfkeyle doldular. “Efesliler'in Artemisi uludur!” diye bağırmaya başladılar. 29 Kent büsbütün karıştı. Halk, Pavlus'un yol arkadaşlarından Makedonyalı Gayus ve Aristarhus'u yakalayıp sürükleyerek birlikte tiyatroya koşuştu. 30 Pavlus halkın arasına girmek istediyse de, öğrenciler onu bırakmadı. 31 Hatta, Pavlus'un dostu olan bazı Asya İli yöneticileri ona haber yollayarak tiyatroda görünmemesi için yalvardılar.
    32 Tiyatrodaki topluluk karışıklık içindeydi. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Çoğu ne için toplandığını bile bilmiyordu. 33 Yahudiler İskender'i öne çıkarınca kalabalıktan bazıları olayı ona bağladı. Eliyle bir işaret yapan İskender, halka savunmasını yapmak istedi. 34 Ama halk kendisinin Yahudi olduğunu anlayınca hep bir ağızdan yaklaşık iki saat boyunca, “Efesliler'in Artemisi uludur!” diye bağırıp durdu.
    35 Kalabalığı yatıştıran belediye yazmanı, “Ey Efesliler” dedi, “Efes Kenti'nin, ulu Artemis Tapınağı'nın ve gökten düşen kutsal taşın bekçisi olduğunu bilmeyen var mı? 36 Bunları hiç kimse inkâr edemez. Bunun için sakin olmanız ve düşüncesiz bir şey yapmamanız gerekir. 37 Buraya getirdiğiniz bu adamlar, ne tapınakları yağma ettiler, ne de tanrıçamıza sövdüler. 38 Dimitrios ve sanatçı arkadaşlarının herhangi birinden şikâyeti varsa, mahkemeler açık, yargıçlar[b] da var. Karşılıklı suçlamalarını orada yapsınlar. 39 Soruşturacağınız başka bir durum varsa, bunun yasal bir toplantıda çözümlenmesi gerekir. 40 Bugünkü olaylardan ötürü ayaklanma suçundan yargılanmak tehlikesindeyiz. Hiçbir gerekçesi olmayan bu kargaşanın hesabını veremeyeceğiz.” 41 Bunları söyledikten sonra topluluğu dağıttı.

    -------

    YanıtlaSil
  22. ben bu insanlara acıyom ya valla

    YanıtlaSil
  23. demet illu olsa nolur ya allahın kezbanı :DDDDDDDD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. demet değil onu kullananın işine yarar...üst akılın kuklaları

      Sil
  24. bu klibin 0:22 saniyesindede var

    YanıtlaSil
  25. aynen ya demet akalın illüminati olsa nolur bence bu şekilde bize faydası olur çünkü demet akalınıı farkettiklerinde illüminati üyelerinin bu işi bırakacağını düşünüyürum:))))))))))))))))))))))))

    YanıtlaSil
  26. Dünya Egemenliği

    ZİHİN KONTROLÜ

    "İlluminati Nedir" sayfasında bu konuda epeyce bilgi var. Ayrı bir sayfada da yine aynı konudan parça parça yazınca biraz kopukluk oluyor. Yani konuları bir kitap gibi düzenli bir sırada oluşturmak zor. Bu yüzden buradaki bilgilerin anlaşılması için aynı konuda yazılmış diğer yazıları da okumak ve birlikte değerlendirmek gerekiyor. Burada zihin kontrolü konusunda bir iki ufak bilgiler daha verelim. Ama önce bazı önemli yerleri tekrar edelim ki, kolay anlaşılsın.

    UYKU İLE UYANIKLIK ARASI DURUM: Bir kişi böyle bir durumda ne tam olarak uyanık durumdadır, ne de uykudadır. Bu durumda zihni ele geçirilen bir kişi ZİHNİNDE GÖRDÜKLERİNİ GERÇEK ZANNEDER. Kişiler bu duruma gelmek için meditasyon gibi çeşitli yöntemleri kullanırlar.

    UYUŞTURUCU MADDELER VE TRANS: Uyuşturucu maddeler de zihnin düşüncelerini engelleyerek, zihnin ele geçirilebilir bir hale gelmesinde rol oynarlar. Bunları kullanmak ta, kişiyi uyku ile uyanıklık arası denilen bir duruma sokar.

    Uyuşturucu maddelerin kullanılmasının ZİHİN KONTROLÜ üzerinde doğrudan bir etkisi vardır. Örneğin bir kişinin LSD kullandığını varsayalım. Bu durumda ne olur? Cevap basittir. Bir uyuşturucu kullanıldığında bu zihne doğrudan etki eder ve ZİHNİ UYUŞTURUR. Bu durum da, tıpkı UYKU-UYANIKLIK ARASI duruma benzer şekilde, bir cin için çok uygun bir zemin yaratır. Çünkü zihnin düşünme faaliyetleri belli bir uyuşukluk içine girmiştir ve BİR ZİHNİ BÖYLE BİR ANDA ELE GEÇİRMEK KOLAYDIR. Uyuşturucu kullanan birinin durumu, hipnoz ya da meditasyon yapan birinin durumuna benzer. Bütün bunların ortak yönü, BİR KİŞİNİN ZİHNİNİ BİR CİNİN ELE GEÇİREBİLECEĞİ BİR KIVAMA HAZIRLAMAKTIR. Elbette ki bu, bütün bunları yapan birinin, bunları yaptı diye hemen doğrudan bir cinin kontrolü altına gireceği demek değildir. Bir kişinin TRANSA GİRMESİ İÇİN, önce bir cinin o kişinin zihnini ele geçirmesi gerekir. Bu, ancak bir cin bunu yapmak istediğinde mümkündür. Yani, tek başına uyuşturucu kullanmak, meditasyon yapmak yeterli değildir. Zihin bir cin tarafından ele geçirilmemişse, kişi hiçbir şekilde transa girmez. Ama cinler genellikle bu fırsatları kendileri için değerlendirmeyi seçerler ve bu fırsatları kaçırmak istemezler.

    Uyuşturucu kullanan biri, eğer transa girmemişse, yalnızca uyuşturucu maddenin yapacağı etkilere maruz kalacaktır. Yani zihninde yine birçok tuhaflıklar yaşayacaktır, ama bunlar yalnızca maddenin etkisinden dolayıdır. Öte yandan eğer bir kişi bir cin tarafından transa sokulmuşsa, o zaman zihnine cinden gelen veriler neyse, o görüntülere ve düşüncelere maruz kalacaktır. Bu nedenle HALUSİNASYON sözcüğünü iki farklı şekilde anlamak gerekir:

    1- Yalnızca uyuşturucu maddenin zihindeki etkisiyle oluşan HALUSİNASYON. Bu durumdaki bir zihin uyuşturucu maddenin etkisinden dolayı bir takım tuhaflıklar yaşamaktadır. Bunlar genellikle anlamsız şeylerdir.

    2- Uyuşturucu maddeyle uyuşan bir zihnin, bir cin tarafından ele geçirilmesiyle ortaya çıkan HALUSİNASYON. Burada zihnin gördükleri şeyler, dışarıdan bir cin tarafından zihne aktarılan verilerdir. Burada bir cinin kişiye gördürttüğü şeyler ne ise, onlar görülür ve anlamları da bunlarla ilgilidirler.

    YanıtlaSil
  27. Dünya Egemenliği

    Bu konuya Matrix filminden bir örnek verebiliriz: Filmde şöyle bir diyalog var:

    -----

    ADAM - Bir sorun mu var dostum, her zamankinden daha solgun duruyorsun.

    NEO - Şey bilgisayarım. UYANIK MISIN YOKSA UYUYOR MUSUN? Bundan emin olamadığın duygusuna kapıldığın oldu mu?

    ADAM - Hmm. Her zaman. Adına MESCULİN diyorlar. Uçmanın en iyi yoludur.

    -----

    Neo neden bahsediyor? "UYANIK MISIN YOKSA UYUYOR MUSUN? Bundan emin olamadığın duygusuna kapıldığın oldu mu?" Evet, UYKU İLE UYANIKLIK ARASINDAKİ DURUM tam da böyle birşeydir. Kişi durumundan tam emin değildir. Yine de bu arada zihninde gördüklerini gerçek zanneder.

    Mesculine gelince, mesculin bir kaktüs türünden elde edilen güçlü bir uyuşturucudur. Ve Kızılderililer bu halusinojen maddeyi dinsel törenlerinde kullanırlar. Anlaşılan, şamanlar törenlerinde transa girmek için böyle bir uyuşturucu maddeyi kullanmayı seçmişler. Transa girdikten sonra da, cinler bunlara zihinlerindeki sanal bir ortamda, kendi istedikleri şeyleri gösteriyorlar, ZİHİNLERİNDE YAŞATIYORLAR. Yani, bu kişiler bir tür ZİHİN SİNEMASI seyrediyorlar. Sinemadan farkı ise, kendilerini zihinlerinde gördükleri ortamın içinde hissetmeleri. Sonunda da, kendilerini Dünya'nın ya da evrenin içinde bir yerlere ruhlarıyla gitmiş olarak görüyorlar. Günümüzde bunun adı ASTRAL SEYAHAT! Demek ki şöyle diyebiliriz:

    RÜYA SİNEMASI: ASTRAL SEYAHAT, GÖSTERİMİ ZİHNİN İÇİNDE YAPILAN BİR SİNEMA FİLMİ GİBİDİR.

    Ya da şöyle diyebiliriz:

    RÜYA TİYATROSU: ASTRAL SEYAHAT, GÖSTERİMİ ZİHNİN İÇİNDE YAPILAN BİR TİYATRO OYUNU GİBİDİR.

    DREAM THEATER

    Yalnız bütün bunlar gece uyurken UYKUDA gösterilen bir FİLM ya da TİYATRO değildir. ÇÜNKÜ UYKUDA GÖSTERİLENLER, UYANINCA SADECE BİR RÜYA OLARAK ALGILANIRLAR. KİŞİ BUNLARIN GERÇEK OLDUĞUNA İNANMAZ.

    UYKU-UYANIKLIK ARASI DURUMDA GÖSTERİLEN SİNEMA ya da TİYATRO ise, rüyalardan farklı algılanırlar. UYKU-UYANIKLIK ARASINDA ZİHİNDE GÖSTERİLEN ŞEYLER, DAHA SONRA TRANSTAN ÇIKINCA DA GERÇEK OLARAK ALGILANIRLAR. KİŞİLER, BÜTÜN BUNLARI ZİHİNLERİNDE YAŞAMIŞ OLDUKLARI SANAL OLAYLAR OLARAK DEĞİL, GERÇEKTEN YAŞAMIŞ OLDUKLARI OLAYLAR OLARAK ALGILARLAR. OYSA BUNLAR TÜMÜYLE YAPAY GÖRÜNTÜLER, SESLER, KOKULAR VS.DİR.

    YanıtlaSil
  28. Dünya Egemenliği

    "HİÇ ÇOK GERÇEK OLDUĞUNDAN EMİN OLDUĞUN BİR DÜŞ GÖRDÜN MÜ NEO?"

    Matrix filminin başka bir sahnesinde NEO iki haptan birini seçmelidir. Bu haplardan biri uyuşturucu maddeyi temsil etmektedir. Diğeri ise, yalnızca seçenek oluşturmak amaçlı boş bir haptır. NEO kırmızı hapı seçer. Kırmızı hap uyuşturucu maddeyi simgelemektedir. NEO bunu aldığında yavaş yavaş TRANSA GİRMEYE BAŞLAR. Sonuçta NEO, BİR ASTRAL SEYAHAT DENEYİMİ YAŞAR. Morpheus, mitolojide "Rüyaların Tanrısı"dır ve "Hipnos"un oğludur. Burada Morpheus adı konuya gayet uygun olmaktadır. Çünkü NEO gerçekte YALNIZCA BİR DÜŞ görecektir, hepsi bu!:

    ------

    NEO - Ne gerçeği?

    MORPHEUS - Bir köle olduğun gerçeği, Neo. Sen de herkes gibi bir köle doğdun. Dokunamadığın, tadamadığın ya da koklayamadığın bir hapishanedesin. BEYNİNİN İÇİ BİR HAPİSHANE. Ne yazık ki, Matrix'in ne olduğunu kimse söyleyemez. Bunu kendin görmek zorundasın. Bu senin son şansın. Bundan sonra bir geri dönüş olmayacak. Mavi hapı alırsan hikaye sona erer. Yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın. Kırmızı hapı alırsan, harikalar diyarında kalırsın. Ben de sana tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm. ... Unutma sana vaadettiğim tek şey gerçek, fazlası değil.

    (Neo kırmızı hapı yutar.)

    MORPHEUS - Beni izle. (...) Zaman her zaman aleyhimize işledi. Lütfen şuraya otur.

    MORPHEUS - Aldığın hap, bir izleme programının parçası. Veri giriş çıkış sinyallerini karıştırıp yerini bulmamıza yarayacak.

    NEO - Ne demek bu.

    CYPHER - Şu demek. Kemerlerini sıkı bağla Dorothy, Çünkü Kansas yok olmak üzere.

    (Uyuşturucu maddeyi temsil eden kırmızı hap etkisini gösterir ve NEO transa girmeye başlar. Artık NEO başka bir dünyaya geçmiş gibidir.)

    NEO - Siz de...

    MORPHEUS - HİÇ ÇOK GERÇEK OLDUĞUNDAN EMİN OLDUĞUN BİR DÜŞ GÖRDÜN MÜ NEO? Peki, bu düşten hiç uyanmasaydın, düşler dünyasıyla gerçek dünya arasındaki farkı nasıl anlayacaktın?

    NEO - Bu olamaz.

    MORPHEUS - NE OLAMAZ, GERÇEK Mİ?

    (NEO artık transa girmiştir.)

    MORPHEUS - GERÇEK DÜNYAYA hoş geldin. Başardık Trinity, onu bulduk.
    -----------

    NEO, gerçekten de "GERÇEK DÜNYAYA" mı girmiştir? Tabi ki, hayır; gerçekte NEO yalnızca BİR DÜŞLER DÜNYASINA girmiştir. Ama bunu ayırt edebilecek bir durumda değildir; çünkü TRANSTADIR:

    -------

    MORPHEUS - HİÇ ÇOK GERÇEK OLDUĞUNDAN EMİN OLDUĞUN BİR DÜŞ GÖRDÜN MÜ NEO? PEKİ, BU DÜŞTEN HİÇ UYANMASAYDIN, DÜŞLER DÜNYASIYLA GERÇEK DÜNYA ARASINDAKİ FARKI NASIL ANLAYACAKTIN?

    -------

    Film bir yandan da gerçeği söylüyor: ASTRAL SEYAHAT YALNIZCA BİR DÜŞLER DÜNYASIDIR!

    YanıtlaSil
  29. Dünya Egemenliği

    ÖZEL RÜYALAR GÖRMEK

    İnsanlar geleceği merak ederler, özellikle de kendileriyle ilgili şeyleri ve bu çok doğaldır. Örneğin evlilikle ilgili, işle ilgili ya da daha farklı konularda ne yapılması gerektiğini bilmek isterler. Bazı kişiler özel rüyalar görürler. Bu rüyaları görenler, gördükleri rüyaların çıktığını gördüklerinden artık yaşamlarını bu rüyalara göre sürdürmeye başlayabilirler. Bu kişilerin rüyalarının çıktığını gören başkaları da bundan etkilenirler ve onlar da böyle özel rüyalar görmeyi arzu ederler. Bazıları bunu gerçekleştirmek amacıyla özel olarak rüyaya yatarlar. Bunun sonucunda, gördükleri özel rüyalar yoluyla bazı cevaplar aldıklarını görürler. Bu tip konular böyle sürüp gider ve bu kişiler, ayrıca başkalarının isteği üzerine onlar hakkında da rüyalar görmeyi dileyip, onlar için de rüyalar görebilirler. Böylece bu kişiler gelecekle ilgili konularda bir tür RÜYA FALI yöntemi uygulamış olurlar. Bu kişiler genellikle normal fal bakmayı günah saydıklarından fala bakmayabilirler. Ama iş ÖZEL RÜYA GÖRMEK ve bu rüyalara göre hareket etmek olunca, bunları normal görürler. Bu kişiler belki de şöyle bir mantık yürütüyorlar. Geçmişte de bazı peygamberler böyle özel rüyalar gördüler ve Tanrı onlara mesajlarını bu türden özel rüyaları kullanarak verdi. Öyleyse biz de aynı şekilde böyle Tanrısal rüyaları görebiliriz. Buradaki mantık hatası şudur: Geçmişteki bu kişiler kendileri istedikleri için böyle özel rüyalar görmediler. Bu onların kendi seçimleri değildi, Tanrı, ya kendisi ya da bir melek (melek: haberci) aracılığıyla böyle rüyaları gerekli olduğunda kullandı. Yani bu kişiler özel rüyaları görmek amacıyla rüyaya yatmadılar. Özel rüya görmeye kendileri karar vermediler.

    Öte yandan geçmiş zamanlarda başka insanlar da bazı özel rüyalar görebiliyorlardı. Ama onlar hiçbir şekilde Tanrısal rüyalar görmediler. Onlar farklı bir kaynaktan bu türden rüyaları gördüler. Bugün de insanlar her rüyanın Tanrısal olmayabileceğinin farkındalar. Ve bu yüzden görülen rüyanın sahih, sağlam olup olmadığının araştırılması gerektiğini düşünürler. Bu kişilerin yanıldıkları bir nokta, bu tarz Tanrısal rüyaların günümüzde de devam ettiğini sanmalarıdır. Bugün böyle Tanrısal kaynaklı özel rüyalar gördüklerini sananlar, gerçekte büyük bir yanılgı içindedirler. Onlar rüyalarının sahih, yani sağlam olduğunu bilmek isterler. Oysa bunu hiçbir şekilde bilemezler. Gördükleri rüyaların gerçekleşiyor olması da bunu değiştirmez. Bir rüyanın gerçekleşmesi, o rüyanın Tanrısal kaynaklı olduğunu kanıtlamaz. Çünkü cinler böyle gerçekleşen rüyaları gösterirler. Zaten bir kişiye gerçekleşmeyecek bir rüyayı göstermenin de bir anlamı yoktur. Kişi gördüğü özel rüyaların gerçekleşmediğini görürse, zaten artık bunlara inanmaz ve peşine düşmez. Aslında işin gerçeği, bu türden ÖZEL RÜYA GÖRMEK, TIPKI FALCILIK YAPMAKLA EŞDEĞER bir uygulamanın içinde olmak demektir. Gerçi bazıları kendileri istemeden böyle özel rüyalar görmüşlerdir, fakat bazıları da bilerek, isteyerek böyle rüyaları görmek isterler. Bu kişiler sonuçta bu özel rüyaları görerek, bilerek ya da bilmeyerek BİR MEDYUM rolünü üstlenmiş olurlar. Bir medyumun görevi cinlerle başka insanlar arasında ARACILIK etmektir. Onlar da bunu ister kendi adlarına yapıyor olsunlar, isterlerse başkaları adına yapıyor olsunlar, sonuçta yaptıkları şey RUHÇULUKTUR. Fakat cinler bu kişilere, rüyalarında bazen çok değer verdikleri dini kişilikleri gösterdiklerinden, bu insanlar gördükleri rüyaların Tanrısal kaynaklı olduğuna kesin gözüyle bakarlar. Bu insanlar cinlerin böyle birşey yapabileceklerine ihtimal vermediklerinden kanarlar.

    YanıtlaSil
  30. Dünya Egemenliği

    Yasanın Tekrarı 13:
    1 “Aranızdan bir peygamber ya da düş gören biri çıkarsa, bir belirtiyi ya da şaşılası bir olayı önceden bildirirse, 2-3 ‘Bilmediğiniz başka ilahlara yönelip tapınalım’ derse, söz ettiği belirti, şaşılası olay GERÇEKLEŞSE BİLE, o peygamberi ya da DÜŞ GÖRENİ DİNLEMEMELİSİNİZ. Tanrınız RAB kendisini bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevip sevmediğinizi anlamak için sizi sınamaktadır. 4 Tanrınız RAB'bin ardınca yürüyün, O'ndan korkun. Buyruklarına uyun, O'nun sözüne kulak verin. O'na kulluk edin, O'na bağlı kalın. 5 O peygamber ya da düş gören öldürülecek. O, sizi Mısır'dan çıkaran, köle olduğunuz ülkeden kurtaran Tanrınız RAB'be karşı gelmeye kışkırttı. Tanrınız RAB'bin yürümenizi buyurduğu yoldan sizi saptırmaya çalıştı. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldırmalısınız.

    Yeremya 23:25
    "Adımla yalancı peygamberlik edenlerin ne dediklerini duydum. 'Bir düş gördüm! Bir düş!' diyorlar.

    Yeremya 23:32
    "Uydurma düşler gören peygamberlere karşıyım" diyor RAB. "Bu düşleri anlatıyor, yalanlarla, boş övünmelerle halkımı baştan çıkarıyorlar. Ben onları ne gönderdim, ne de atadım. Bu halka hiç mi hiç yararları yok" diyor RAB.

    Yeremya 27:9
    Size gelince, peygamberlerinizi, falcılarınızı, düş görenlerinizi, medyumlarınızı, büyücülerinizi dinlemeyin! Onlar size, Babil Kralı'na kulluk etmeyeceksiniz diyorlar.

    Yeremya 29:8
    Evet, İsrail'in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki, "Aranızdaki peygamberlerle falcılara aldanmayın. Düş görmeye özendirdiğiniz kişilere kulak asmayın.

    ------

    Alıntı:

    http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/08/01/ruyada.soyunduklarini.gordu.oldurdu/585305.0/index.html

    "İstanbul Ümraniye'de bir kişi, karısını ve hamile kızını boğarak öldürdü. Karısını ve kızını "rüyasında soyunduklarını gördüğü" gerekçesiyle öldürdüğü ifade edilen zanlı, polise teslim oldu.

    Dudullu Birlik Mahallesi Atatürk Caddesi Kevser Sokak'ta oturan Sebahattin Alkan (47), saat 03.00 sıralarında yanında uyuyan karısı Ruzkat Alkan (48) ve misafirliğe gelen evli kızı Sevgi Arslan'ı (22) boğarak öldürdü.

    Alkan'ın, daha sonra, üst kattaki evde kalan ağabeyine cinayet işlediğini söylediği, ardından evden ayrıldığı belirtildi.

    Sebahattin Alkan'ın sokakta yürürken devriye görevi yapan polislerce şüphe üzerine durdurulduğu, polislerin kimliğini sorması üzerine cinayeti itiraf ettiği bildirildi.

    Alkan'ın karısını ve kızını "rüyasında soyunduklarını gördüğü" gerekçesiyle öldürdüğü ifade edildi.

    Polis ekiplerinin olay yerinde yaptığı incelemenin ardından cesetler, önce Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine, oradan da Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

    Psikolojik rahatsızlık yaşamış

    Sebahattin Alkan'ın psikolojik rahatsızlık yaşaması nedeniyle eşi Ruzkat Alkan'ın evi terk etmesi üzerine bir süre tedavi gördüğü, iyileşme belirtileri göstermesi üzerine taburcu edildiği öğrenildi.

    Alkan'ın, taburcu olduktan sonra eşini geri dönmeye ikna ettiği ve ilk kez evli olan kızlarını da yanlarına alarak eve döndüğü belirtildi.

    3 yaşında bir erkek çocuk annesi Sevgi Arslan'ın 2 aylık hamile olduğu bildirildi.

    İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince olayla ilgili soruşturma başlatıldı."

    -----

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27446237.asp


      "Rüyasında gördü, kardeşinin kafasını kesti:

      Başkent Bakü'de 20 yaşındaki Günel Nuriyeva, ablası Pervane Nuriyeva tarafından akıllara durgunluk verecek şekilde katledildi.

      Ablası tarafından öldürülen Nuriyeva’nın, Bakü’deki bir konservatuarda ikinci sınıf öğrencisi olduğu öğrenildi. Cinayet zanlısı abla Pervane Nuriyeva polislere verdiği ifadede, "Allah’ın talebi ile öldürdüm. Gece saatlerinde uykudayken 'Kız kardeşini öldürmelisin, artık zamanı geldi' diye vahiy geldi" dediği öne sürüldü."

      Sil
  31. Dünya Egemenliği

    Bazı kişiler defalarca kere rüyalarının gerçekleştiğini görürler. Bu kişiler çok çeşitli rüyalar görmüşlerdir ve her defasında da bunlar doğru çıkmıştır. Bunun üzerine bu kişiler zamanla rüyalarının doğru olduğu konusunda kesin bir yargıya varırlar. Bu kişilere göre, gördükleri herhangi bir rüya daima gerçektir. Peki öyle değil mi?

    Diyelim ki, bir kişi 50 defa farklı rüya gördü ve bunların hepsi gerçek çıktı. Bu kadar rüyadan sonra, bu kişi artık rüyalarının gerçek olduğuna o kadar emin bir hale gelmiştir ki, ona göre sıradaki 51. rüyası da aynı şekilde gerçek olacaktır. Bundan hiç kuşku duymaz. Sıradaki rüyasının TAM BİR YALAN olabileceğini hiç aklına getirmez. ÇÜNKÜ ÖBÜR RÜYALARINI HEP TANRISAL KAYNAKLI SAHİH RÜYALAR OLARAK GÖRMÜŞTÜR. Bundan ötürü kendisini özel bir insan, belki de Tanrı tarafından seçilmiş özel biri gibi görmeye alışmıştır. Derken sıradaki gerçek olmayan asılsız rüya gelir. Aşağıdaki rüya gerçek bir olaydan alınmıştır:

    Bir genç bir gece rüya görür. Sabah uyanır uyanmaz doğruca mutfağa gider ve eline bir bıçak alır. Babası evden çıkmıştır, evde annesi, kızkardeşi ve erkek kardeşi vardır. Sırayla hepsini bıçaklayarak öldürür. Sonra evden çıkar ve yolda kahveye işe gitmekte olan babasına yetişip onu da öldürür.

    Sonra polise teslim olur. İfadesi şöyledir: "Rüyamda ailemi sapık ilişkiler içinde gördüm, bu yüzden öldürdüm."

    Acaba bu genç rüyasında ailesini ne tür bir sapık ilişki içerisinde görmüş olabilir? İfadesinde bunun ayrıntıları yok. Acaba bu genç rüyasında, babasıyla kızkardeşinin, annesiyle de erkek kardeşinin sapık bir ilişki içinde olduğunu mu gördü? Nasıl bir şekilde olursa olsun, bu genç rüyasının gerçek olduğuna inanmış. Neden? Büyük ihtimalle, daha önce gördüğü sayısız rüyalarının HEP GERÇEK çıktığını gördüğünden dolayı!

    Evet cinler sadisttirler. Üstün zekaya sahip varlıklar olarak insanları kandırmayı iyi becerirler. Demek ki, bu tip kişilere önce birçok iyi - sahih - görünen cinsten özel rüyaları gösterip güvenlerini kazanıyorlar. Ve ardından kişinin bu rüyalara inanma konusu UYGUN KIVAMA GELİNCE de sadistliklerine başlıyorlar. Son gösterdikleri ASILSIZ RÜYA İLE bu kişileri cinnet derecesinde bir çılgınlığa itiyorlar ve istedikleri V-AHŞETİ gerçekleştirmiş oluyorlar.

    Öyleyse kural şöyle işliyor.

    1- Önce iyilik-ışık meleği kılığına gir. Kişilerin Tanrısal bir kaynakla ilişkide olduklarını sanmalarına yol aç.

    2- Kişiye önce bazı ufak tefek gerçek bilgileri vererek rüyalara alıştır. Bu yolla kişilerin güvenini kazan. Bu kişilerin kendilerine Tanrısal bir rehberlik yapıldığına inanmalarını sağla.

    3- Gerekli sahte dini aldatmacaları da kullanarak kişileri hazır hale getirdikten sonra, son darbeyi vur. Kişi hem kendisine, hem de çevresine büyük zararlar versin. Ortaya tam bir vahşet tablosu çıksın.

    Evet, ama bütün bunları tek tek kişi olarak ortaya çıkarmak çok ta fazla bir işe yaramaz. Sonuçta kişilerin yapabilecekleri vahşet sınırlıdır. Öyleyse insanların topluca vahşet yapmaları için daha başka yöntemleri kullanmak gerekir. Bunlar neler olabilir?

    Bugün Dünya'da insanlar hangi şeyler uğruna savaşıp, her türlü vahşeti yapıyorlar? İnsanlar bugün de MADDİYATÇILIK, IRKÇILIK, vatan sevgisini aşan AŞIRI MİLLİYETÇİLİK ve DİNSEL nedenlerden dolayı dünyayı yaşanmaz bir hale getirmiyorlar mı? Peki insanlar yalnızca savaşlarla, bombalarla mı yeryüzünü mahvediyorlar? İnsanlar aslında en çok MADDİYATÇILIK yoluyla dünyanın kaynaklarını tüketerek doğayı mahvetmiyorlar mı? Evet insanlar SAHTE BİR EKONOMİK REFAH RÜYASIYLA DÜNYA'YA VAHŞET UYGULUYORLAR. Rüyaları sahte, çünkü onların bu yolda rüyalarına giren EKONOMİ EVLİYALARI, gerçekte onları yeryüzünün yok edilmesine yönlendiriyorlar!

    Ama Dünya onlara bırakılmayacak. Bırakılacak olsaydı, sonuç KESİNLİKLE içinde yaşanmaz MAHVOLMUŞ BİR DÜNYA olurdu.

    Vahiy 11:18:
    Uluslar gazaba gelmişlerdi. Şimdiyse senin gazabın üzerlerine geldi. Ölüleri yargılamak, Kulların olan peygamberleri, kutsalları, Küçük olsun büyük olsun, Senin adından korkanları ödüllendirmek Ve YERYÜZÜNÜ MAHVEDENLERİ mahvetmek zamanı da geldi."

    YanıtlaSil
  32. Dünya Egemenliği

    Darwin'in evrim teorisi yalnızca dinsel ve bilimsel bir alanla sınırlı mı kalmıştır? Hayır. Anlaşılan zaten bunların ortaya çıkarılmasındaki amaçlardan birisi de, bu fikirler vasıtasıyla insanları gelecekte yapacakları büyük vahşetlere hazırlamaktı. Demek ki, Şeytan ve cinler insanların birbirlerini öldürmeleri için gerekli altyapıyı oluşturmakta da oldukça ustalar. Onlar ilerde gerçekleşecek vahşet için uygun gerekçeleri de dikkatli bir şekilde hazırlamışlar. Bunlar üstün zekalarıyla, hangi düşüncelerin hangi sonuçları doğurabileceğini iyi biliyorlar. Naziler bunun en başta gelen bir örneğini veriyorlar. Acaba Naziler hangi düşünceleri benimsemişlerdi? En azından egolarına uygun gelen şu iki düşünce onlarda vardı:

    1- Evrimin kanununa göre üstün ırklar varlıklarını sürdürürler ve daha aşağı ırklar yok olurlar.

    2- Bizler (Hint-Avrupa ırkı) Ari - Aryan ırkı olarak üstün bir ırkız. Bizler bu dünyada varlığını sürdürecek tek ırkız. Diğerleri yok olmalılar.

    Buradaki ikinci düşünce olan Ari ırk, Aryan ırkı konusu özellikle ilginç bir konudur. Çünkü bu işin ucu Agarta olarak sözü edilen konuyla çok yakından ilgildir. Nazileri, Hitleri, Thule Toplumunu anlamak için bu konunun iyi bilinmesi gerekiyor. Ön bilgi vermek gerekirse, Naziler kendilerinin üstün bir ırk olduklarına inanarak, ırksal köklerinin Asya'da Agarta, Şamballa diye adlandırılan bir yerde olduğunu düşünmüşler. Ama burada öncelikle bir alıntı yapalım ve birinci fikirle ilgili bazı bilgileri sunalım.

    YanıtlaSil
  33. Dünya Egemenliği

    Alıntı:

    http://www.dinlertarihi.net/darwinizm/naziler-in-ari-irk-saplantisi.html

    Naziler'in Ari Irk Saplantısı

    "Naziler, Ari ırkın üstünlüğünü sözde ispatlamak için, yine Darwinist kavramları kullanıyorlardı. Darwin, insanların evrim geçirdikçe daha büyük kafataslarına sahip olduklarını öne sürmüştü. Bu fikre şiddetle bağlanan Naziler, Alman ırkının üstün olduğunu gösterebilmek için kafatası ölçümlerine giriştiler. Nazi Almanyası'nın dört bir yanında, Alman kafataslarının, diğer ırkların kafataslarından büyük olduğunu gösteren karşılaştırmalar yapılıyordu. Dişler, gözler, saç gibi diğer özellikler de yine evrimci kıstaslarla değerlendiriliyordu. Alman ırkının ölçülerine aykırı bulunan bireyler, öjeni prensipleri doğrultusunda imha edilecekti.

    Tüm bu çılgınlık, Darwinist prensipleri topluma uygulamak adına yapılıyordu. Nazi Doktorları adlı kitabın yazarı olan Amerikalı tarihçi Michael Garaudin bu gerçeği şöyle açıklar:

    Nazi ideolojisi, toplumsal Darwinizm ve yirminci yüzyılın başlarında gelişen ırk arındırılması kavramları arasında kusursuz bir uyum vardı.

    Amerikalı araştırmacı George Stein ise, American Scientist dergisine yazdığı bir makalede bu konuyu şöyle açıklamaktadır:

    Nazizm gerçekte, Darwinist devrimin bilimsel gerçeklerine tamamen uygun olan biyolojik bir politikayı, tüm bir topluma uygulamak için yapılmış ilk geniş çaplı ve bilinçli girişimdir.

    Tanınmış bir evrimci olan Sir Arthur Keith ise, Hitler'i şöyle yorumlar:

    Alman Führer'i bir evrimciydi. Almanya'nın tecrübesini, evrim teorisine uygun hale getirmek için bilinçli olarak çalıştı.

    Darwin: Before and After (Darwin: Öncesi ve Sonrası) kitabının yazarı Robert Clarck ise, Hitler için: "Muhtemelen çocukluk döneminden itibaren evrim öğretisiyle büyülenmişti... Üstün bir ırkın her zaman aşağı ırkı fethedeceğini söylerdi." demiştir. Nazi Almanyası'nın siyasi felsefesi de, Hitler'in bu inançları doğrultusunda şekillenmişti.

    J. Tenenbaum, Almanya'nın siyasi felsefesinin evrimsel gelişmenin önemi üzerine inşa edildiğini şöyle belirtir:

    ... mücadele, seçme ve en uygunların yaşaması ile ilgili bütün fikirler ve gözlemler Darwin tarafından geliştirildi... Ama 19. yüzyılın Alman sosyal felsefesinde bol meyveler verdi... Böylece Almanya'nın üstün gücü ile dünyayı yönetme hakkı olduğuna dair Alman doktrini gelişti. Bu doktrine göre Almanya ve zayıf milletler arasındaki ilişki, çekiç ve örs arasındaki ilişkiye benziyordu.

    Adolf Hitler, "ideolojik evrim savaşı"nda Nazi liderleri arasında yalnız değildi. Gestapo'nun başı Heinrich Himmler, "Doğa kanunu olacağına varmalı ve en uygun olanlar yaşamalıdır" sözleriyle evrim teorisine olan inancını dile getirmişti. Aslında tüm Nazi liderleri, o karanlık yıllardaki birçok Alman bilim adamı ve sanayici gibi, hem evrime hem de Alman ırkçılığına körü körüne inanıyordu."

    YanıtlaSil
  34. Dünya Egemenliği

    Aşağıdaki konu ikinci önemli fikirle ilgilidir. Yani Nazilerin, Alman ırkının üstün bir ırk olduğuna inanmalarının arkasındaki temel nedeni gösteriyor. Kısacası olay şudur: Geçmişte Asya'da büyük bir felaket olmuştur. Bu felaketten bazıları yeraltına kaçarak kurtulmuşlardır. Bunlar üstün Aryan ırkına ait insanlardır ve Almanlar da bu ırktan gelmektedirler. Thule örgütü ve Naziler buna inanmışlar ve bu fikri Darwin'in evrim teorisiyle birleştirmişler. Bu konunun ayrıntıları çok.

    Alıntı:

    http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=77228

    "Eckart: ‘Thule’nin sırları kayıp uygarlığa dayanır!’

    Bazı iddialara göre de Adolf Hitler, Şambala rahipleri tarafından yönlendirilmiş olan bir medyumdu. Bu yüzden eski uygarlıklar, Okült ekoller ve yeraltı şehirleri ile ilgili olarak yapılan araştırma ve yorumlara Hitler Almanyası ile başlamak daha çarpıcı olabilir.

    Hitler Almanya'sının gerçekte majik bir grup olduğu tezi sık duyulmuştur. Beşyüz kişiyle devleti ele geçirmişlerdir. Bu normalde mümkün olan bir olay değildir ve Hitler Almanya' sı gerçekte Sovyetler Birliğini hedef almıştır.

    Tahrip olan bir Nazi karargahında yıkıntılar arasında oniki Tibet' li rahibin cesedi bulunuyor. Bu duruma, o yıllarda, o keşmekeşte hiçbir anlam verilemiyor. Zaten kimse bunu düşünecek durumda da değil. Hitler in ve Nazi partisindeki özellikle Thule Grubu'ndaki varlıkların hepsinin çok disiplinli vejetaryen olduklarını ekleyelim.

    Thule Efsanesi'nin kökeni, kayıp bir uygarlığa dayanmaktadır. Bu efsane altında birleşen bir grup Thule adında gizli bir tarikat kurdular. Nazi Partisi'nin yedi kurucusundan biri olan Dietrich Eckart, Thule Tarikatı'nın temel efsanesini şöyle açıklıyordu:

    “Thule' nin tüm sırları eski kayıp bir uygarlığa dayanmaktadır. İnsanoğlu ile dış zekaların arasında bulunan bazı aracı varlıklar bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadırlar. Bu güç Almanya' yı bütün dünyaya egemen kılacaktır. Yine bu güç ve bu gücün kaynağı geleceğin üstün insanının ortaya çıkması için imkan sağlarken, insan türünün de değişimine yol açacaktır.”

    İşte bu ifadeler özet olarak Nazizmin temelini oluşturmaktadır, yani ezoterik Nazizmin, bilinmeyen Nazizmin. Gizli Thule tarikatı üyeleri arasında Rudofh Hess tarihten bilinen, Karl Haushofer , Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi isimler bulunmaktadır. Özellikle Karl Haushofer' in ve Adolf Hitler' in birtakım paranormal yetenekleri olduğu bilinmektedir.

    Örneğin Karl Haushofer ileri derece prekognisyon yeteneğine, yani geleceği önceden bilme yeteneğine sahipti. Öyle ki düşman güçlerinin saldıracağı saati, bölgeleri, hatta top mermilerinin düşeceği noktalara kadar koordinatlarını bile önceden haber verebiliyordu.

    Hitler o dönemdeki Amerikan başkanı Franklin Roosvelt' in 1945 yılında öleceğini çevresindekilere söylemiştir. Hitler'in vizyonlar gördüğü, bir çok bilgiler ifade ettiği bilinmektedir.

    Hitler' in çevresindekilerin görmediği fakat kendisinin gördüğü, böyle mekanda otururken, bir çok varlıktan söz ettiği yine kayıtlara geçirilmiştir. Hatta Hitler' in bu noktada şizofreni olduğundan bile şüphe edilmiştir.

    Bu arada yine Hitler meydanlarda ve radyolarda yaptığı konuşmalarda ses majisi denilen bir tekniği uyguladığı da iddialar arasında bulunuyor.

    Belgesellerde on binlerce kişinin Heil Hitler deyişini ve şuursuzca olan faaliyetleri. Bu arada Karl Haushofer'in Hindistan da, Japonya ve Tibet te uzun süre okült çalışmalarda bulunduğu ve inisiyasyondan geçtiği de gene bazı kayıtlarda mevcut.

    Agarta, Hindu inanışına göre 'Aryanların Diyarı' ve 'Üstün, soylu kişilerin ülkesi'dir. Nazi felsefesinin kökeninde Agarta'nın olduğu söylenir! Nazilerin, çok daha karanlık ve gizli bir örgütün görünen yüzü olduklarını ileri süren bir çok yazar vardır... Gizlice Nazilerin iplerini elinde tutan Tibetli gizemci din adamları (lamalar) bulunduğu öyküsü de bu söylentilere eklenmiştir. 1840'larda bile, 'Agartha' efsanesi Almanya'da ilgi çekmeye başlamıştı."

    YanıtlaSil
  35. Dünya Egemenliği

    AGARTA ( ILLUMINATION / AYDINLANMA / IŞIK )

    Alıntı:

    http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=77221

    "Agarta’nın ne olduğuna ilişkin en yaygın, internet ve ansiklopedik kaynaklarda kullanılan tanım, “Tibet ve Orta-Asya tradisyonlarında sözü edilen, Asya’daki sıradağların içinde bulunduğu ileri sürülen efsanevi bir yer altı organizasyonu”dur.

    Ancak bu tanım, ivedilikle not düşülmeli ki, “Agarta”yı anlamak ve çözmek için tamamıyla yetersiz. Ne bu kadar basit ne de bu denli sığ. Ancak bir açılış tanımı olarak kullanılabilir.

    Günümüze değin “Agarta”nın ne olduğunu inceleyen bir çok yayın ve yazar bulunuyor. Bunlar içinde en ünlüleri ve kaynak olarak en itibar edilenleri üç tane. Bunları meraklıları için öncelikli olarak-konunun daha başında-yazalım. Saint-Yves d'Alveydre, Ferdinand Ossendowsky ve René Guénon.

    Agartha kelimesi; “Agharta” ve “Agarthi” olarak da kullanılabiliyor. Agarta veya Agarti sözcükleri Sanskritçe de “ele geçirilemeyen, ulaşılamayan, her şeyden korunmuş, şiddetin yakalayamayacağı, anarşinin erişemeyeceği” anlamlarına gelmekte.

    Bir de “Şambala” (Shambalah) kelimesi var. Bunu da söylemek gerekiyor ki, meraklıları için şaşırtıcı olmasın.

    Kimi kaynak ve kişilere göre Şambala, Agarta'ya karşıt olarak kurulmuş, gizli bir menfi merkez. Ancak genel ve yaygın kanı, Şambala’nın Agarta’nın bir diğer adı olduğu.

    Agarta ismi ilk kez “Saint-Yves d’Alveydre” tarafından kullanmış. d’Alveydre bir simyacı. Metalleri altın ve gümüşe dönüştürme formülleri düzenlemiş. Martinist tarikatının (Tours piskoposu Aziz Martin (M.S. 316-397) tarafından kurulmuş tarikat) mürşitlerinden. Topluluğun bir diğer adının, “yeşil adamlar toplulu” olduğu da kayıtlar da mevcut.

    AGARTA'NIN SEMBOLÜ: GAMALI HAÇ!

    Agarta'nın hakimi, “dünyanın kralı” rütbesini taşıyor. Yardımcıları durumundaki iki rahip kral bulunuyor. Sembollerinden biri bugün günümüzde hala Hint ve Tibet tapınaklarını süsleyen gamalı haçtır.

    Bu sembol Mu 'dan kaynaklanıyor. GÜNEŞİ İFADE EDEN KADİM BİR SEMBOL. Dünyanın en eski sembollerinden biri sayılıyor. Bu haç, yaradılışın dört kuvvetini ve dört büyük enerjiyi sembolize eder. Zamanla “yönü çevrilerek” II. Dünya savaşında Nazilerin kullandıkları haline gelecektir.

    Mu ve Atlantis…

    Bu teknik ama açıklayıcı tanımlamalardan sonra Agarta’yı biraz daha açmaya başlayalım. Bir başka tanım, Agarta’nın “Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim rahiplerince ya da inisiyelerce kurulmuş, sonradan gizlenme gereği görüp dağ ve mağara içlerine çekilmiş” bir grup olduğunu ileri sürüyor.

    Bu açıklama da Agarta ile ilgili yaygın bilgiler arasında. Neredesye “mutabakatla kabul edilmiş” bir yaklaşım.

    Buradan Agarta ile ilgili ilk ve en bilinen “tartışma” konusuna gelebiliriz. Agarta’nın “bir yer altı ülkesi”mi veya “GİZLİ BİR dernek (OLUŞUM)” mu olduğuna ilişkin bir tartışma bulunuyor.

    Agarta üzerindeki hemen tüm çalışmalarda bu ayrışmaya rastlanıyor. Ancak ortak nokta, bir “gizlilik” olduğu yönünde. Yani ister “yer altı” olsun ister “örgüt, dernek, oluşum” gizlilik var.

    Burada bir uzlaşma noktası da zamanla ortaya çıkmış. Her ikisinde de doğruluk payı olduğu varsayılıyor.

    Agarta’nın adamları kim, misyonu ne?

    Peki Agarta ne yapar? Amacı nedir? Kimlerden oluşur? Burada kesin yargılarla ayrışan bir farklı okuma yok. Değişik “görev” tanımları varsa da genel olarak amaç ve araçlar belli. AGARTA, “SAHİP BULUNDUĞU BİNLERCE YILLIK SIRLARI UYGULAMAK SURETİYLE İNSANLIĞI BÜYÜK BİR SPİRİTÜEL İLHAMA ( ILLUMINATION / AYDINLANMA / IŞIK ) KAVUŞTURMAYI AMAÇLAYAN BİLGE VE FİLOZOFLARDAN OLUŞUYOR”.

    Saint-Yves d’Alveydre’den sonra Agarta isminin ilgi çeken biçimde sunuluşu, Fransız konsolosu olan Jacoliot’un "Hint’teki Tevrat” adlı eserinde ve teozofinin kurucusu H. P. Blavatsky’in "Gizli Doktrin ve Gün lşığına Çıkarılmış İsis" adlı eserinde oluyor.

    Bundan sonra en bilinen ve en sık gönderme yapılan “Rene Guenon” oluyor ve "Dünyanın Kralı" adlı çalışmasıyla Agarta hakkında en geniş bilgileri kamuoyuna veriyor."

    YanıtlaSil
  36. Dünya Egemenliği

    EZOTERİZM -> RUHÇULUK -> ALDATMACA

    Alıntı:

    http://gizliilimler.tr.gg/Nazilerden-G.ue.n.ue.m.ue.ze-Agarta.htm

    Buraya kadar anlatılanlardan söz konusu hurafeyi, akli melekeleri sorunlu insanların inandığı bir tür zararsız çocuk masalı zannetmek mümkündür. Ama işin aslı biraz daha farklı. Agarta sadece EZOTERİK çevrelerin değil; her türlü siyâsi gericiliğin de sıklıkla bahsettiği bir hurâfedir. AGARTA'YI BATI'DA İLK DİLE GETİRENLER, BU TÜRDEN İNSANLAR OLDU. Örneğin bunlardan Ferdinand Ossendowski, Bolşevik Devrimi'ne karşı General Kolçak'ın yanında savaşmış; Helena Petrovna Balavatsky ise, Nazileri etkilemişti. YEDİ KÖK IRKIN VAR OLDUĞUNU İLERİ SÜREN BLAVATSKY'E GÖRE ARİ IRK, ATLANTİSLİLERİN GÜNÜMÜZDEKİ TEMSİLCİSİYDİ. Bu ırksal hiyerarşide, doğal olarak Yahudilerin durumu pek parlak değildi ve aşağı ırkların ortadan kalkması evrenin yasalarına uygundu. BLAVATSKY'NİN VE ÖĞRENCİLERİNDEN RUDOLF STEINER'İN E-Z-O-T-E-R-İ-K GÖRÜŞLERİ, ALMAN FAŞİZMİNİN DÜNYAYA BAKIŞINI CİDDİ BİÇİMDE ETKİLEMİŞTİ. Örneğin Nazilerin ünlü teorisyeni Alfred Rosenberg de Ari ırkın çöken Atlantis uygarlığının mirasçısı olduğuna inanıyordu."
    ------

    "C: Ailemizin kökü antik zamanların dahi ötesine varır. Elinizdeki kayıtlı tarihin en erken zamanları ve daha ilerisinde AİLEMİZİN ÜYELERİ SAHNE ARKASINDAN ÖYLE VEYA BÖYLE YÖNETİYORLARDI. Atlantis'in oluşumu ve yıkımından dahi daha önceye. Evet bu gelişmeler (TUFAN ve ÖNCESİ) tamamen gerçekti. BİZLER YÖNETMEK İÇİN DOĞDUK. Bunu bu yaşam şeklinin bir parçası olarak kabul etmeye çalışın."

    "Ailemizin kökü antik zamanların dahi ötesine varır.":

    Evet, gerçekte İlluminati ve Agarta konusu birbiriyle örtüşür. Aslında konu aynıdır. Mö. 26. yüzyıl sonlarında, Tufan'dan 150 yıl kadar öncesinde bazı melekler itaatsizlik ederler. Bunu yapmalarında Şeytan'ın rolü de var. Şeytan isyan edince ve hemen cezalandırılmayınca, anlaşılan bu melekler de itaat etmenin önemli olduğunu gözardı ettiler. Bu melekler yeryüzüne erkek şeklinde gelerek kendilerine insan kızlarından eşler aldılar. Hatta bunlardan Nefilim (Anlamı: Yere Serenler) adı verilen dev adamlar soyu türedi. Anlaşılan bunun nedeni bu melezlerin doğal olmayan genetik yapılarıydı ve bu bozukluk bunların normalin ötesinde irileşmelerine yol açtı. Bunlar zamanının zorbalık yapan ünlü adamları haline geldiler. Zamanla bu şiddet ortamı insanların da onları örnek almasına yol açtı. Sonuçta bu şiddet ortamı gitgide, Nuh ve ailesi gibi doğru kişilerin yaşamlarını sürdürmelerini çok zorlaştıran tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Bu da, bu kötü devlerin ve insanların bir tufanla ortadan kaldırılmasını zorunlu kıldı. Bütün bunların olması ise Tanrı'yı sevindirmedi, tersine bunlar onu üzen bir durumdu.

    Yaratılış 6:1-22:

    Böylece, yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı; kızları da oldu. Ve Tanrı oğulları bu kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar. Bunun üzerine Yehova şöyle dedi: "Etten kemikten insana ruhum sonsuza dek katlanmayacak. Bu yüzden onun sadece yüz yirmi yıllık bir vakti kaldı."

    O zamanlar ve daha sonraları yeryüzünde Nefilim (Anlamı, "Yere Serenler") vardı. Tanrı oğullarının insan kızlarıyla ilişkilerinden çocuklar doğuyordu; bunlar o devrin kudretli ve şöhretli adamlarıydı.

    Sonunda Yehova baktı ki, yeryüzünde insanın kötülüğü iyice çoğalmıştı ve yüreği hep kötü düşüncelere eğilimliydi. Dolayısıyla Yehova yeryüzünde insanı yaratmış olduğu için üzüldü ve yüreği acı doldu. Ve Yehova şöyle dedi: "Yarattığım insanları yeryüzünden silip atacağım; insandan evcil hayvana, topraktaki diğer hayvanlardan gökteki kanatlılara dek her şeyi silip atacağım, çünkü onları yarattığıma üzüldüm." Fakat Nuh Yehova'nın onayını kazanmıştı.

    YanıtlaSil
  37. Dünya Egemenliği

    Yaratılış 7:11-24

    Nuh'un yaşamının altı yüzüncü yılında, ikinci ayda, ayın on yedinci gününde, işte o gün derin suların tüm kaynakları yarıldı ve göklerin bentleri açıldı. Şiddetli yağmur kırk gün kırk gece devam etti. Tam o gün Nuh'la birlikte oğulları Sam, Ham, Yafet, karısı ve üç gelini gemiye girdi. Onların yanı sıra, her cins yaban hayvanı, her cins evcil hayvan, topraktaki her cins hayvan ve her cins kuş da gemiye girdi. Hayat kuvvetine sahip her tür canlı, ikişer ikişer Nuh'un YANINA GELİP gemiye girdi. Tam Tanrı'nın Nuh'a söylediği gibi, her tür canlı, erkek ve dişi olarak gemiye girdi. Sonra Yehova, Nuh'un ardından kapıyı kapattı.

    Tufan yeryüzünde kırk gün devam etti. Sular sürekli yükseldi ve gemiyi kaldırmaya başladı. Artık gemi yerden çok yüksekte, suların üzerinde yüzüyordu. Sular yeryüzünü kapladı ve çoğaldıkça çoğaldı; gemi ise suların üstünde yüzüyordu. Sular yeryüzünü öylesine kapladı ki, gökler altındaki tüm yüksek dağları örttü; dağları on beş arşın kadar aştı, dağlar sular altında kaldı.

    Dolayısıyla, uçan kanatlılar, yeryüzündeki evcil hayvanlar, yaban hayvanları, küçük kara hayvanları ve tüm insanlar öldü; YERYÜZÜNDE YAŞAYAN TÜM CANLILAR YOK OLDU. Burnunda hayat nefesi (Ruah: Ruh) olan her varlık, karada yaşayan her canlı öldü. Böylece Tanrı toprak üzerinde insandan hayvana, göklerde uçan kanatlılara, diğer canlılara dek her şeyi yok etti; hepsi yeryüzünden silinip gitti. Sadece Nuh ve onunla birlikte gemide olanlar hayatta kaldı. Yeryüzü yüz elli gün boyunca sular altındaydı.
    ----

    Tufan'ın başladığı tarih, günümüz takvimine göre Mö. 2370 yılının 1 ya da 2 Kasım günüdür: "... ikinci ayda, ayın on yedinci gününde, işte o gün derin suların tüm kaynakları yarıldı ve göklerin bentleri açıldı."

    Bugün hala Kasım ayının 1 ve 2. günleri, Almanya dahil olmak üzere, Meksika gibi bazı latin ülkelerinde "Ölüler Günü" - "Dia De Los Muertos" olarak anılıyor. Anlaşılan Tufan'da ölenler, sağ kalan insanların hafızasında iyice yer etmiş ve binlerce yıldır unutulmamışlar. Anlaşılan, bu anmanın Tufan'da ölen insanlarla ilgili olduğu zamanla belirsiz hale gelmiş olsa da, bir şekilde bu ölülerin anılması günümüze dek devam etmiş.

    http://en.wikipedia.org/wiki/Day_of_the_Dead

    Dünyanın her tarafındaki kültürlerde tufanla ilgili anlatılan öyküler vardır. Bunların hepsi birbirinin aynı olmasa da, ortak bir noktadan çıktığı görülür. Zamanla anlatımlarda farklılıkların olması normaldir. İlginç olarak çincede gemi sözcüğü olarak üç işaret yan yana getirilir: Bunlar, SEKİZ, KİŞİ ve KAYIK anlamlarına gelen işaretlerdir. Tufan'da da zaten kurtulanlar sekiz kişiydiler.

    1. Petrus 3:18-19

    Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü. Bedence öldürüldü, ama ruhça diriltildi. Ruhta gidip bunları zindanda [yargılanmayı bekleyen tutuklulara benzer durumda] olan ruhlara da duyurdu. Bir zamanlar, Nuh'un günlerinde gemi yapılırken, Tanrı'nın sabırla beklemesine karşın bu ruhlar (melekler) söz dinlememişlerdi. O gemide birkaç kişi, daha doğrusu SEKİZ KİŞİ suyla kurtuldu.
    -----

    Tufan öncesinde yeryüzünün şeklinin günümüzdekinden farklı olduğu söyleniyor. Buna göre o devirde okyanusların dibi günümüzdeki kadar derin değil ve kara parçalarının yükseklikleri de yine günümüzdeki kadar değilmiş. Bu şekilde yeryüzünün büyük bir kısmını kaplayan sular, o zamanki yüksek dağları bile örtecek durumdalar. Tufan suları yeryüzünün şeklini değiştirir ve bir yanda vadiler daha derin olurken, diğer yandan yüksek yerler daha da yükselirler.

    Mezmurlar 104:6-9

    Engin suları ona giysi gibi giydirdin
    Ve sular dağlar üzerinde duruyordu.
    Sen azarlayınca sular kaçmaya başladı,
    Sen gürleyince telaşa kapıldılar,
    Ve onlar için hazırladığın yerlere kaçtılar.
    DAĞLAR YÜKSELMEYE,
    OVALAR ALÇALMAYA BAŞLADI.
    Önlerine sınır koydun; öteye geçmesinler,
    Yeryüzünü bir daha kaplamasınlar diye.
    -----

    YanıtlaSil
  38. arkadaşlar bende geçen günlerde ülimnatini videosunu izlemişti çok bilgilendirici izlemenizi tavsiye ederim

    YanıtlaSil
  39. Zaaa. Bu gün öğrendimki Demet Akalın Türkan Şarkısının klibinde İllüminati işareti yapmış. La olum o yurt dışında bir klipten özenipte yapmıştır la :)

    YanıtlaSil
  40. Dünya Egemenliği

    "... YERYÜZÜNDE YAŞAYAN TÜM CANLILAR YOK OLDU. Burnunda hayat nefesi (Ruah: Ruh) olan her varlık, karada yaşayan her canlı öldü. ..."

    Böylece normal insanların yanı sıra, melez bir soy olan dev Nefilimler de öldüler. Tufandan sonra da Golyat gibi bazı devlerden bahsedilir. Ancak bu devler Tufanda ölen devlerden farklıdırlar. Bunlar normal insanlar olarak dev yapılı insanlardılar ve Nefilimler gibi melez bir soy değillerdi. Bazıları onlardan da "dev" olarak sözedilmesinden dolayı, bu Nefilim soyunun Tufan sonrasında da devam ettiğini sanıyorlar. Ancak bu bilgi doğru değildir. Devlerle ilgili verilen listelerde, bu fosillerin hangi dev sınıfına girmesi gerektiğini bizler bilemeyiz. Yine de normal insanların bazılarının çok iri olsalar bile 5 - 8 m. olmasını bekleyemeyiz. Örneğin bir Nefilim olmayan dev Golyat olağanüstü iriliğine rağmen, yalnızca 2,90 metrelik dev bir insandı.

    DEV FOSİLLERİ

    İlluminati Tanrı ve Simgeleri sayfasından listenin devamı:

    http://www.davidicke.com/forum/showthread.php?t=46450


    Netherlands

    ● Dutch Giant
    In 1837, a young giant left the service of the King of the Netherlands and exhibited himself for money at Parma. He reportedly stood eight feet ten and three-quarters inches, and weighed four hun-dred and one pounds.28

    Norse Giants
    Giants play an integral role in the lore of the Norse gods.

    ● Angr-boda, Asvid, Aurboda, Aurvandil, Baugi, Beli, Bergelmir, Bestla, Bolthorn, Bolverk, Börr, Brimer, Buri, Byleist, Eggther, Farbauti, Fjolvar, Gang, Geirrod, Gerdh, Gilling, Gjalp, Grid, Gunnlauth, Gymir, Hela, Helblindi, Hlebard, Hrauthung, Hreidmar, Hrimthurs, Hrod, Hrungnir, Hrym, Hymir, Hyndla, Hyrrokin, Ide, Jarnsaxa, Jötunn, Laufey, Leirbrimir, Logi, Mistblindi, Norfe, Odin, Orvandil, Skadi, Surt, Suttung, Thiassi, Thrym, Thurs, Tjatsi, Trivaldi, Trym, Utgarda-Loki, Vafthruthnir,

    ● The Dovre Giant
    "Dovregubben", is an idiosyncratic and somewhat oversized troll. He is supposed to live in a cave inside Mount Dovre.

    Nova Scotia

    ● Angus McAskill, "Big Boy"
    Angus McAskill Cape Breton's famous giant, became a legend in his own time for his great feats of strength. Cape Breton historian Albert Almon writes that John McAskill himself confirmed that some taunting French sailors once bet his older brother he could not lift an anchor weighing well over a ton. Gripping the anchor, Angus McAskill not only raised it to his shoulder but walked a piece down the wharf with it.64 Also, The Canadian Encyclopedia reports that the giant "is known to have possessed prodigious strength and reputedly could lift 635 litre barrels and beams as long as 18 meters." In her Two Remarkable Giants, biographer Phyllis R. Blakeley recounts that he once "jogged down the street with a 300 pound barrel of pork under each arm to the admiring whistles of bystanders." Angus McAskill eventually reached a height of seven feet nine inches, with shoulders that measured forty-four inches broad and hands a foot long with palms eight inches wide. He weighed over four hundred pounds.

    Pakistan

    ● Assam Giant
    A human skeleton measuring eleven feet was found some years ago at Tura in Assam, near the border of East Pakistan, reports Peter Kolosimo

    YanıtlaSil
  41. Patagonia

    ● Magellan in the year 1519
    "When they had crossed the line, and the South pole appeared above the horizon, they held on their south course, and came upon the Main of Brasil, about that part of it which lies in twenty two degrees. They observed it to be all one continued tract of land, higher from the Cape St. Augustine, which is in this part of the country. Having made two degrees and an half more South latitude, they fell in with a country inhabited by a wild sort of people: They were of a prodigious stature, fierce and barbarous, made a horrible roaring noise, more like bulls than human creatures; and yet with all that mighty bulk were so nimble and light of foot that none of the Spaniards or Portuguese could over take them."

    ● In an account of the voyage of Sir Francis Drake
    "In sailing forth from the river of Plate, in latitude 36 S. they came to a good bay, in which were several pretty islands; the admiral being on shore in one of these islands, the people came dancing and leaping about him, and were very free to trade; they were a comely strong-bodied people, very swift of foot, and of a brisk lively constitution; their faces were panted, and their apparel only a covering of the skins of beasts, with the fur on, about their waists, and something wreathed about their heads; they had bows an ell (an "ell" equals 2 1/2 feet) long, but no more than two arrows a piece: They seemed not altogether ignorant of marital discipline, as appeared by their method of ordering and ranging their men. They were the nation which Magellan called Patagons."

    ● In an account of a voyage round the world, by Sir Thomas Cavendish
    "Sailing from Cape Frio, in the Brasils, they fell in upon the coast of America, in 47 d. 20 m. North (it should be South) latitude. They proceeded to Port Desire, in latitude 50. Here the Savages wounded two of the company with their arrows, which are made of cane, headed with flints. A wild and rude sort of creatures they were; and, as it seemed, of a gigantic race, the measure of one of their feet being 18 inches in length, which, reckoning by the usual proportion, will give about 7 feet and an half for their stature." Harris says that this agrees very exactly with the account given of them by Magellan, but in his epitome of Magellan's account he says that the head of one of his middle sized men reached but to the Patagonian's waist; which, supposing Magellan's man to be but 5 feet 6 inches high, will make the Patagonian 9 at least. He says, indeed, that Magellan gave them the name of Patagons, because their stature was five cubits, or seven feet six, but, if so, his own account is inconsistent with itself, neither has he told us in what language Patagon expresses this stature.

    ● Oliver Noort
    The first Dutchman to attempt a voyage round the world, between the years 1598 and 1601, gives the account of the inhabitants of these parts "He went up the river at Port Desire, and going on shore, found beasts like stags and buffaloes, also some savages, who, he says, were tall portly men, painted and armed with short bows and arrows, that were headed with stone."

    ● Sebald de Weert
    Another Dutchman, failed to the Streights of Magellan in the year 1598, and in his account are the following particulars. He detached two sloops to an island near the mouth of the Streights, to catch sea dogs. When these sloops came near the shore, they perceived seven canoes, with Savages on board, that were ten or eleven feet high, of a reddish colour, and with long hair. They are farther described as being naked, except one who had a sea dogs skin about his shoulders; and it is remarkable that de Weert was on this coast in May, which is there a winter month.

    Phillipines

    ● A skeleton measuring 17 feet was discovered at Gargayan

    ● Bungisngis was a cave dwelling giant.

    ● Buringcantada was a house dwelling giant.

    ● Gisurab / Guisurab had a house in the forest.

    ● Ikugan was a giant with a tail.

    YanıtlaSil
  42. Poland

    ● In 1575, when the Tartars invaded Poland, Jacobus Niezabilo-vius slew a warrior of enormous size who fought in their ranks. After the battle, Polish soldiers marveled that as he lay dead on the ground "his body was of so prodigious a bulk that... his carcass reached to the navel of any ordinary person standing by the side of it."

    ● Countess Lodoiska
    The Countess Lodoiska, the Polish giantess, also showed great strength. Seven feet tall and weighing two hundred and seventy, she could with only one hand and without much strain lift one hundred and seventy pounds. In 1863, at the age of twenty, she exhibited at Saville House, Leicester-square. Writers described the Warsaw woman as "remarkably well formed," with a pleasing appearance.

    ● Martin Wierski
    Dr. Browne reports in his Travels through Germany that one Martin Wierski, a Polander who stood a full eight feet tall, was on account of his great height invited to appear at the Court of Maximilian II, emperor of Germany, during the second half of the sixteenth century.

    And many many others are reported!
    __________________


    Historical North American Giants

    1792 New York, Buffalo: Turner’s History of the Holland Purchase reports that 7 and 8 foot skeletons were found at an earthen fort in Orleans county with broad flat topped skulls.

    1800 Ohio, Conneaut: Among the normal size skeletons found in the remains of mounds were found gigantic bones. Some of the skulls and jaws were large enough to fit over the head and face of a normal man

    1821 Tennessee, White County: An ancient fortification contained skeletons of gigantic stature averaging at least 7 feet in length.

    1825 Ohio Valley: David Cusick, a Tuscorora by birth, wrote that among the legends of the ancient people of the stock, there was a powerful tribe called Ronnongwetowanca. They were giants, and had a "considerable habitation." When the Great Spirit made the people, some of them became giants. After a time, and having endured the outrages of these giants, it is said that the people banded together, and through the final force of about 800 warriors, successfully annihilated the abhorrent Ronnongwetowanca. After that, it was said that there were no giants anywhere. This was supposed to have happened around 2,500 winters before Columbus discovered America, around 1000 BC.

    1829 Ohio, Chesterville: In digging away a mound where a hotel was to be built, a large human skeleton was found, but no measurements were made. It is related that the jawbone was found to fit easily over that of a citizen of the village. The local physicians examined the cranium and found it proportionately large, with more teeth than the white race of today. The skeleton was taken to Mansfield, and has been lost sight of entirely.

    1833 California, Lompock Rancho: Soldiers digging at Giant Lompock Rancho, California, discovered a male skeleton 12 feet tall. Carved shells, stone axes, and other artifacts surrounded the skeleton. The skeleton had double rows of upper and lower teeth. Unfortunately, this body was secretly buried when local Indians became upset about the remains.

    1835 Illinois, Lake County: In the numerous mounds in the county, skeletons ranging between 7 and 8 feet are discovered.

    1845 Virginia: A human jaw bone of great size was uncovered in a burial mound on which the teeth stood transversely in the jawbone.

    1849 New York: From "Illustrations of the Ancient Monuments of Western New York" comes the report that an elliptical mound above near the Conewango Valley held eight big skeletons. A thigh bone was found to be 28” long. Exquisite stone points, enamelwork, and jewelry were found. Also discovered in the area were a number of other large skeletons one almost 9 feet in height.

    YanıtlaSil
  43. 1850 New York: From the History of Allegany County in 1879 a report that very large human bones were uncovered during excavation for the railroad

    1851 New York: A skull rib bone, and shinbone were found that indicated the height to be over 8 feet tall.

    1856 West Virginia, Wheeling: A human skeleton was discovered by labourers while ploughing a vineyard measuring almost 11 feet tall.

    1858 Ohio, Vermillion Township: Skeletons of a race of beings much larger than the local inhabitants were discovered.

    1870 Ohio: In Brush Creek Township a large mound contained skeltal remains of several humans up to nine feet tall. A large stone tablet with unknown insriptions similiar to Greek writing was also found.

    1872 Ohio, Seneca Township: When the "Bates" mound was opened the remains of three skeletons, whose size would indicate they measured in life, at least, eight feet in height, were found. A remarkable feature of these remains was they had double teeth in front as well as in back of mouth and in both upper and lower jaws.

    1873 Ohio, Seville: An Ohio Bicentennial Commission historical marker serves as a reminder that the Giants of Seville, Captain Martin Van Buren Bates and his wife, Anna Swan Bates, lived in the village of Seville in Medina County. Anna stood 7 feet 11 1/2 inches tall and weighed 413 pounds. Martin was 7 feet 9 inches tall and weighed 480 pounds.

    1873 Washington DC: "The objects here collected which have not been given, or acquired by exchange, have been purchased for the use of the museum by order of the surgeon-general... There is a skeleton of a giant, who, in life, measured seven feet, prepared by Auzoux and mounted by Blanchêne's method, which, if I may use that term, is really a beauty. It is as white and clean as new fallen snow, and the brass joints and screws which keep it together are bright, and of the latest style and finish." From the article "The Army Medical Museum in Washington" by Louis Bagger, Appletons' Journal: A Magazine Of General LiteratureVolume 9, Issue 206

    1875 West Virginia, Rivesville: Workmen constructing a bridge near the mouth of Paw Paw Creek uncovered three giant skeletons with strands of reddish hair clinging to the skulls. The skeletons had supported people approximately 8 feet tall.

    1876 Wisconsin: Mounds were excavated containing a giant skull and vertebrae.

    1877 Missouri, Kansas City: A giant skull was unearthed when mounds wore opened and giant man tracks belonging to humans 25 to 30 feet tall were discovered.

    1877 Nevada, Eureka: Prospectors found a human leg bone and kneecap sticking out of solid rock. Doctors examined the remains and determined they were from a human being, and one that stood over 12 feet tall. The rock in which the bones were found was dated geologically to the Jurassic Period, over 185 million years old.

    1878 Ohio, Ashtabula County: While excavating the ground for graves, bones were exhumed, which seemed to have belonged to a race of giants. A skull and jaw were found, which were of such size that the skull would fit easily over a large man’s head like a loose fitting helmet, even with the jaw in place. The number of these graves has been estimated to be between two and three thousand.

    1879 Indiana, Brewersville: A skeleton almost ten feet tall was excavated from a mound.

    1880 Ohio, Zanesville: A skeleton was reported to have been of enormous dimensions found in a clay coffin, with a sandstone slab containing hieroglyphics.

    1880 Minnesota, Clearwater: Several giant skeletons were found with double rows of teeth.

    YanıtlaSil
  44. 1881 Ohio, Medina County: A jawbone of great size belonging to a human being was discovered, which contained eight jaw-teeth in each side, of enormous size; and the teeth stood transversely in the jawbone. It would pass over any man’s face with entire ease.

    1892 Ohio Proctorville: From the Ironton Register, “Where Proctorville now stands was one day part of a well paved city, but I think the greater part of it is now in the Ohio river [sic]. Only a few mounds, there; one of which was near the C. Wilgus mansion and contained a skeleton of a very large person, all double teeth, and sound, in a jaw bone that would go over the jaw with the flesh on.”

    1894 Illinois, Pike County: In a conical shaped mound a skeleton over 7 feet tal was found.

    1895 Ohio, Toledo: A mound held 20 skeletons, seated and facing east "twice as large as those of present day people."

    1896 Minnesota, Lake Koronis: The skeleton of a huge man was uncovered. At Moose Island and Pine City, bones of other giants were found.

    1897 Ohio, Jackson: A mound on a farm contained a giant skeleton.

    1898 Ohio, Lake Erie Islands: Eight skeletons were found near the United States Coast Guard lighthouse, one measuring over seven feet in height.

    1888 Ohio, Toledo: 20 skeletons were discovered with jaws and teeth twice as large as those of normal humans

    1888 Minnesota, St. Paul: The remains of seven skeletons 7 to 8 feet tall were discovered.

    1890 Tennessee, Roane County: A giant skeleton was discovered measuring over 7 feet tall.

    1891 Illinois, Dunleith: Members of the Bureau of Ethnology of the Smithsonian Institution discovered a large skeleton between 7 and 8 feet tall.

    1891 Arizona, Crittenden: A giant was unearthed and a huge stone coffin that had evidently once held the body of a man 12 feet tall. A carving on the granite case indicated that he had six toes.

    1882 West Virginia, Brewersville: The remains of a giant human in a sitting position with artifacts of stone and flint were discovered near White Day Creek.

    1883 Minnesota, Warren: Ten skeletons of both sexes and of gigantic size were taken from a mound.

    1883 North Dakota, Mandan: A cemetery of over 100 acres filled with bones of a giant race was discovered.

    1883 Ohio, Marion County: During general construction projects in the area giant human skeletons were unearthed.

    1883 Ohio, Brown County: In ancient settlement sites remains of giant humans among the fromer residents of normal stature.

    1884 West Virginia, Kanawha County: A skeleton 7 feet 6 inches long was found in a massive stone structure that was likened to a temple chamber within a mound.

    1885 Pennsylvania, Gasterville: A large mound contained a vault in which was found a skeleton measuring 7 feet 2 inches. Inscriptions were carved on the vault.

    1886 Pennsylvania, Ellisburg: An 8 foot skeleton was discovered.

    1886 New York: Dozens of human skeletons were discovered with oddly shaped skulls avearging 7 feet in height

    1886 Illinois: A number of large skeletons were found in Logan County and artifacts showing a degree of advancement much higher that the native population had attained.

    1887 Wisconsin, Le Crescent: Bones of giant humans were discovered in burial mounds.

    1888 Ohio, Toledo: 20 skeletons were discovered with jaws and teeth twice as large as those of normal humans

    1888 Minnesota, St. Paul: The remains of seven skeletons 7 to 8 feet tall were discovered.

    1890 Tennessee, Roane County: A giant skeleton was discovered measuring over 7 feet tall.

    1891 Illinois, Dunleith: Members of the Bureau of Ethnology of the Smithsonian Institution discovered a large skeleton between 7 and 8 feet tall.

    1891 Arizona, Crittenden: A giant was unearthed and a huge stone coffin that had evidently once held the body of a man 12 feet tall. A carving on the granite case indicated that he had six toes.

    YanıtlaSil
  45. 1892 Ohio Proctorville: From the Ironton Register, “Where Proctorville now stands was one day part of a well paved city, but I think the greater part of it is now in the Ohio river [sic]. Only a few mounds, there; one of which was near the C. Wilgus mansion and contained a skeleton of a very large person, all double teeth, and sound, in a jaw bone that would go over the jaw with the flesh on.”

    1894 Illinois, Pike County: In a conical shaped mound a skeleton over 7 feet tal was found.

    1895 Ohio, Toledo: A mound held 20 skeletons, seated and facing east "twice as large as those of present day people."

    1896 Minnesota, Lake Koronis: The skeleton of a huge man was uncovered. At Moose Island and Pine City, bones of other giants were found.

    1897 Ohio, Jackson: A mound on a farm contained a giant skeleton.

    1898 Ohio, Lake Erie Islands: Eight skeletons were found near the United States Coast Guard lighthouse, one measuring over seven feet in height.

    1911 California, Lovelock Cave: An 8-foot tall, red-haired mummy discovered. This mummy eventually went to a fraternal lodge where it was used for "initiation purposes.

    1918 Alton, Illinois: Robert Pershing Wadlow was born, educated and buried in Alton, Illinois. His height of 8' 11.1" qualifies him as the tallest person in history, as recorded in the Guinness Book of Records. At the time of his death he weighed 490 pounds. Robert was born on February 22, 1918, and weighed a normal eight pounds, six ounces. He drew attention to himself when at six months old, he weighed 30 pounds. A year later at 18 months, he weighed 62 pounds. He continued to grow at an astounding rate, reaching six feet, two inches and 195 pounds by the time he was eight years old.

    1923 Arizona, Grand Canyon: The bodies of two petrified human beings 15 and 18 feet in height were discovered.

    1931 Nevada, Lovelock: Large skeletons were found in the Humboldt lakebed. One measured 8 1/2 feet tall and appeared to have been wrapped in a gum-covered fabric similar to Egyptian mummies. Another skeleton was almost 10 feet long.

    1932 New Mexico, White Sands: Supervisor of the Lincoln National Park, Ellis Wright, found human tracks in the gypsum rock 22 inches long and from 8 to 10 inches wide. The prints were human in origin due to the outline of the perfect prints coupled with a readily apparent instep.

    1939 Nevada, Lovelock: A 7-foot 7-inch skeleton was found.

    1947 California, Death Valley: The skeletons of nine foot tall humans were found.

    1965 Kentucky, Holly Creek: Kenneth White dug a "perfectly preserved skeleton" from under a large rock ledge along Holly Creek which measured 8 feet, 9 inches in length when reassembled. He states, "the arms were extremely long and the hands were large. The skull was "30 inches in circumference. The eye and nose sockets were slits rather than cavities, and the area where the jawbone hinges to the skull was solid bone.

    ● Buffalo Bill Cody spoke of Sioux Indians who told about giants that ran down the buffalo.

    ● Some time in the late 19th century, giants with double rows of teeth, red hair, and skulls 3 to 6 times the size of normal humans were discovered on Catalina Island in California.

    ● The Algonquin have stories of giant, bearded men who first occupied their native lands.

    ● The Cherokee speak of giants who were twice as tall as the Cherokee and also about a great hunter of giant stature named Tsul´ kalu.

    http://www.davidicke.com/forum/showthread.php?t=46450
    __________________

    YanıtlaSil
  46. Dünya Egemenliği

    Yukardaki fosiller gibi sayısız kanıtlar gözardı ediliyorlar. Neden? Çünkü, Dünya'nın doğa tarihinin yüzmilyonlarca yıllık çizelgeleri evrim kuramına göre yapılmıştır ve kanıksanmıştır. Artık hemen hemen hiç kimse bunları sorgulama gereği bile duymuyor. Hatta yaratılışa inanan insanlar bile, genellikle yüzmilyonlarca yıl hesaplarında bir yanlışlık görmezler. Bu insanlar belki zihinsel algılarında, Adem'in yüzmilyonlarca yıl önce yaşamış ilk insan olduğuna inanmaya eğilimliler. Onlar da "Sayısız Ademler vardı" sözünü kabul edebiliyorlar.

    Yine Roger Morneau'dan konuyla ilgili bir alıntı:

    R: O konuda mı? O çok ilginçti işte. (1700'lerde) Büyük Konsül toplantısından sonra Şeytan'ın Charles Darwin'e birebir evrim teorisi ilkelerini dikte edeceğine karar verilmişti. Lusifer'in kendisi tarafından eğitim aldı. Düşmüş Lusifer. O zamanda Şeytan ve ruhani danışmanları, eğer bir insan evrim teorisine inanırsa, hayatında

    A: KİTABI MUKADDES'İN YARATILIŞ HAFTASINI (Evrime göre insanların bu yeryüzünde milyonlarca yıldır var olduğunun iddia edilmesiyle, Adem'in ilk insan olarak yaratılması konusunda çelişki yaratılması. Benzer şekilde, bu konu dindar insanlara çok Adem'ler vardı, sayısız nesiller vardı şeklinde sunulur. Yaratılış haftası konusu yeryüzünün milyarlarca yıllık varlığı konusundan ayrıdır. Yeryüzünün milyarlarca yılda soğuduktan sonra üzerinde düzenleme yapılması ve yaratma eylemlerini kapsar ve onbinlerce yıllık bir dönemdir. Diğer yandan, yaklaşık 4 milyar yıl olduğu söylenen Dünya gezegeninde, örneğin 500 milyon yıl geriye gidildiğinde, orantısal olarak sıcaklığın da aynı oranda yüksek olacağı gözardı edilir. Bu sıcaklık, kabaca 4 milyarın 500 milyona bölünmesiyle hesaplanabilir. Bu sekizde bir eder ve bu belki de yüzlerce derecelik bir sıcaklık anlamına gelecekti. Çünkü, başlangıçta güneş gibi bir yıldız olarak Dünya yanar bir ateş topuyken, bu durum 4 milyar yıl sonra günümüzdeki canlıların yaşayabileceği seviyeye inmiş durumdadır. Canlıların yüzlerce milyon yıl önce var olduğu söylenirken, yeryüzünün sıcaklığının buna elverişli olmayacağı gözardı edilir. Hatta tam tersine "buz devri"nden sözedilir. Buz devri konusu ise gerçekte Tufan'la ilgili bulunan kanıtların çarpıtılmasından başka birşey değildir. Örneğin Mamut gibi sıcakkanlı hayvanların Sibirya'da buzların arasında bozulmamış halde bulunmaları konusu. Normalde bir devir onbinlerce yıllık bir süreçtir ve mamutlar gibi canlıların, birdenbire ölüp buzların içinde kalmaları tam bir çelişkidir. Oysa bu hayvanlar ağızlarında otlar varken, aniden gelen tufan sularında boğuldular ve ani iklim değişikliği ile dondular.),

    B: İNSANIN DÜŞÜŞÜ (Evrime göre her canlının önce ilkel bir varlık olduğu ve giderek geliştiği iddia edilir. Evrime göre insanın düşüşü değil, yükselişi vardır. Kitabı Mukaddes'e göre ise evrimin tersine, insan ilk başta kusursuz bir yapıda üstün bir durumdaydı ve sonra günah işleyerek hızla bu durumundan gerileyip düşmesi sözkonusudur. İnsanın günahkar olması HATA anlamına gelen bir sözcükle anlatılır ve GÜNAH olarak çevrilir. İlk insan çiftinin yaptıkları hata ile bir düşüş başlar ve insanlar genetik kusurlara sahip olarak zamanla hastalanır, yaşlanır ve ölür. Adem'in ömrünün 930 yıl olduğu yazılıdır ve bu kadar uzun yaşaması da, kendisinin başlangıçtaki kusursuzluğa şimdiki insanlardan daha yakın olmasıyla açıklanır.) ve,

    C: KURTULUŞ İSTEĞİNİ (insanların yeniden kusursuz bir duruma gelebilmeleri ve böylece yeniden bir cennet yeryüzünde sonsuza dek yaşayabilme arzusu. Kitabı Mukaddes insanların yeniden BU DÜNYA'DA ilk baştaki mükemmel şartlara kavuşacağı umudunu verir.),

    tamamıyla yok edeceğini anlıyorlardı. Evrim teorisini öğreten her kimse o dini inanışın önemli bir rahibi sayılıyordu. Bu teorinin her öğreticisi ruhlar (cinler) tarafından önemli bir kişi olarak algılanıyor ve Şeytan’ın kendisi tarafından ona özel bir karşılık ayrılıyor. Birisini inandırarak ruhani (ruhi) körlük, ikna ve dönüştürme ile büyük güç elde ediyorlar. Üç kapasite.

    YanıtlaSil
  47. Dünya Egemenliği

    http://www.youtube.com/watch?v=NzIt4B2_ghU

    Ayrıca:

    4: KENDİLERİNİ, UZAK GEZEGENLERDEN İNSANLARA YARDIM ETMEYE GELEN VARLIKLAR OLARAK TANITACAKLAR.


    R: Bunlar İYİ VE KÖTÜ ARASINDAKİ DAVA (Armageddon'da) KAPANMADAN ÖNCE, dünyanın (insanların) çoğunluğunu elde etmeyi sağlayacak olan büyük plandır. Özgün bir şekilde yapılacak. Bu büyük plan. İnsanlar bu fikirleri yutacak. Çünkü ruhlar, ifritler, kendilerini uzak gezegenlerden ve galaksilerden gelen ve onları, dikkat edilip, ciddi bir önlem alınmazsa dünyanın yok olacağına karşı uyarmaya gelen varlıklar olarak tanıtacaklar. (UFO - ATLANTİS - AGARTA)

    -------

    Yukardaki sözler yine Roger Morneau'dan. Aşağıdaki alıntının içeriğine bakıldığında tam böyle olduğu görülüyor. Bu konu İlluminati Tanrı ve Simgeleri sayfasında olduğu için burada yeniden belirtmek gerekiyor. Roger Morneau Şeytan ve meleklerinin (cinlerin) insanları aldatmakta kullandıkları yöntemlerden bazılarını madde madde sıralıyor. Bu 4. madde de yine insanları saptırabilmek için kullanılan yöntemlerden biri. Eğer insanlar burada anlatıldığı gibi bir öyküyü gerçek olarak kabul ederlerse, yani bir takım ileri medeniyetlerin temsilcilerinin uzaydan Dünya'ya geldiklerine ve insanlara yardım etmek amacını taşıdıklarına inanırlarsa, o zaman sahte bir öğretiye de inanmış olacaklardır. Bu durumda bu insanlar asıl gerçeklerle karşılaştıklarında, bu gerçekleri sahte olarak görecekler ya da birçok farklı inanç seçeneklerinden yalnızca bir tanesi olarak görüp önemsemeyeceklerdir. Yani sonuç insanlar için bir kafa karışıklığı olacaktır. Aşağıdaki konu bu ileri medeniyeti Agarta ve Agartalılar olarak ele alıyor:

    Alıntı:

    http://illuminatifs.blogspot.com.tr/2011/10/atlantis-mu-sambala-agarta-ve.html

    Admiral Richard B. Byrd´ün Günlüğü, Şubat-Mart 1947

    "Kuzey Kutbu'nda bir keşif uçuşu

    İç dünya; benim gizli günlüğüm"

    Bu günlüğü gizlilik içinde yazmalıyım. Yazdıklarım arktik'de 1947 yılı Şubat'ının 19. gününde yaptığım uçuşla ilgili. Zamanı geldiğinde, muhakkak insanlar daha akıllı olacaklar ve kaçınılmaz gerçeği kabul edecekler. Yazdıklarımı açıklamak özgürlüğüne sahip değilim. Belki de bunlar, toplumsal bir incelemenin ışığını asla göremeyecektir; ama birgün herkesin okuyabilmesi için, bunları kaydetmek benim görevim. Bu açgözlü ve sömürücü dünyada, kesin eminim ki insanoğlu, gerçekleri daha fazla bastıramayacaktır.

    "Uçuş Seyir Defteri" 19 Şubat 1947-Artrik Üssü Kampı

    Saat 06:00: Tüm hazırlıklar tamamlandı. Kuzeye doğru uçacağım. Tüm yakıt depoları dolduruldu.

    Saat 06:20: Sancak motoru daha güçlü gibi. Ayarlama yaptık, şimdi daha iyi.

    Saat 07:30: Üsle radyo ilişkisi kontrolu yaptık. Herşey yolunda. Telsizcim memnun.

    Saat 07:40: Sancak motorunda zayıf bir akıntı var gibi. Yağ basıncı normal.

    Saat 08:00: Uçuyorum. Uçuş, normal görünüyor. 7.000 metre'de uçuyorum. Türbulans, normal. Herşey yolunda.

    Saat 08:15: Üsle telsiz kontrolu normal.

    Saat 08:30: Türbulans oluştu. Bin metreye kadar inmeye karar verdim, Uçuş koşulları, yumuşak görünüyor.

    Saat 09:10: Çok büyük bir buz alanı. Altta kar yağıyor. Görüntü muhteşem. Kırmızıdan mora kadar tüm renkleri görüyorum. Pusula, olduğu yerde dönüp duruyor. Üsle tekrar ilişki kurduk ve gördüklerimi anlattım.

    Saat 09:10: Her iki pusulam da, yani manyetik ve gyro pusulalar, dengelerini iyice yitirdiler. Titreşip duruyorlar. Güneş pusulasını kullanıyorum. Kontroller yavaş tepki veriyorlar; ama bir buzlanma belirtisi yok.

    (devamı var)

    YanıtlaSil
  48. Saat 09:15: Uzakta dağlar görüyorum.

    Saat 09:49: Dağları gördüğümden bu yana, 29 dakika geçti. Görsel bir yanılgı yok. bunlar birer dağ ve daha hiç görmediğim bir sıradağ halindeler.

    Saat 09:55: Altimetre 8.900 metreyi gösteriyor; güçlü bir türbulans var.

    http://illuminatifs.blogspot.com.tr/2011/10/atlantis-mu-sambala-agarta-ve.html

    Saat 10:00: Hâlâ kuzeye doğru uçuyorum ve altımda küçük bir dağ sırası var. Bunu tanımlıyorum ve soruşturmam gerek; çünkü böyle bir dağ oluşumu haritalarda yok. O da ne? Dağların arasında ve tam ortada, küçük bir nehir akıyor. Aşağıda yeşil bir vadi! Olamaz! Burada garip ve normal olmayan birşeyler var. Buz ve kar olmalıydı; ama ben dağların yamaçlarında yeşil ormanlar görüyorum. Yön bulma araçlarım, hâlâ çılgınca dönüyorlar. Jiroskop, hâlâ öne ve arkaya doğru titreşip duruyor.

    Saat 10:05: Dört bin metreye indim ve alttaki vadinin üzerinde sola doğru sert bir dönüş yaptım. Aşağıda yeşille örülmüş bir alan var. Burada ışık farklı, güneşi göremiyorum. Sola biraz daha döndüm ve aşağıda çok büyük, garip hayvanlar gördüm. File benziyorlar; ama hayır, bunlar birer mamut. İnanılmaz, ama oradalar. 3.000 metredeyim. Dürbünle bakıyorum ve hayvanlar görüyorum. Oradalar. Mamutlara çok benziyorlar. Bunu üsse bildirmemiz gerek.

    Saat 10:30: Yeşil renkli tepelere yaklaşıyorum. Dış ısı, termometrenin gösterdiğine göre 23 derece. Düz olarak uçmaya devam ediyorum. Göstergeler normal; ama ben bir bulmacanın içindeyim. Yine üssü arıyoruz; ama telsiz çalışmıyor.

    Saat 11:30: Eğer normal kelimesini bu ortamda kullanırsam, herşey yolunda. İlerde bir yer var. Sanki, bir kente benziyor. Uçak, çok hafifledi. Bir tüy gibi dalgalanarak uçuyor. Kontrollar, emirlerimi dinlemiyorlar. Tanrım!, Normal tepkiler vermeyen bir araç içinde uçuyorum ve yeterince hızlı değilim; ama ilerde uçan garip bir araç var. Disk şeklinde ve parlak. Bana doğru yaklaşıyor. Üzerindeki işareti görüyorum; bu, bir gamalı haç. Fantastik! Neredeyiz? Ne oluyor? Kontrolları geri almaya çalışıyorum; ama olmuyor. Kontroller isyan ediyorlar.

    Saat 11:35: Telsizden çatırdılar geliyor. İngilizce bir ses; ama derinlerden geliyor. Aksan, İsveç ya da Alman. Şöyle diyor; "Bölgemize hoşgeldiniz amiral. Sizi yedi dakika içinde indireceğiz. Güvenli ellerdesiniz. Rahat olun." Uçağımın motorları durdu. Garip bir gücün kontrolu altında uçmaya devam ediyorum. Şimdi, uçağım kendi çevresinde dönmeye başladı.

    Saat 11:40: Bir diğer telsiz mesajı. İniş olayı, başladı. Uçak, şiddetle titriyor. Aşağıya doğru iniyor. Sanki görünmeyen dev bir asansörün içinde gibiyim. Artık çok rahatım. Hiçbir şey, umurumda değil. Hafif bir sarsıntıyla uçağım yere temas ediyor.

    Saat 11:45: Günceme aceleyle son cümleleri yazıyorum. Uçağıma doğru gelenler var. Hepsi de uzun boylu ve sarı saçlılar. Uzakta, büyük ve parlak binaların bulunduğu bir kent var. Gökkuşaklarına benzer renk dalgaları, nabız gibi atarcasına kentin üzerinde yükseliyor. Ne olduğunu anlamış değilim; ama ortada tehlikeli birşey yok. Hiçbir silah görmüyorum. Kargo kapısını açarken, bir sesin ismimi söylediğini duyuyorum. Herşeye razıyım.(kaydın sonu)

    (devamı var)

    YanıtlaSil
  49. http://illuminatifs.blogspot.com.tr/2011/10/atlantis-mu-sambala-agarta-ve.html

    Kristal Kente Giriyorum...

    Bundan sonra olanları hafızama güvenerek yazdım. Hayal gücümü zorlamam gerekiyor. Bütün bunlar, çılgınca ve olmaması gereken şeyler. Telsizcimle beraber uçaktan çıktık. İçten ve samimi bir karşılama bu. Tekerlekleri olmayan küçük bir platformun üstüne bindik. Şimdi hızla parlayan kente doğru gidiyoruz. Kent, sanki kristalden yapılmış gibi. İçeri girerken, daha önce hiç görmediğim büyüklükte binalar görüyorum. Bu yapılar, Frank Lloyd Wright´ın (dönemin ünlü sürrealist mimarı) çizimlerinin ötesinde. Ya da bir Buck Rogers filminin setindeyim (yine dönemin sinemasında canlandırılan bir bilim kurgu kahramanı). Daha önce hiç tatmadığım sıcak içecekler ikram ediliyor. Çok lezzetliler. On dakika kadar sonra, iki hostes geliyor. Çok güzeller ve kendileriyle beraber gelmemi söylüyorlar. Yapacak birşey yok, gidiyorum; ama telsizcim kalıyor. Kısa bir yürüyüşten sonra asansöre benzer bir yere giriyor, aşağıya doğru inmeye başlıyoruz. Araç, duruyor ve kapı, yukarıya doğru sessizce açılıyor. Uzun bir koridorda ilerliyoruz. Gülkurusu renkte bir ışık, her yerden yayılıyor. Sanki duvarların içinden geliyor. Büyük bir kapının önünde duruyoruz. Kapının üzerinde, okuyamadığım bir yazı var. Kapı, ses çıkarmadan açılıyor, girmem için işaret ediliyor. Hosteslerden bir tanesi; "Korkacak birşey yok amiral, Üstad´ın huzuruna kabul edileceksiniz." diyor.

    Üstad´ın Mesajı

    İçeri giriyorum. Çarpıcı renkler görüyorum. Oda, büyüleyici ve çok etkileyici. Karşımda çok güzel bir insan var. Gördüklerimi anlatamıyorum; bildiğim sözcükler buna yeterli değil. İnsan gibi; ama çok daha ötesinde. Huzur ve mutluluk yayıyor. Düşüncelerim kesiliyor. Melodik ve sıcak bir sesle konuşuyor; "Yerimize hoş geldiniz amiral." O, bir erkek. Yüzünde çok uzun yılların izleri var. Uzun bir masada oturuyor. Sonra kalkıp, bana oturmam için yer gösteriyor; oturuyoruz. Bana bakıp gülümsüyor ve yine o yumuşak ve melodik sesle konuşuyor; "Sizin buraya girmenize izin verdik; çünkü siz, dünyanın yüzeyinde tanınan asil birisiniz." "Dünyanın yüzeyi mi?" diyor ve soluğumu tutuyorum. Gülümsüyor ve, "Evet, şu anda iç dünya´nın Arianni bölgesindesiniz. Sizi görevinizden fazla alıkoymayacağım; güvenle yüzeye geri döneceksiniz. Ama şimdi amiral, sizi neden buraya çağırdığımızı söyleyeceğim. Irkınızın Japonya´da, Hiroshima ve Nagasaki´de patlattığı ilk atom bombalarıyla çok ilgiliyiz. Bu nedenle alarma geçtik ve uçan araçlarımızı yolladık. Biz, bunlara ´flugelrad´ diyoruz. Sizi gözlüyorlar ve ırkınızın yüzeyde ne yaptığını araştırıyorlar. Bütün bunlar geçmişte kaldı amiral; ama biz, devam etmek zorundayız. Irkınızın savaşlarına ve barbarlığına daha önce hiç karışmadık; ama şimdi durum farklı. İnsanlık için uygun olmayan doğal bir gücü, yani atomik enerjiyi öğrendiniz. Özel görevlilerimiz, dünyanızdaki güçlere mesajlar veriyorlar; ama henüz bir tepki vermediler. Şimdi sizi, dünyamızın varlığını gören bir tanık olarak seçtik. Irkınızdan binlerce yıl daha eski olan kültürümüzü, bilimimizi göreceksiniz amiral." sözünü kesiyor ve benimle ne yapacaklarını soruyorum.

    (devamı var)

    YanıtlaSil
  50. http://illuminatifs.blogspot.com.tr/2011/10/atlantis-mu-sambala-agarta-ve.html

    Zamanı Geldiğinde...

    Üstad, delici bakışlarıyla sanki düşüncelerimi okuyor ve bir zaman sonra cevap veriyor; "Irkınız, şu anda dönüşü olmayan noktaya ulaştı. Aranızda, ellerindeki gücü bırakmaktansa dünyayı yok etmeyi göze alacak olanlar var." Başımı sallıyorum ve devam ediyor; "1945´de ve sonrasında ırkınızla ilişki kurmaya çalıştık; ama düşmanca davranıldı. Flugelrad´larımıza ateş açılıp düşürüldüler. Savaş uçaklarınız, kötü amaçlarla, düşmanca davranarak bizimkileri kovaladılar. Şimdi sana şunu söylüyorum oğlum; dünyanızda çok büyük bir kötülük fırtınası oluşmakta. Kara bir öfke ve şiddet, yıllardır hiç eksilmeden, artarak birikiyor. Silahlanmanızın bir anlamı yok; biliminizde güvenli bir yer yok. Kültürünüzde açan her çiçek, öfke ve hiddetle ezilip, yok ediliyor. Tüm insanlar, canlılar, derin bir kaosun içine düştüler. Yaşadığınız son savaş, daha sonra ırkınızın başına geleceklerin sadece bir başlangıcı. Biz, burada her geçen saat, durumu daha açık görüyoruz. Söylediklerimde bir yanlış var mı?" "Hayır, bu eskiden de oldu. Karanlık çağlar geldi; ama beşyüz yıl önce sona erdi." diyorum. Üstad, devam ediyor: "Evet, oğlum. Karanlık çağlar, asıl şimdi ırkınızın üzerine geliyor. Karanlık dünyayı bir örtü gibi örtecek; ama inanıyorum ki, ırkınızdan bazıları yaşamayı başaracaklar. Ama buna daha zaman var. Fazlası söylenmemeli. Çok uzaklarda ırkınızın yıkıntıları arasından yeni bir dünya doğacak. Kayıp, efsanevi hazineleri arayacaklar ve oğlum bizim korumamızda güvenlikte olacaklar. Zamanı geldiğinde biz, ırkınıza ve kültürünüze yardım edeceğiz. Belki savaşın ve çekişmelerin boş yere olduğunu birgün öğreneceksiniz. Ancak bundan sonra ırkınız, tekrar kültürü ve bilimi elde edebilecek.Şimdi oğlum, bu mesajla beraber yüzeye dönebilirsin."

    Ve Dönüş

    Bu sözlerle beraberliğimiz sona ermiş gözüküyor. Bir an için duruyorum. Bu, bir rüya olmalı; ama ben, bu gerçeği biliyordum. İki güzel hostesimin gelip, "Bu yoldan amiral" demeleriyle kendime geldim. Çıkmadan evvel, bir kez daha dönüp Üstad´a bakıyorum. O mitolojik yüzde, yumuşacık gülümseme var: "Elveda oğlum." diyor ve ince uzun elini kaldırarak bir barış hareketi yapıyor. Hızla geri dönüyor ve yukarı çıkıyoruz. Hosteslerimin birisi bana dönüyor ve, "Acele etmeliyiz amiral. Üstad, sizi geciktirmememizi istedi. Mutlaka geri dönmeli ve mesajı vermelisiniz." Birşey demiyorum. Olan herşey, inancın ötesinde. İlk geldiğimiz yere dönüyoruz. Telsizcim, orada. Çok gergin ve yüzünde endişeli bir ifade var. Onu, "Herşey yolunda Howie." diyerek sakinleştiriyorum. Yine uçan platformla uçağımızın yanına götürülüyoruz. Motorlar çalışmıyor. Hemen biniyoruz. Kapı kapandıktan sonra görünmeyen güç, uçağı kaldırıp bir anda 8.000 metreye çıkarıyor. Onların araçlarından iki tanesi, belli bir uzaklıktan bizi izliyor. Çok hızlı gidiyoruz; ama hız göstergesini okuyamıyorum. İleriye doğru gidiyoruz. Telsiz, çalışıyor ve bir ses; "Şimdi sizi terk ediyoruz amiral. Kontrollar serbest. Auf wiedersehen!!!!" diyor. Almanca bir veda. Howie ve ben, flugelrad´ların soluk mavi gökte kaybolmalarını izliyoruz. Uçağım birden sarsılıyor ve aşağıya doğru dalışa geçiyor. Toparlanıyor ve kontrolu alıyoruz. Şimdi uçuş normal. Kimse konuşmuyor. İkimiz de kendi düşüncelerimizle başbaşayız.

    Güncenin Devamı

    Saat 22:00: Yine sonsuz buz ve kar çölündeyiz. Üsse uzaklığımız, yaklaşık 27 dakika. Haberleşiyoruz. Cevap geliyor. Bütün koşullar, normal. Üstekiler, bizden haber aldıkları için çok mutlular.

    Saat 22:00: Üsse yumuşak bir iniş yapıyoruz. Bir görevi bitirdim; ama çok daha büyük bir görev, şimdi beni bekliyor... (kaydın sonu)

    (devamı var)

    YanıtlaSil
  51. http://illuminatifs.blogspot.com.tr/2011/10/atlantis-mu-sambala-agarta-ve.html

    11 Mart 1947´de, Pentagon´da bir toplantıda hazır bulundum. Olanları anlattım, keşfimi açıkladım ve üstad´ın mesajını aktardım. Herşey, gereğince kaydedildi. Başkan´a bilgi aktarıldı; ama geciktirildiğimi veya alıkonduğumu hissediyorum. Yüksek güvenlik örgütü ve bir tıb ekibi ile uzun görüşmeler yaptırdılar. Bir kasıt algılıyorum. Büyük bir sıkıntı içindeyim. ABD ulusal güvenlik koşulları gereğince, sıkı kontrol altındayım. Ve sonunda emri aldım; bildiğim her konuda, kesin olarak sessiz kalmam isteniyor. Bunu insanlık adına yapacakmışım. İnanılmaz; ama ben, bir askerim ve emirlere uymaktan başka yapacak birşeyim yok.

    30 Aralık 1956: Son Sözler

    1947´den bu yana yıllar geçti. Günlüğümü tamamlamam gerekiyor. Kapatırken, kendimden eminim. Bu sırrı, yıllar boyunca inançla sakladım. Bu, benim tüm moral değerlerime ve haklarıma karşıydı. Şimdi sonsuz gecenin geldiğini hissediyorum ve bu sır, benimle beraber ölmemeli. Ama gerçek, eninde sonunda galip gelecek. İnsanlığın tek umudu, bu. Gerçeği görüyorum ve rûhum bir an önce serbest kalmak için çırpınıyor. Askerî canavarlığın kalbi olan endüstri için görevimi yaptım. Şimdi, uzun gece başlıyor; ama bu, bir son olmayacak. Uzun Artrik gecesinde olduğu gibi, gerçeğin parlak güneş ışığı yine gelecek ve karanlıklardan ışık doğacak. Çünkü ben, kutbun ötesinde varolan ülkede, en büyük bilinmeyeni gördüm.


    Kaynaklar bunlar;

    Amiral Richard E. Byrd
    ABD Deniz Kuvvetleri, 24 Aralık 1956

    Kaynaklar:

    History of the Byrd Polar Research Center
    The Papers of Admiral Richard E. Byrd
    Admiral Richard E. Byrd: The Hero
    Richard E. Byrd 1888-1957
    Alone - Richard Evelyn Byrd
    Admiral Richard E. Byrd and the Holow Earth Theor
    Secret Diary of Admiral Byrd?
    Rear Admiral Richard E. Byrd And the Quest for the Inner Passage Part I

    ------

    (Alıntının sonu)

    YanıtlaSil
  52. Dünya Egemenliği

    Yukardaki olay bir pilotun yaşadıklarını anlatıyor. Pilot gördüğü ve yaşadığı şeylerden bahsediyor. Elbetteki gördüğü şeylerin tümü gerçek maddesel şeyler değildi. Ama bu konu ayrıca değerlendirilmelidir. Buradaki asıl konu, insanların ne şekilde ve hangi fikirlerle aldatıldığı konusu. Buradaki verilen mesajların içeriğine bir göz atarsak acaba neler görürüz? Örneğin ilk olarak ırk kavramını, daha doğrusu ÜSTÜN IRK kavramını. Bu üstün ırk kavramı daha önce söylendiği gibi EVRİM KURAMI ile bağlantılıdır. Bu kurama göre bugünkü insanlar daha aşağı ırklardan giderek gelişmiş bir türdür. Peki ya Almanlar? Evet, onlar da, ama bir farkla, onlar üstün bir ırk olan Atlantisli 5. KÖK IRKIN bir ALT TEMSİLCİLERİDİRLER. Diğer insanlar ise Atlantis'ten göç eden 4. KÖK IRK seviyesinde kalmış ırklardır! Demek ki neymiş? Alman ırkı da tıpkı bu 5. KÖK IRK ATLANTİSLİLER gibi ÜSTÜN BİR IRKMIŞ!... Bu yüzden Almanca şöyle denir: "Ich bin stolz Deutcher zu sein." Yani "Alman olduğum için gurur duyuyorum."

    Atlantisliler, YEDİ KÖK IRK diye uydurma bir ırk kavramınının BEŞİNCİ HALKASI olarak sunulmuş. Kim tarafından? Bir MEDYUM tarafından. Bu medyum Helena Petrovna Blavatsky adındaki ALMAN bir kadındır. Demek ki, bir mesaj verilecekse ayrıntılar önemlidir. Şimdi bu kadın Alman kökenli olmasaydı, örneğin Afrikalı bir medyum olsaydı, bu üstün ırk kavramı hoşuna gidecek miydi? Tabi ki hayır. Bu yüzden, mesaj verilen kişinin durumu oldukça önemlidir. Aldatılacak kişinin hoşuna gider tarzda şeyler sunulmalı ki, kişi bu saçmalıkları kolayca kabul etsin! Evet, kendisine bu aldatmacadan bir paye verilirse kişi memnun olacaktır.

    Alıntı:

    http://semih71.com/k986-helena-petrovna-blavatsky-atlantis-mu-kayip-kita-lemuria-agartha.html

    "...
    Helena Petrovna Blavatksy, 31 Temmuz 1831'de Ukrayna'da doğdu. Aristokrat ALMAN ASILLI bir aileden Albay Peter Hahn'in kızıydı. 18 yaşında, kendisinden çok daha yaşlı Erivan Vali yardımcısı Nicephore Blavatsky ile evlendirildi.

    Bu vesile ile Blavatsky soyadını aldı. Ancak evliliği üç ay sürdü ve kocasını terk ederek İstanbul'a kaçtı. Oradan da Mısır’a geçti.

    Blavatsky, bundan sonra yıllar süren bir dünya turuna çıktı, Teksas, Avrupa, Güney Amerika, Afrika ve Hindistan'a gitti.

    Yasak ülke Tibet'e girmek için girişimlerde bulundu. Zamanın meşhur medyumlarından D.D. Home’un yanında asistanlık, hatta medyumluk yaptı.

    Ancak ilerde ruhçu seanslara genelde aldatıcı elemental varlıkların geldiğini, ve bu tür çalışmaların bilinçsiz yapıldığında bir tür nekromansi olduğunu iddia etti."
    -----

    Sözde bu medyuma göre, Almanlar da bu Atlantislilerin bir alt kolunu oluşturuyorlarmış. Bugün var olan diğer uluslar da, yine Atlantis ve Mu'dan kaçıp kurtulan, ancak 4. kök ırktan olan insanlarmış. Bunların çok ayrıntıları var. 1. halka evrimin ilk halkasını oluşturuyor ve ilkel canlıyı tarif ediyor. Derken 2. ve 3. halkalar bu evrimleşme sürecinin giderek gelişen safhalarındaki insanımsı varlığa doğru gelişmeleri anlatıyor. Derken 4. halka da bugün de adları bilinen kadim halklar meydana geliyorlar ve sonra 4. halkanın içinden seçilmişlerden gelen daha da gelişmiş özel bir ırk meydana geliyor. Bunlar ÜSTÜN IRK olan ATLANTİSLİLER oluyorlar ve 5. halkayı oluşturuyorlar. Bu öyküye göre bu üstün ırk, gelişimini en son 7. halka ile tamamlayacaktır. Bu öykü az çok farklı olabilirse de özü bu:

    Alıntı:

    http://insanveevren.wordpress.com/2011/06/18/atlantis-ve-devler/

    "...

    1: İLK KÖK IRK, metafizik düzeyde, yani astral düzeyde varolmuştu.

    2: İKİNCİ KÖK (IRK), fiziksel bedenlere sahip olmamasına rağmen, Grönland’da fiziksel bir yurda sahiptiler.

    3: ÜÇÜNCÜ KÖK IRKI Lemuryalılar, yani Lemurya kıtasında meskun olan insanlar oluşturuyorlardı. Lemurya, bugünkü Hint Okyanusu ile Avustralya arasında bir yerde idi. İlk Lemuryalılar, bir çeşit MAYMUNA BENZEYEN denizanaları idi."
    ----

    YanıtlaSil
  53. Dünya Egemenliği

    Dördüncü kök ırk ise 7 ALT gruba ayrılır. Bunlar arasında şunlar sayılır:

    http://insanveevren.wordpress.com/2011/06/18/atlantis-ve-devler/

    "...

    4: DÖRDÜNCÜ KÖK IRK, 70 milyon yıl önce, sürüngenler çağının sona ermesinden sonra ortaya çıkan Atlantislilerdi. İLK Atlantisli alt ırk olan RMOAHAL’ler 3,66 m. uzunluğunda ve siyah derili devler idiler. Bunların soyundan gelenler Taş devrinin ünlü “Cro Magnon” insanını oluşturdular. İKİNCİ Atlantisli alt ırk, TLUATLİS, kırmızı derili bir halktı. ÜÇÜNCÜ Atlantisli alt ırk ise, üstün insan üstadları tarafından yönetilen TOLTEK’lerdi. DÖRDÜNCÜ alt ırk, Gobi çölünde büyük bir medeniyeti kuran savaşçı Asyalı TURAN’lılardı(Türklerdi). Bunların bazıları Meksika’ya giderek AZTEK, MAYA ve İNKA kültürlerinin oluşmasında önemli bir rol oynadılar. BEŞİNCİ alt ırk SAMİ’lerdi. (Bugünkü Sami’lerle karıştırılmaması gerekir). ALTINCI alt ırk AKATLI’lardı. BASK’lar Akatlı’ların uzak akrabaları idiler. YEDİNCİ alt ırk, bugünkü ÇİNLİ’lerin ve Asya’ya göç eden yüksek bir kültür düzeyine sahip Turanlıların oluşturduğu MOĞOL ırkı idi.

    5: BEŞİNCİ VE SON KÖK (IRK) ARYANLARDI ve bunlar Sami’lerden türemişlerdi (Bugünkü Samiler değil!!). Aryanlar göze çarpan entelektüel güçlere sahiptiler ve “İlahi Öğretmenlerin” rehberliğinde spiritüel bakımdan en gelişmiş olanları Asya’ya göç etmişlerdi. Atlantis’in tedrici batışı sırasında bütün alt ırklardan sağ kalanlar, dünyanın birçok bölgesine göç ederek kültürlerini de birlikte taşıdılar. Ayrıca BUNLARIN İÇLERİNDEN SEÇİLENLER İSE, KUZEYDEN GÖÇEDEREK BEŞİNCİ KÖK IRKI, YANİ ARYANLARI BAŞLATTILAR."
    -----

    Buraya kadar kısaca evrim konusu işlenmiş. İnsanlara yaşamın kökenine dair uyduruk bir öykü sunulmuş. Buradaki kök ırkların toplam sayısı için 7 sembolü kullanılmış. Çünkü 7 sayısı tamlığı mükemmelliği simgeler. Böylece 7 aşamada evrimin ulaşacağı en gelişmiş seviyeye ulaşılacak denilmiş oluyor.

    Amerikalı pilot öyküsünde bu üstün ırkla karşılaşmış oluyor. Yine burada da önemli bir ayrıntıyı görebiliyoruz. Bu öyküyü anlatan bir Alman değil, bir Amerikalı. Eğer bir Alman olsaydı, bu durumda öykünün inandırıcılığı oldukça azalırdı. Bu yüzden seçilen kişi yine özenle seçilmiş biri. Yani Almanlarla savaşmış ve bu yüzden onları yüceltmeyecek bir ulustan seçilmiş. Pilot anlasın diye ingilizce konuşuluyor. Ama pilotun ifadesiyle bu aksanlı bir ingilizce:

    "Telsizden çatırdılar geliyor. İngilizce bir ses; ama derinlerden geliyor. Aksan, İsveç ya da Alman."

    Evet, Amerikalı pilot AGARTALI ÜSTÜN BİR IRKLA karşılaşıyor ve bu ırkın lisanı da DEUTSCH oluyor! Bak şu işe görüyor musun? Yoksa Hitler ve Naziler haklı mıydılar? Ve daha bu bir başlangıç. Öykünün gerisi bu üstün ırkı ve bu üstün medeniyetin geldiği olağanüstü seviyeyi gözler önüne seriyor. Bunları yaşayan pilot büyük bir şaşkınlık içindedir ve dönünce kendisine BU ÜSTÜN IRKIN verdiği mesajı üstlerine iletiyor.

    Peki bunlar gerçekte kimdir? Üstün bir insan ırkı mı? Hayır. Onlar gerçekte birer ruh varlıklardır. Yani İSYAN ETMİŞ MELEKLER. Ama kendilerini gizlemek onların en başta gelen ilkesidir. Yoksa bütün diğer aldatmacaları boşa gidebilir:

    R: Takip edeceğimiz üç tane ilke var. “LUSİFER, İNSANLARI ŞEYTAN’IN VE MELEKLERİNİN OLMADIĞINA İNANDIRMALIYIZ” dedi.
    -----

    1. Petrus 3:19
    Ruhta gidip bunları ZİNDANDA [yargılanmayı bekleyen tutuklular gibi] OLAN RUHLARA da duyurdu. Bir zamanlar, Nuh'un günlerinde gemi yapılırken, Tanrı'nın sabırla beklemesine karşın BU RUHLAR (MELEKLER) söz dinlememişlerdi. O gemide birkaç kişi, daha doğrusu sekiz kişi suyla kurtuldu.
    -----

    "C: Ailemizin kökü antik zamanların dahi ötesine varır. Elinizdeki kayıtlı tarihin en erken zamanları ve daha ilerisinde AİLEMİZİN ÜYELERİ SAHNE ARKASINDAN ÖYLE VEYA BÖYLE YÖNETİYORLARDI. Atlantis'in oluşumu ve yıkımından dahi daha önceye. Evet bu gelişmeler (TUFAN ve ÖNCESİ) tamamen gerçekti. BİZLER YÖNETMEK İÇİN DOĞDUK. Bunu bu yaşam şeklinin bir parçası olarak kabul etmeye çalışın."

    YanıtlaSil
  54. Dünya Egemenliği

    İşte bir taşla iki kuş vurmak diye buna denir. Ama cinler daha da fazlasını yapıyorlar. Onlar bu türden sahte içerikli yalan mesajlarla insanlara bir takım uyduruk ideolojiler aşılamış oluyorlar. Bu uyduruk ideolojileri benimseyen insanlar bunların peşinden gidince, gerçekte tam cinlerin istediği yola girmiş oluyorlar. Arkasından gelsin vahşetler, savaşlar. Evet, MİLLİYETÇİLİK, SAHTE DİNLER ve RUHÇULUK, bu üç etken Şeytan ve cinlerin insanları aldatmakta kullandıkları üç temel unsuru oluştururlar. Bütün savaşların, çatışmaların, kan dökme olaylarının arkasında mutlaka bunlardan biri, ikisi ya da hepsi mutlaka rol oynarlar. Yoksa cinler insanları kollarından tutarak mı bütün bunları yaptırıyorlar? Ya da bütün bunlar yalnızca insanların kendi başlarına yaptıkları eylemler midirler? Evet, yozlaşmış insanların bunda çok büyük payları vardır, çünkü özgür iradeye sahipler ve zamanla aşırı derecede yozlaştılar. Ama insanları bütün bunları yapmaya isteklendirmek için manevi destek sunarak hazırlamak önemlidir. İşte bu manevi desteği bu üç alan sunar. Öyle ki insanlar gerçekte TEK BİR İNSAN IRKI olduklarını kabul ettikleri halde, birbirleriyle savaşmaya devam ederler. Çünkü Şeytan ve cinleri sadisttirler ve kan dökülmesinden zevk alırlar.

    Bu konularda fikir yürütmeye gerek bile yoktur. Tarih en somut kanıtları zaten sunuyor. Yukardaki konuyla bağlantılı olarak düşünüldüğünde ortaya çıkan şudur. Evrim kuramı ve üstün ırk kuramı büyük bir vahşetin yaşanmasını sağlayan çok önemli araçlar olmuşlar. Yani bütün bunların perde arkasındaki fikir babaları, ezoterik düşünce vs diye adlandırılan RUHÇULUK KÖKENLİ FİKİRLERDİR:

    Alıntı:

    "SADIKLAR PLANI olarak sizin ile irtibatta bulunan bir GÖREV GRUBU, yalnızca tebliğ ile görevli degildir, Bir çok bedenli ve bedensizin evrimsel aksiyonlarında en isabetli işi yapabilmeleri için sürekli neşriyatta (YAYINDA), dolayısıyla müesseriyette (ETKİDE) bulunur. BUNLAR ÇOK GENİŞ VE SİZLER İÇİN KAVRANILMASI ÇOK ZOR KADROLAR İÇERİSİNDE CEREYAN EDER."
    -----

    Evet, mutlaka öyledir! İnsanlara "EN İSABETLİ İŞİ (şiddet, nefret, savaşlar, cinayetler, hırs, kontrol, kölelik, soykırım, işkence ... ve daha fazlasını) yapabilmeleri için" mutlaka yayınlar yoluyla telkinler yapılmalıdır. Bu konuyla ilgili diziler, yayınlar çok geniş kadrolar içinde sinsice insanlara sunulmalıdır. Üstelik bunlara dini kavramlar, sözler de eklenmeli ki, insanlar bütün bunları gönül rahatlığıyla Tanrı adına yapsınlar!

    "Bir çok bedenli ve bedensizin evrimsel aksiyonlarında EN İSABETLİ İŞİ yapabilmeleri için (...)"

    "C: Bu oyunu kazanmak için ise mümkün olduğunca çok negatif olmak zorundayız. Şiddet, nefret, savaşlar, cinayetler, hırs, kontrol, kölelik, soykırım, işkence, ahlaki bozulma, uyuşturucular, hepsi ve daha fazlası amacımızı gerçekleştirme yolunda kullandığımız araçlar.
    -----

    Gerçekte bütün insanlar TEK BİR İNSAN IRKIDIR. Tanrı bütün insanları TEK BİR İNSANDAN yaratmayı uygun görmüş. Ve bu yüzden Havva'yı bile ayrıca topraktan yaratmamış ve Havva'nın da Adem'den bir parça olmasını istemiş.

    Elçilerin İşleri 17:25
    Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O'na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, BÜTÜN ULUSLARI TEK İNSANDAN TÜRETTİ ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi.
    -----

    Bugün hangi ulustan insanlar ÖLÜMSÜZ BİR IRKI oluşturuyor? Var mı böyle bir ulus, bir ırk? Yok. Ölüm bütün insanların başına gelen birşey. Bazı toplumların daha uzun yaşıyor görünmesinin tek nedeni, bu toplumlardaki sağlık hizmetlerinin daha iyi olmasıdır. Ama bu bile her zaman iyilik getirmiyor; bazen yalnızca çok yaşlı olanların çilesini artırmaya yarıyor. Bu da ayrı bir konu.

    Romalılar 5:12
    Günah bir insan (Adem) aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ÖLÜM BÜTÜN İNSANLARA yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.
    -----

    YanıtlaSil
  55. Dünya Egemenliği

    GAMALI HAÇ

    Hitler'in yaşadığı dönemde bazı insanlar "Oyuk Dünya" adı verilen bir teoriye inandırılmışlar. Bu teoriye göre Yerküre'nin içi bir futbol topu gibi boşmuş. Buraya kutuplardan ve bazı başka yerlerden girişler var diye inandırılmışlar. "Flugelrad" (Almanca) - Kanatteker diye adlandırılan uçan daireler, sözde bu giriş bölgelerinden çıkıp geliyorlarmış. Atlantisliler, Atlantis yok olmadan önce kaçıp yüzeye yerleşmişler. Daha sonra ise, üstün teknolojileriyle Dünya'nın içine kurdukları yeraltı şehirlerine yerleşmeyi tercih etmişler. Buradaki anlatılanlar Agarta ve Şambala diye bilinen konudur. Naziler milliyetçi yönleriyle ırksal köklerinin nereye dayandığını merak etmişler. Bunun için Asya'ya kadar gitmişler ve oradaki Budist rahiplerden bu konularla ilgili birtakım bilgiler almışlar. Böylece içeriği tamamen ruhçuluk olan, safsatalar ve yalanlarla dolu hurafelere inanmışlar. Herşeyden önce Dünya'nın içinin oyuk olduğu düşüncesi, tamamen bilime aykırı bir safsata iken, onlar buna inanmışlar. Bunda o zamanlar bilimin günümüzdeki kadar gelişmiş olmamasının etkisi de vardır kuşkusuz. Çünkü günümüzde hiç kimse Dünya'nın içinin oyuk olduğunu iddia etmez. Bugün Yerküre'nin merkezinde yaklaşık 4000 derece sıcaklıkta bir çekirdeğin olduğu biliniyor. Ve çekirdeğin üstünde de yine eriyik magmadan oluşan bir manto tabakası var ve zaman zaman yanardağlardan bunlar dışarı püskürüyorlar. Anlaşılan Amerikalı pilot da bu fikri duyunca şaşırmış ama imkansız bulmamış:

    "...
    IRKINIZIN SAVAŞLARINA VE BARBARLIĞINA DAHA ÖNCE HİÇ KARIŞMADIK; ama şimdi durum farklı. İnsanlık için uygun olmayan doğal bir gücü, yani atomik enerjiyi öğrendiniz. Özel görevlilerimiz, dünyanızdaki güçlere mesajlar veriyorlar; ama henüz bir tepki vermediler. Şimdi sizi, dünyamızın varlığını gören bir tanık olarak seçtik. Irkınızdan binlerce yıl daha eski olan kültürümüzü, bilimimizi göreceksiniz amiral."
    ..."

    "IRKINIZIN SAVAŞLARINA VE BARBARLIĞINA DAHA ÖNCE HİÇ KARIŞMADIK ..."

    Gerçekten bunlar insan ırkının savaşlarına hiç karışmamışlar öyle mi?

    "Saat 11:30: Eğer normal kelimesini bu ortamda kullanırsam, herşey yolunda. İlerde bir yer var. Sanki, bir kente benziyor. Uçak, çok hafifledi. Bir tüy gibi dalgalanarak uçuyor. Kontrollar, emirlerimi dinlemiyorlar. Tanrım!, Normal tepkiler vermeyen bir araç içinde uçuyorum ve yeterince hızlı değilim; ama ilerde uçan garip bir araç var. Disk şeklinde ve parlak. Bana doğru yaklaşıyor. ÜZERİNDEKİ İŞARETİ GÖRÜYORUM; BU, BİR GAMALI HAÇ. Fantastik! Neredeyiz? Ne oluyor? Kontrolları geri almaya çalışıyorum; ama olmuyor. Kontroller isyan ediyorlar."

    Çeşitli gamalı haçlar

    NAZİ sözcüğü nereden geliyor? Normalde NASO olması gerekmez mi?

    NAZİ sözcüğü iki sözcüğün kısaltmalarının birleştirilmiş halidir. Yani, National ve Sozialismus sözcükleri. Almancadaki şekli "Nationalsozialismus" olarak bitişiktir. Şimdi bu iki sözcüğün kısaltmaları alınıp yanyana birleştirilirse, aslında şöyle denmesi gerekmez miydi? NA-SO. Peki neden Na-So değil de, Na-Zi denmiş.

    NA-SO:

    NA-tional
    SO-zialismus

    ------

    NA-Zİ

    NA-tional
    so-ZI-lismus

    -----

    Cevap gayet basittir. Çünkü Na-So sözcüğü bir piramiti anlatmaz. Fakat Na-Zi sözcüğü bir piramiti anlatır. Nasıl mı? Şöyle:

    N ve S harflerini üstüste yazarsak, ortaya çıkan şekilde bir piramit göremeyiz. Ama,

    N ve Z harflerini üstüste yazarsak, ortaya çıkan şekle bakınca bir piramit görürüz. Evet, bu bir piramite üstten baktığımızda göreceğimiz şekildir.

    Evet semboller böyle zekice tasarlanmış anlamlar taşırlar. Gamalı Haç ta zaten bir piramitin üstten görünüşünün bir şeklidir. Dörtgen oluşu piramitin tabanıdır. Üzerindeki haç gibi çizgiler de yine piramitin aşağıya doğru uzanan dört çizgisidir. Haçın kolları da yine piramitin tabanının yarısı kesik kenar çizgileridir.

    Yok yok, onlar savaşlara ve vahşetlere karıştılar. Ve toplama kamplarındaki tutuklulara kendi piramit üçgen işaretlerini taktırdılar!

    YanıtlaSil
  56. Dünya Egemenliği

    SATRANÇ - DAMALI ZEMİN

    Şeytan ve cinleri bütün savaşların arka plandaki görünmez kışkırtıcılarıdırlar. Onlar bütün dünyayı kontrolleri altında tutarak insanların savaşmalarını sağlayan asıl güçlerdir. Ve satranç oyunu da bunu anlatır zaten. Bunun yalnızca bir oyun şekli olmadığını, Şeytan'ın dünya düzeniyle ilgili bir anlamının olduğunu satrançla ilgili sayılardan görebiliriz. Önce sayıları ve anlamlarını sıralayalım:

    Bir satrançta tam 64 adet kare vardır. Ve bunlar 2 adet 32 şeklinde karşılıklı dururlar. Bir piramitte Şeytan'ın derecesi 33 ve iki piramitte de 66'dır. Yani düz ve ters piramitte. Bu durumda üstteki yönetici olarak Şeytan'ın dışındaki alan 2 adet 32'den oluşur. Bu durum satranç tahtasında gösterilir. Satranç tahtasının yarısı 32 bölümlüdür ve 1 adet oyuncusuyla 33 olur. Diğer yarısı da aynı sayıyı verir. Öyleyse her iki bölüm alttaki ve üstteki piramiti temsil etmiş olur.

    Dünya - Alttaki piramit: 32 ve 1 Şeytan = 33
    Cinler - Üstteki piramit: 32 ve 1 Şeytan = 33

    Satrançta bir oyun sahası olması için 32 karelik bölümün yarısı kullanılır. Bu şekilde taş sayısı 16 olur. Karşıda da yine başka bir 16 taş daha vardır. Her iki taş, yani düşman grubun toplamı yine 32 sayısını verir. Bu da yine tek bir piramitin Şeytan hariç olmak üzere sayısını vermiş olur. Her taş grubunun birer Şahı, Veziri ve piyonları yani askerleri, atları yani savaş araçları vs. bulunur. Demek ki, her iki grup iki farklı ülkeyi temsil eder. Yukardaki iki oyuncu da birbirlerini yenmek için bunların hareketlerini denetlerler.

    Kitabı Mukaddes Şeytan'ı Dünya'nın Hükümdarı olarak tanıtır. Çünkü kendisine bu izin Tanrı tarafından verilmiştir. Ancak Şeytan bütün işleri tek başına yapmaz. Şeytan'ın üstteki ters piramitle temsil edilen cin teşkilatı belirli bir örgütlenme düzeni içerisinde Şeytan adına iş görürler. Onlar Şeytan'a Vekillik etmiş olurlar, yani Şeytan'ın Vekilleridirler ve Velayet onlardadır.

    Şeytan'ın düzeni iki piramitle temsil edilse de, birçok kere tek bir piramitin kullanıldığını da görürüz. Bu normal bir şekilde duran alttaki piramittir. Bu durumda sayıları şu şekilde yerleştirmek gerekir:

    1 Şeytan, 16 cinlerden oluşan teşkilat, 16 insanlardan oluşan teşkilat. Toplam 33:

    1: Piramitin en üstünde Şeytan
    16: Şeytan'dan sonra altta cinlerden oluşan örgüt
    16: Cinler'den sonra en altta insanlardan oluşan örgüt, yani Canavar 666.

    İki ülke birbiriyle savaşarak çarpıştığında, bu arka plandaki cin yöneticilerin de birbirleriyle savaştığı demek değildir elbette. Onlar, tıpkı satranç tahtasında oyun oynayan iki oyuncu gibi aşağıdaki oyunun seyrini düzenlerler. Yine de, bütün her şeyin bunların istediği gibi şekilleneceğini düşünmemek gerekir. Çünkü Tanrı'nın her kişiye ve ulusa işlerine göre karşılık vermesi, adaleti ve ayrıca amacı vs. sözkonusudur. Bunlar ise epeyce açıklama gerektiren bir konudur. Şurası kesin ki, Tanrı kişiler hakkında nasıl bir yargıda bulunuyorsa, ulusların işlerinde de öyle yargıda bulunur ve yaptıklarına göre tam bir karşılık verir. Çünkü adalet bunu gerektirir.

    Yeremya 32:19
    Tasarıların ne büyük, işlerin ne güçlü! Gözlerin insanların bütün yaptıklarına açıktır. Herkese davranışlarına, yaptıklarının sonucuna göre karşılığını verirsin.

    Yeremya 51:56
    Çünkü Babil'e karşı bir yok edici çıkacak; Yiğitleri tutsak olacak, Yayları paramparça edilecek. Çünkü RAB karşılık veren bir Tanrı'dır, Her şeyin tam karşılığını verir.

    Romalılar 12:19
    Sevgili kardeşler, kimseden öç almayın; bunu Tanrı'nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: "Rab diyor ki, 'Öç benimdir, ben karşılık vereceğim.' "

    YanıtlaSil
  57. Dünya Egemenliği

    Aslında kader yok, yalnızca karşılık ve karşılığın verileceği zaman var. Yani ne ekersen onu biçersin meselesi. Çünkü adil olmak bunu gerektiriyor. Aksi takdirde adalet çarpıtılmış olur. Bu yüzden suçlular adaletten kaçtıklarını sansalar bile, bu aslında böyle olmaz. Bazıları için öldüklerinde hesap TÜMDEN kapanır ve işte bu en ağır olanıdır. Bazıları da haksızlığa uğrayarak öldüklerinde, görünüşte kaybetmiş gibi görünseler de gerçekte birşey kaybetmiş olmazlar. Önemli olan Tanrı'nın gözündeki yeridir.

    Süleyman'ın Özdeyişler 14:32
    Kötü kişi uğradığı felaketle yıkılır, Doğru insanın ölümde bile sığınacak yeri var.

    Nahum 1:3
    RAB tez öfkelenmez ve çok güçlüdür. Suçlunun suçunu asla yanına koymaz. Geçtiği yerde kasırgalar, fırtınalar kopar. O'nun ayaklarının tozudur bulutlar.

    Bir maçta atılan bir golün hesabı çok mu önemlidir? Haksız bir gol 44 yılda zamanaşımına uğramaz mı? Demek ki, Tanrı'nın adaletinde zamanaşımı diye bir adaletsizlik yok. Yalnızca karşılığın verileceği uygun zaman var. Tesadüf başka, karşılık başka bir konudur. Görelim:

    Alıntı:

    http://www.sabah.com.tr/Spor/2010/06/27/almanya_ingiltere_macinda_ayni_kader

    "İngiltere ve Almanya arasında oynanan Dünya Kupası maçında, İngiltere'nin attığı gol, top çizgiyi geçmiş olmasına rağmen sayılmadı. Hakemin kararı İngiltere'nin aleyhine oldu. İşte bugün yaşanan bu olay sabah.com.tr editörlerinin aklına bundan 44 yıl önce İngiltere ve Almanya arasındaki Dünya Kupası maçını getirdi.

    Aynı olay, aynı şekilde tartışmalı bir gol, bundan tam 44 yıl önce de 1966 yılında Dünya Kupası Finali'nde de yaşanmıştı. O yıl, İngiltere ve Almanya finale kalmıştı; normal süresinde 2-2 biten maç uzatmalara gitmişti. Uzatmalarda, İngiltere'den Geoff Hurst'ün attığı top, çizginin dışına düşmesine ve televizyonları başında ve statta maçı izleyen milyonlarca kişinin şahitliğine rağmen, hakemin kararı İngiltere'nin lehine olmuştu. İşte bugün İngiltere'nin sayılmayan bu golü ile Almanya bir anlamda 44 yıl öncesinin intikamını almış oldu."
    -----

    Alıntı:

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindi

    "Hindi Amerika'nin keşfi ile dünyaya yayılmış olmasına rağmen Türkçedeki Hindi kelimesinin Colomb'un Amerika'yı Batı Hint Adaları sanması ile bir ilgisi yoktur. Çünkü yine hindiye benzeyen ve Afrika kıtasına ait olan bir kuş olan Gine tavuğu Türkler tarafından eskiden beri bilinmekteydi ve çeşitli kaynaklara göre Hint tavuğu olarak da bilinen bu kuşa halk arasında Hint illerinden gelen kuş manasında Hindi kuş da denilmekte idi. Keşiften sonra ise halk Gine tavuğuna benzerliği yüzünden hindiyi de aynı isimle çağırmaya başladı.

    İngilizcede ise Turkey olarak anılan hindiye bu ismin verilmesi de buna benzer bir şekilde olmuştur. Keşfin yapıldığı yıllarda Akdeniz ticareti Levantenlerin elinde idi. Yeni kıtadan gelen hindiler de İngiliz halkına "Turkey Merchants" adı ile de bilinen "Levant Company" adlı şirket tarafından ulaştırılıyordu. Hatta bu sebepten Levantenler İngilizce'de "Turkey merchants" (Hindi tüccarları) olarak da anılırdı. Türkler tarafından getirilen bu yeni kuşun adına da halk Turkey bird (Türk kuşu) veya Turkey cock (Türk horozu) ismini vermekte gecikmemiştir. Aslında keşiften önce de yine Osmanlı denizciler tarafından İngiltere'ye getirilen Gine tavuğu da bir süre Turkey bird olarak anıldıysa da daha sonra Linnaeus tarafından başlatılan bu karmaşa çözülmüştür."
    -----

    YanıtlaSil
  58. "HIDDEN HANDS"

    http://www.illuminati-news.com/00363.html

    "...

    ATS: I clearly know and are aware about this game…. But I have a question to you.....

    Do your 3-d families have fractions. Do they not know this, all of them.

    Because they have try to kill me, and it will not work. of course.

    HH: All I can say on this, is that even the Earthly lines of our "extended" Family, only know as much as we tell them. Certain information they may not use wisely, or with proper regard to our Creator, and our One Infinite Creator.

    As has been said before, "the top of the pyramid, is not the top of the pyramid".

    Above the highest Earthline auspices of the Supreme World Council (and another higher aspect that cannot be named), are the "Hidden Hands" (not the real name of course, but what we have sometimes been referred to).

    ATS: Yes, however the things/thoughts/ideas! he is speaking of are already a piece of copyrighted material and have been published in book format with ISBN numbers and all. The books are called the Law of One.
    llresearch.org...

    This/these books deal with the very same ideas as the OP:

    1. Negative and positive polarization
    2. Degrees of density
    3. Even the same exact term: social memory complex!
    4. harvest is used in the same context
    5. Evolution between densities
    6. Logos and sub-logos are used in the same context
    7. The same concept of Wanderers
    8. The concept of Infinity becoming aware of itself
    9. The same idea of vibrations in the same context
    10. The concept of 'us' progressing to the fourth density with the next harvest (2012) and how many of 'us' will have to repeat the third density.

    There are well over 50 examples of the same ideas and contexts between the original author (L/L Research) and Hidden_Hand. L/L Research dates back to the 1981 timeframe, thereby leading me to believe that they are the original author. Again please note that the definition of plagiarism is the unauthorized use or close imitation of the language and thoughts of another author and the representation of them as one's own original work. Therefore, if Hidden_Hands is not with L/L Research he is clearly plagiarising their ideas and thoughts.

    Sources [for numbered examples]:

    www.llresearch.org...

    www.llresearch.org...

    www.llresearch.org...

    www.llresearch.org...

    www.llresearch.org...

    ..."

    YanıtlaSil
  59. http://www.illuminati-news.com/00363.html

    "...

    ATS: Even Lucifer had to step in to help me. That was a surprise as you can understand.

    Does your left hand dont know what the right hand teach. Or is it lack of understanding in certain members in your bloodline.

    HH: Indeed, I understand, occasionally drastic intervention is required. As I said, they do not know everything, somethings are best kept to ourselves. Temptation can prove too great, when certain Powers lay in the hands of those who's Heart is not utterly Pure of intention. Let us just say, that some seem to enjoy the game a little TOO much, from time to time.

    Their actions were more from ignorance, than malicious intent toward you. Please forgive them, as they knew not what they were doing, but thought it the right thing.

    Ok, I've just finished reading the last few pages of questions, I stated now on a few occasions that I have no time left to answer, but I was asked earlier a question that I said I'd finish with, namely that of "if there was a question you had not yet been asked yet, would you consider this it being asked", or words to that effect.

    So there is one other question from the last pages that I will use in that vein.

    This will really have to be it though. I am truly sorry I cannot reply to the many other heartfelt responses that sadly must remain unanswered. We must be leaving for an important task in Rome, and already I have others here with me imploring me "will you please just shut down that flipping computer and get your things together". They are laughing at how 'involved' I have become in this task of mine. My Father is teasing that I should begin at early 6th Density again to balance my compassion. Anyway, I must finish:

    ATS: This has been very informative, and has cleared up much for me. Thanks once again, Hidden_Hand. My take on this is much different even from what it was the last time I posted in this thread. So, hopefully these questions will be a little more relevant...

    1) I am curious as to how the bloodline family structure works. You said there are people who are part of your "extended family" that we may know of. So are these the Rockefeller, Rothschild, Bush, House of Windsor, etc. (typically known in conspiracy circles as the New World Order?). How close is your interaction with your "extended family" and are they as spiritually enlightened as you seem to be? Can you just kind of give us an outline of how the family is structured, how much each level knows in relation to the top, etc.? Because there are a lot of theories and "know-it-alls" out there, and it would be nice to get it straight once and for all. Be as detailed as you feel is appropriate.

    ..."

    YanıtlaSil
  60. http://www.illuminati-news.com/00363.html

    "...

    HH: Ok, and this will have to be a really brief overview, as my time is up.

    Starting at the bottom level, you have what we call "Local Cell Groups" or "Family Clusters". There will be anything from say five to thirty or so of these, depending upon the size of the town or city in question. Each Local area has it's own Council, comprised of Local Leaders representing the Six Disciplines of learning. There is also either a High Priest or High Priestess of The Order, who Serves their local community.

    Above this, you have the Regional Council, with the Leader of each Local Council representing their specific areas. Then the National Council, in the same vein, with the Leaders of the Regional Councils sitting to represent their Regions.

    Then you have the Supreme World Council above them all, with the National Leaders representing their Countries. Above this, is another group I cannot mention, who liaise with the "Hidden Hands".

    Then above this, there are many other levels of Leadership, purely from the Power Lines (the ones that are not of this planet). The Supreme World Council, only know as much as is "Handed" down to them from us.

    In our Power Lines, we have a similar structure, with Local and Regional groups etc, though most of us are living in entirely 'different' types of communities than you would understand. All I shall say is that we are not "surface dwellers".

    ATS: ...also, do people ever try to leave the family? I asked you to comment on the case of one "Svali" in an earlier post. I am still curious if she was one of you or your extended family, or is she just a mis/disinfo agent.

    HH: I am aware of her, yes. I've not looked at her supposed "revelations" personally, though heard enough from others in my Family. Yes, she was a part of the Family, at the lower levels, from the German Lines I believe. As I understand, she did reveal a lot of truth about the lower levels, but she was only Regional Level in the Earth Lines, so not that high. She certainly would not have had anything like the "bigger picture". I understand that she went into detail about some of the training techniques in the lower levels, which to be fair, can be extremely harsh, though as I've said, it's all about reaching the 95% Negativity, and when all is said and done, no matter how much one may have suffered in this life-experience, we can never lose sight of the fact that this is a Game we are all playing here together, and each incarnating Soul has already chosen and agreed in advance the parts they will play in the Game. No one really suffers, except in the Game, and ultimately, they have chosen these experiences before hand, at a Soul level. No one is 'forced' to incarnate into a storyline they do not want to play and learn from.

    ..."

    YanıtlaSil
  61. http://www.illuminati-news.com/00363.html

    "...

    The German House is renowned for being particularly harsh and severe in it's training, so much of what she shares may have happened, though my Family have also said that unless her "trainers" were acting "out of protocol" (abusing their power) much of what she 'revealed' would not have happened, or has been embellished to some degree, for whatever reason. I cannot comment myself, as I've had neither the time or inclination to examine her story. The world of my own Family is very different from that of the lower Earth based bloodlines. Whilst our (my own) training growing up was very strict and disciplined, we were never abused in any way. We grew up with the bigger picture, and didn't need any other motivation.

    The Earth lines are not aware of the entire picture. They themselves are not of our Lucifer Group Soul, and as far as they are aware, they are out to 'rule the world', to Control and Enslave, and create as much Suffering and Negativity as is humanly possible. That's what they 'get out of the deal'. World Domination. You'd have to say with that in mind, they're doing a great job. But one of the things they don't know or understand, is that our (Venusian Power Lines) agenda, is ultimately for the Highest Good of all concerned, in providing you with the Catalyst. If they were aware of this Truth, there is a slight risk that they would not have done their jobs properly, and they would miss out on joining us in our 95% Negative Harvest. They are aware of the Harvest, and the need for them to attain the 95%, to get out of 3rd Density, and that is all the motivation they need to help us achieve our ultimate aims.

    How they go about it, is not really of too great a concern to us, as long as they are getting the job done. Sometimes we have to step in, where something they may do or plan goes against our desires, but such instances are few and far between.

    And with that, I absolutely have to finish my time here with you. If I leave it any longer, I am going to be late for my journey, and I will not be very popular if I make my Family late. It is a strange feeling I have now in my heart, as I write these last few lines. I never could have imagined I would have 'connected' with you all in this way through this discourse. It was never the original intention, just to put out the information required of me. But somewhere along this journey we have taken together, I have come to feel a certain 'bond' with you. Of course, I know that bond is our inherent Unity in our One Infinite Creator, though, to have kind of 'met' and connected personally with so many of you, has left me feeling somewhat saddened that our time has to come to end. But come to an end it must.

    I thank you sincerely for your gracious hospitality, and for allowing us to 'use' your 'space' here, for the furthering of our message. And remember, no matter the ideologies that may separate us in this Game, the message is all that matters, and the message is, that in the Love, and the Light of our Infinite Creator, we are All One. Brother's and Sisters of the Light.

    We wish you all the very best in what remains of your journeys here, and sincerely hope for you that you will use the Catalyst we have offered you, to in some way help you to Graduate with a glorious and Positive Great Harvest.

    Me on the other hand, I'm going to have to go and do some REALLY Negative things now to make up for all this Positivity. Kind of amusing, in an ironic way.

    I look forward to meeting up with so many of you when the Game is over, and enjoying reminiscing about this time, and the parts we have all played in this Great Game.

    We leave you all in the Love, and the Light of our One Infinite Creator.


    Namasté.

    ..."

    YanıtlaSil
  62. http://www.illuminati-news.com/00363.html

    "...
    HH: All I can say on this, is that even the Earthly lines of our "extended" Family, only know as much as we tell them. Certain information they may not use wisely, or with proper regard to our Creator, and our One Infinite Creator.

    As has been said before, "the top of the pyramid, is not the top of the pyramid".

    Above the highest Earthline auspices of the Supreme World Council (and another higher aspect that cannot be named), are the "Hidden Hands" (not the real name of course, but what we have sometimes been referred to).
    ..."

    "...
    ATS: So part of this question could also be, are all of them aware they are part of this bloodline, or are some members oblivious to this connection they have? Are they informed of this at a particular age? For example, how and at what age were you told you belonged?

    HH: Yes. If you are Bloodline (Family), you are born into it, and you are raised this way, from birth. There is no other way. I want to be clear on this Bloodline issue. The ones you know, they are of earthly lineage. Yes, they have their place in the Family, but the Real Power lines, do not originate from this planet.
    ..."

    PİRAMİTİN KATMANLARI

    "Above the highest Earthline auspices of the Supreme World Council (and another higher aspect that cannot be named), are the "Hidden Hands" (not the real name of course, but what we have sometimes been referred to)."

    ------------

    REAL POWER LINES:

    GÜÇ HATLARI - DÜNYA'DAN OLMAYANLAR - RUH VARLIKLAR: "Power Lines (the ones that are not of this planet)." - "... but the Real Power lines, do not originate from this planet."

    1: LUCIFER: "I speak not for myself, but rather, for him who sent me, my own Creator (Lucifer)."

    2: GİZLİ ELLER: "Hidden Hands" - "Then above this [gizli ellere aracılık eden grubun üstünde], there are many other levels of Leadership, purely from the Power Lines (the ones that are not of this planet). [...] In our Power Lines, we have a similar structure, with Local and Regional groups etc, though most of us are living in entirely 'different' types of communities than you would understand. All I shall say is that we are not "surface dwellers".'

    --------------------------------------

    EARTHLY LINEAGE:

    İNSANLAR - DÜNYALILAR: "surface dwellers" - "The ones you know, they are of earthly lineage. Yes, they have their place in the Family, but the Real Power lines, do not originate from this planet."

    3: GİZLİ ELLERE ARACILIK EDEN DAHA YÜKSEKTEKİ GRUP: "(and another higher aspect that cannot be named)" Above this [En üst Dünya Konseyinin üstünde], is another group I cannot mention, who liaise with the "Hidden Hands".

    4: EN ÜST DÜNYA KONSEYİ: "Then you have the Supreme World Council above them all, with the National Leaders representing their Countries."

    5: ULUSAL KONSEY: "Then the National Council, in the same vein, with the Leaders of the Regional Councils sitting to represent their Regions."

    6: BÖLGESEL KONSEY: Above this, you have the Regional Council, with the Leader of each Local Council representing their specific areas.

    7: YEREL HÜCRE GRUPLAR ya da AİLE KÜMELERİ: "Local Cell Groups" or "Family Clusters"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Luka 4:5-7:

      Sonra İblis İsa'yı yükseklere çıkararak bir anda O'na DÜNYANIN BÜTÜN ÜLKELERİNİ gösterdi. O'na, “BÜTÜN BUNLARIN YÖNETİMİNİ ve ZENGİNLİĞİNİ SANA VERECEĞİM” dedi. “BUNLAR B-A-N-A -- T-E-S-L-İ-M -- E-D-İ-L-D-İ, BEN DE DİLEDİĞİM KİŞİYE VERİRİM. B-A-N-A -- T-A-P-A-R-S-A-N, HEPSİ SENİN OLACAK.”

      İsa ona şu karşılığı verdi: “ ‘Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.”
      -----------------

      Yuhanna 12:31

      "Bu dünya şimdi yargılanıyor. B-U -- D-Ü-N-Y-A-N-I-N -- H-Ü-K-Ü-M-D-A-R-I şimdi dışarı atılacak.
      ----------------

      1. Yuhanna 5:19

      Biliyoruz ki, biz Tanrı'danız, BÜTÜN DÜNYA İSE KÖTÜ OLANIN DENETİMİNDEDİR.
      -----------------------

      Efesoslular 6:12:

      Çünkü mücadelemiz etten kemikten insanlarla değil, GÖKTEKİ KÖTÜ RUHLARDAN OLUŞAN KUVVETLERLE, YÖNETİMLERLE, OTORİTELERLE, B-U -- K-A-R-A-N-L-I-Ğ-I-N -- D-Ü-N-Y-A -- H-Ü-K-Ü-M-D-A-R-L-A-R-I-Y-L-A-D-I-R.
      ----------------

      Vahiy 20:

      1 Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde DİPSİZ DERİNLİKLERİN anahtarı ve büyük bir zincir vardı. 2 Melek ejderhayı –İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı– yakalayıp bin yıl için bağladı. 3 Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu DİPSİZ DERİNLİKLERE ATTI, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor.
      ------------------

      Yeşaya 24:
      Ey dünyada yaşayanlar,
      Önünüzde dehşet, çukur ve tuzak var.
      Dehşet haberinden kaçan çukura düşecek,
      Çukurdan çıkan tuzağa yakalanacak.
      Göklerin kapakları açılacak,
      Dünyanın temelleri sarsılacak.
      Yeryüzü büsbütün çatlayıp yarılacak,
      Sarsıldıkça sarsılacak.
      Dünya sarhoş gibi yalpalayacak,
      Bir kulübe gibi sallanacak,
      İsyanlarının ağırlığı altında çökecek
      Ve bir daha kalkamayacak.
      O GÜN RAB YUKARIDA, GÖKTEKİ GÜÇLERİ (Şeytan ve Cinleri)
      Ve aşağıda, yeryüzündeki kralları CEZALANDIRACAK.
      ZİNDANA TIKILAN TUTSAKLAR GİBİ
      CEZAEVİNE KAPATILACAK (Bin yıl hapis kalacaklar)
      VE UZUN SÜRE SONRA CEZALANDIRILACAKLAR. (Bin yılın sonunda yok edilecekler)

      Evet sonuçta bir GEÇİŞ var, ARMAGEDON'da bir geçiş olacak. İnsanlar da iki farklı yere geçiş yapmış olacaklar.

      BİRÇOKLARI YERYÜZÜNÜ ÖLEREK TERKEDECEKLER,

      BAZILARI İSE SAĞ BIRAKILARAK YERYÜZÜNDE KALACAKLAR:


      Vahiy 21:3-4 Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: “İşte, Tanrı'nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O'nun halkı olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında bulunacak. Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. ÇÜNKÜ ÖNCEKİ DÜZEN ORTADAN KALKTI.”

      TUFAN: Tufan'dan ÖNCEKİ DÜZEN Tufan'da ortadan kalktı.

      Nimrod'la başka bir YENİ DÜNYA DÜZENİ - NOVUS ORDO SECLORUM - CANAVAR 666 kuruldu. Babil Kulesi ve piramitlerle temsil edildi.

      ARMAGEDDON: Armageddon ile YENİ DÜNYA DÜZENİ - NOVUS ORDO SECLORUM ortadan kalkacak.

      37. Mezmur 37:7-11;34-38:

      Davut'un mezmuru

      RAB'bin önünde sakin dur, sabırla bekle;
      Kızıp üzülme işi yolunda olanlara,
      Kötü amaçlarına kavuşanlara.
      Kızmaktan kaçın, bırak öfkeyi,
      Üzülme, yalnız kötülüğe sürükler bu seni.
      ÇÜNKÜ KÖTÜLERİN KÖKÜ KAZINACAK,
      Ama RAB'be umut bağlayanlar YERYÜZÜNÜ miras alacak.
      Yakında kötünün sonu gelecek,
      Yerini arasan da bulunmayacak.
      Ama alçakgönüllüler YERYÜZÜNÜ miras alacak,
      Derin bir huzurun zevkini tadacak.

      Kötülükten kaç, iyilik yap;
      Sonsuz yaşama kavuşursun.
      Çünkü RAB doğruyu sever,
      Sadık kullarını terk etmez.
      Onlar sonsuza dek korunacak,
      KÖTÜLERİNSE KÖKÜ KAZINACAK.
      DOĞRULAR YERYÜZÜNÜ MİRAS ALACAK,
      ORADA SONSUZA DEK YAŞAYACAK.

      RAB'be umut bağla, O'nun yolunu tut,
      YERYÜZÜNÜ miras almak üzere seni yükseltecektir.
      Kötülerin kökünün kazındığını göreceksin.
      Kötü ve acımasız adamı gördüm,
      İlk dikildiği toprakta yeşeren ağaç gibi
      Dal budak salıyordu;
      Geçip gitti, yok oldu,
      Aradım, bulunmaz oldu.
      Yetkin adamı gözle, doğru adama bak,
      Çünkü yarınlar barışseverindir.
      Ama başkaldıranların hepsi yok olacak,
      Kötülerin kökü kazınacak.

      Sil
  63. Arkadaşlar bakın ben İzmir'de oturuyorum ve sokaklarda gezinirken şunu gördüm. http://i1.ytimg.com/vi/IT3hyncbxq4/maxresdefault.jpg İşte fotoğrafa bakın. Çocukların bilinçaltına da birşeyler yüklüyorlar. Eğer simge göremediysenizsağ ortaya bakın. Ve admin bununla ilgili konu açmanı senden istiyorum.

    YanıtlaSil
  64. 4: KENDİLERİNİ, UZAK GEZEGENLERDEN İNSANLARA YARDIM ETMEYE GELEN VARLIKLAR OLARAK TANITACAKLAR.

    R: Bunlar İYİ VE KÖTÜ ARASINDAKİ DAVA (Armageddon'da) KAPANMADAN ÖNCE, dünyanın (insanların) çoğunluğunu elde etmeye sağlayacak olan büyük plandır. Özgün bir şekilde yapılacak. Bu büyük plan. İnsanlar bu fikirleri yutacak. Çünkü ruhlar, ifritler, kendilerini uzak gezegenlerden ve galaksilerden gelen ve onları, dikkat edilip, ciddi bir önlem alınmazsa dünyanın yok olacağına karşı uyarmaya gelen varlıklar olarak tanıtacaklar. (UFO - ATLANTİS - AGARTA)

    Bu Agartalılar kim? Kılıktan kılığa giren cinler. Almanlara kendilerini onların ırkındanmış gibi (Aryan) göstermişlerdi. Burada da birilerine yine, kendilerini onlardanmış gibi gösteriyorlar. Hani bunlar Aryan ırkındandılar? Peki bunlar burada neyin nesi oluyorlar? Taktik gereği, kendilerini karşıdakiyle aynı düşüncedeymiş gibi mi göstermişler? Başka nasıl olur? Neyin nesi, kim bunlar?

    http://ilmarsivi.blogspot.com.tr/2010/11/agarta-celseleri-celse-68-16101994.html

    AGARTA CELSELERİ - Celse 68 (16.10.1994)

    SEMİYUM: İyi geceler dilerim. Suallerinize geçebilirsiniz.

    SORU: İnsanlık Altınçağ'a geçerken Agartalıların buna karşı ilgileri ve görevleri nelerdir, o konuda konuşmak istiyorum.

    SEMİYUM: Buyrunuz.

    SORU: Efendim, aslında Altınçağ'a geçiş, Yüce Kitabımız Kuran' da yer alıyor ve bu bizim daha önce işlediğimiz, birlikte üzerinde çalıştığımız ayetin, 27/82. ayetin (ki, toplam 19' dur) devamındaki ayetlerde var. Bu bizi ziyadesiyle memnun etti. Hatırlarsanız 82. ayette; "O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dabbe (sudan yaratılmış canlı) çıkarırız. O, onlara insanların ayetlerimize içtenlikle inanmadıklarını söyler" diyordu. Şimdi, Agartalılar yeryüzüne çıkıyorlar ve Kuran' da bu ayette bahsedilen, sembolik olarak bahsedilen ilişki içine giriyorlar. Fakat 83. ayette: "O gün her ümmet içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir cemaat toplarız. Onlar, bütün inkarcılar hep biraraya getirilip tutuklanarak ilahi huzura sevk edilirler." Yani Altınçağ' da, iki binli yıllar arifesinde, "ne kadar inanmayan, yeryüzü sahnesinin terketmesi gereken her ümmetten insan ve cemaat varsa, toplanıp ilahi huzura alırız" diyorlar. Bu dünyayı bıraktırıyorlar. 84. ve 85. ayette de," geldikleri zaman Allah der, ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yaptınız? Zulmetmeleri yüzünden o söz başlarına gelmiştir. Artık konuşmazlar." Kanalların Altınçağ dediği, Mutluluk Çağı dediği olaya iki bin yılı civarında ve iki bin yılından sonra safha safha geçecek toplu göçüşlere, yeryüzünün artık inanmayanlardan arındırılacağı bir çağa geçişe Kuran bu şekilde yer vermiş. Bu öncellikle böyle yorumluyorum. Sonra sizinle bağlantısına geçeceğim, ne dersiniz efendim?

    SEMİYUM: Yorumlarınız tamamen doğrudur. Biz daha önceki bir celsemizde "Kuran'da herşeyin var olduğunu" söylemiştik. Bu ayetin, okuduğunuz bu ayetlerin birinci dereceden anlamında gerçekten yeni bir çağa geçişten bahsedilmektedir. Ve bu geçişin nasıl olacağı o şekilde belirtilmektedir. Bu ayetleri bu şekilde yorumladığınıza son derece sevinmiş bulunmaktayız. Çünkü birinci dereceden anlamı bunu işaret etmektedir.

    YanıtlaSil
  65. Evet, Agartalı Semiyum burada kendini tanıtıyor: Meğerse bunlar "dabbeymişler ve insanlara gerekeni söyleyecekler"miş!

    http://ilmarsivi.blogspot.com.tr/2010/11/agarta-celseleri-celse-68-16101994.html

    SORU: Tabii bu ayetlerin başında Agartalılardan bahseden ayetimiz var; "O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dabbe çıkartacağız ve onlar insanlara gerekeni söyleyecekler" diyor. Ve 83. ayette "O gün ümmet içinde ayetlerimizi yalanlayanlardan bir cemaat toplarız." diyor. Şimdi, bu iki ayet birbirine bağlantılı. Bu toplama işinde Agartalıların rölü, yeri nedir? Yani kısaca Altınçağ'a geçiş olayında Kuran'da var olan bu olayda Agartalılar olarak sizin vazifeli olduğunuz ortaya çıkıyor. Bu konuyu biraz açar mısınız?

    SEMİYUM: Düşündüğünüzün çok ötesinde biz zaten bu olayın içinde yer almış bulunuyoruz. Uzunca bir zamandan beri Agartalılar olarak her türlü imkanlarımız ile bu geçişin en hayırlı biçimde gerçekleşmesi için hizmet sunmaktayız. Öncelikle bunun bilinmesi gereklidir. Bizlerin son aşamada yeryüzündeki bütün insanların bilgisi dahilinde ortaya çıkacak olmamız vazifemizin görünür hale gelmesi anlamını taşımaktadır. Zaten yaptığımız bu çalışma, dikkat ederseniz bu son devreye denk gelmektedir. Neden biz insanlığa kendimizi bu devirde açıklamak ihtiyacını duyduk? Bunların tamamı birbiriyle bağlantılıdır. İnsanlığın Agartalıları bu şekilde tanıyacak olması en hayırlı yol olarak tespit edilmiştir. İnsanlık bu şekilde kendilerine yaptığımız yardımların idraki içine tam olarak girecektir. Bizler kendimizi daha önceki celselerimizde belirttiğimiz gibi dünya insanına gösterdikten sonra, onların Yüce Kuran'da az önce ayetlerde okuduğunuz gibi kötü niyetli olanlarının, yeryüzünden ayrılması gerekenlerinin toplanıp yukarı aleme intikal işine karışmayacağız. Açıkçası biz yeryüzündeki bu geçişe fiziki manada yardımcı olmayacağız. Yani insan öldürmeyeceğiz. Bu bizim görevimiz değildir. Bize düşen görev değildir. Ama onların ilahi aleme intikalinde her türlü yardımcı görevleri yapıyoruz. Aslında o olay şu anda bile cereyan etmektedir. Ama ciddi ölçüde, herkesin ciddi ölçüde farkına varacağı toplu geçişler henüz başlamamıştır.

    SORU: Şimdi, o zaman göçenlere, geçenlere her yönüyle yardımcı olacakken, kalanlara ne şekilde yardımcı olacaksınız efendim? Ondan bahsedebilir miyiz, burada kalanlarla ilişkiniz nasıl olacak?

    SEMİYUM: Aslında o ilişki şu anda bile başlamış durumdadır. Bir kişiyle de, birkaç kişiyle de olsa başlamış durumdadır. Ve bu ilişki, artık siz insanların yeryüzü sahnesinden çekilinceye kadar devam edecek uzun bir ilişkinin başlangıcıdır. O yönüyle konuya bakarsanız biz yeryüzünde bu çağ değişikliğinden sonra kalacak insanlarla çok yönlü olarak ilişkiye geçeceğiz. Adeta onlara "abilik" yapacağız.

    YanıtlaSil
  66. http://ilmarsivi.blogspot.com.tr/2010/11/agarta-celseleri-celse-68-16101994.html

    SORU: Ama geçiş sırasında kalan insanlarla ilişkiler nasıl olacak efendim?

    SEMİYUM: Bu konu o kadar önemli değildir. Geçiş sırasında zaten herkes kendi derdine düşmüş olacaktır. İnsanlık bu aşamada zaten maddi manevi problemlerini devam ettiriyor durumda olacağı için, bizimle son derece şuurlu ve yapıcı ilişki içinde olmaları beklenmemelidir. İstisnalar hariç olarak konuşuyorum.

    SORU: Efendim, Yüce Kuran' da, "O gün her ümmet içinden ayetlerimizi yalanlayanlardan bir cemaat toplarız" deniyor. Biz kendi kaynaklarımızdan biliyoruz ki, 8 milyarın üzerinde nüfus var. Bu şekilde göçtükten sonra kalanlar olacaktır. Onlardan Kuran dolaylı olarak bahsediyor. "Kötüleri tutuklayıp götüreceğimize göre iyiler kalacaktır." diyor.Önce şunu soralım, efendim bu toplama nasıl olacak? Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?

    SEMİYUM: Aslında bu bizim Agartalılar olarak görevimiz değildir. Bunu az önce söylemiştik. Bu sorunun cevabı yine ruhsal çalışmaların içindedir. İsterseniz konuya bu yönüyle bakalım. Bu soru bizim kitabımızın konusu değildir.

    SORU: Şimdi o zaman şöyle bir kavram çıkıyor ortaya. Daha önce yüz yirmi milyon insan kalacağından söz etmiştik. Siz bu sayıyı onaylamıştınız. Bu, şu anda ne dereceye kadar net olabilir efendim? Çünkü insanlığın durumu değişiyor. Bu bilgiyi de biliyoruz. Ne söyleyebilirsiniz?

    SEMİYUM: "Yüz yirmi milyon insan" sözü genel bir ifadedir. Bütün çaba insan sayısının arttırılmasına yöneltilmiştir. Hem bizim, hem ilahi alemin bu yönde çok ciddi çalışmaları olmuştur. Olmaya devam etmektedir. "Yüz yirmi milyon insan" sözünü genel olarak ana hatlarıyla kabul edebiliriz. Ama inşallah o sayıyı daha yukarıya çıkartma imkanı olur. Yüz yirmi değil de yüz elli olur. Ama görünen o ki, daha yüksek rakkamlara çıkmak için insanlığın çok ciddi atılımlar içinde olması gerekecektir.

    SORU: Tabi, bu geleceğe yönelik bir bilgi, bir hareket olduğu için daha fazlasını söyleyemiyorsunuz. Aslında kesin sayıyı siz bütün bu aglılamalarınız neticesinde zannedersem biliyorsunuz efendim.

    SEMİYUM: Öyledir ama çok yerde okuduğunuz gibi, bu konularda baştan son söylenemez. Zaten yukarıda söylediğimiz gibi bu bizim çalışmamızın, kitabımızın konusu değildir.

    SORU: Efendim, tabi sıkıntı olacak. Bu toplama işinde kuruyla yaş birbirinden nasıl ayrılacak. Bir felaket gelecek, bir bomba atılacak, (misal olarak veriyorum) savaşlar olacak. Bir aileden bir fert ölecek, ötekinden bir fert kurtulacak. Veya denizler kabaracak, dev dalgalar bir ülkeyi istila edecek. Onun içindir ki, insanlar nasıl kurtulacak? Bunlar hep cevap bekleyen, benim zihnimde cevap bekleyen sorular. Yani şöyle tahayyül ediyorum, ben son anda ne bileyim kurtarılması gereken, sözgelimi Agartalıların gemilerine çekilip alınabilir, ışınlamayla bir başka yere alınabilir diye tahayyülatımda bir imaj var. Bu imaja karşı yaklaşımınız nedir?

    SEMİYUM: Hayır, düşündüğünüz gibi değildir. Düşündüğünüz manada mucizeye benzeyen hadiseler söz konusu olmayacaktır. Ama yeryüzünde kalması gereken, kısaca genel olarak "iyi" dediğimiz insanların bu şekilde mucizeyle korunmasına ihtiyaç olmayacaktır. Bunu ilahi alem görevlileri, herşeyden önce Azrail dediğiniz güç rahatlıkla ayarlayabilecektir. Bu konuda hiçbir endişeniz olmasın. Azrail yeryüzündeki insanın canını almak istememişse onu hiçbir güç öldüremez. Kişi kendini öldüremez. Sözgelimi kişi o tür düşünce içinde olamaz. Çünkü Azrail o düşüncesini bile engeller. O iş ilahi alemin, Tanrı'nın vazifeli kıldığı Azrail'in, diğer meleklerin koordineli çalışmasının ürünüdür. Bu tür mucizelere, gemilerimize çekmelere gerek kalmayacaktır. Yani Yüce Allah iyi ile kötüyü birbirinden çok rahatlıkla ayırt edebilecektir.

    YanıtlaSil
  67. http://ilmarsivi.blogspot.com.tr/2010/11/agarta-celseleri-celse-68-16101994.html

    SORU: Bir tarih, toplu göçüşlerde son nokta, son bir tarih mi yoksa muallaklık mı var?

    SEMİYUM: Muallaklık bazı seviyeler açısından vardır. Çok yukarı seviyeler açısından öyle bir hadise söz konusu değildir. Nihayet biz Agartalılar, kendi imkanlarımız ile pek çok tarih öngörebiliriz. Ama müsaade ederseniz size bir tarih vermeyelim. Pek çok kaynakta geçtiği gibi iki bin yılından sonra safha safha Altınçağ'a geçilecektir. Ve safha safha bu geçişler olacaktır.

    SORU: Yine akla şu geliyor efendim. Yani bu geçişte ve geçiş öncesinde sizin Agartalılar olarak insanlığa yaptığınız yardımlar, hizmetler gizli olarak yürütülüyor.

    SEMİYUM: Genel olarak öyledir. Ama yeryüzündeki pek çok insan toplu geçişler öncesi sizin yayınladığınız bu kitaplar vasıtası ile Agartalıları tanımış olacaktır. Aslında tanımaya başlamışlardır bile. Doğal olarak az önce sözünü ettiğiniz Yüce Kuran'da bahsedilen ayetler hükmünü icra ettikten sonra safha safha insanlığın Agartalılarla olan ilişkileri artacaktır.

    SORU: O zaman Kuran'da az önce sözünü ettiğimiz ayetlerde bahsedilen Agartalıların etkisi şu anda yapılan yardımları ağırlıklı olarak içeriyor efendim.

    SEMİYUM: Öyle söylenebilirse de olayın bizi ilgilendiren yönü; bu vesile ile Agartalıların kendilerini insanlığa gösterip örneklemesi suretiyle insanlığın idrakındaki, fikirlerindeki, görüşlerindeki büyük değişikliklerin ortaya çıkacak olmasıdır. Ayetlerde bu mana da mevcuttur. Şu anda insanlık kendisini dünyanın tek sahibi sanmaktadır. Bizi gördüğü zaman bırakın dünyanın sahibi olmayı, dünyanın çok kısa süreli bir konuğu olduğunu idrak edecektir. Bizim onlara söyleyeceğimiz Yüce Kuran'daki sembolik halde geçen sözler aslında bunlardır. İnsanlık bizi görüp tanıdıkça söylenecek söz ile kasdedilen idrak uyanışı devamlı olacaktır. Biz insanlara "siz Kuran'ın ayetlerine inanmıyordunuz" gibi söz ile bir şey söylemeyeceğiz. Onlar bizi gördükçe kendileri alması gereken ibreti, dersi böylece alacaklardır. Kısaca biz kendimizi onlara örnek olarak sunacağız. Böylece ayetin hükmü yerine getirilecektir.

    SORU: Peki efendim, Altınçağ'a geçiş ile birlikte Agartalıların ortaya çıkışı ve insanlığa kendini göstermesi arasındaki bağlantıyı Kuran' da peşpeşe yazılı olduğu için önemli gördük. Ama neden böyle? Onu tekrar sorabilir miyiz?

    SEMİYUM: Nedeni zaten sorduğunuz sorunun içindedir. Bu köhne, cahil devir işini bitirip yerini bilgiye bırakmaktadır. Bu bilginin içinde Agarta'yı da düşünebilirsiniz. Doğaldır ki, Kuran, Yüce Kitabımız, Yüce Kitabınız bu iki bilginin bir arada olmasını öngörmüştür. Bizlerin, sizlerin bu vesile ile yaptığımız bu iş, Kuran'ın çok ezelden hazırlanmış bu ayetlerinin hükmüne uymaktan başka bir şey değildir. Şuradaki kutsallığı, ilahiyatı, herşeyin ne kadar ince hesaplar üzerine inşa edildiğini sanırım idrak ediyorsunuzdur. Bu yönüyle celsemiz son derece isabetli ve hayırlı olmuştur. Ne sizlerin bizi tanımanız, ne insanlığın yeni bir çağa geçişi hesapsız olmamaktadır ve bu hesap Yüce Kuran'da ta ezelden belirtilmiştir. Bizler insanlık olarak ister dünya insanlığı, isterse Agartalı insanlar olalım, alemlere rahmet olarak en güzel surette yaratılmış olsak bile yine de Allah'ın yüce ilmi karşısında bir zerreden öteye hiçbir anlam ve değer taşımıyoruz. Tabi buradan bizim değersiz, anlamsız olduğumuz neticesine asla varmamanız gerekir. İnsanlık değerli ve anlamlıdır ama bütün değerli ve anlamlı olan yaratılmış herşeyin Allah'a ve onun ilmine karşı kıyası bir zerreden öteye gitmez. Bunu ayrıca belirtmekte yarar vardır.

    SORU: İsabetli sözlerinize katılmamak elde değil efendim. Benim bu akşam başka sözüm yoktur. Size iyi geceler dilerim.

    SEMİYUM: Biz de size iyi geceler dileriz.

    Kaynak: Agarta 2, Yazar: Ö. S. Ayçiçek
    ------------------------

    YanıtlaSil
  68. FARKLI CELSELER, FARKLI KİŞİLER, AMA AYNI KONULAR: YENİ ÇAĞA GEÇİŞ, HASAT...!

    ----------------
    http://sevgilimoronlar.blogspot.com/2012/03/illuminati-ile-ilgili-spirituel-soru-ve.html

    "Küçük devirler bir hasat verimi sağlarlar ve ardında gezegende hayat normal bir şekilde devam eder. Büyük devir, Büyük bir Hasat verimi sağlar ve böylelikle 3. Yoğunluktaki ŞU ANKİ HAYATA SON VERİR. BUNA KOZMİK BİR JET YIKAMASI GİBİ BAKIN. Bu sayede gezegen dinlenir ve kendini yeniler.

    Bu hayat-devri bittiğinde "Herşey gidecek ve herşey yenilenecek"

    KOLLEKTİF OLARAK İNSANLIK ŞU AN UZUN SÜREDİR ŞİFRELENMİŞ OLAN BENLİĞİNE DOĞRU OLGUNLAŞIYOR VE GELİŞİYOR. Yani, yeni bir doğum işlemi gerçekleşiyor ve bunda anne ve ona bağlı olan bebek ilişkisi yok. KENDİ KADERİNİ BELİRLEYEN BİR DOĞUM OLACAK.

    Yani 21.12.2012 de ışıklar sönüp herşey bir anda değişmeyecek, buna rağmen, KENDİNİZ ŞU AN BU DEĞİŞİM SÜRECİNİN İÇERİSİNDESİNİZ, BİR ÇAĞDAN DİĞERİNE GEÇİYORSUNUZ. DEĞİŞİMLER YOLDA VE HIZLA DORUKTAKİ TARİHE DOĞRU DEVAM EDİYORLAR."
    ----------------------

    http://ilmarsivi.blogspot.com.tr/2010/11/agarta-celseleri-celse-68-16101994.html

    "SEMİYUM: Düşündüğünüzün çok ötesinde BİZ ZATEN BU OLAYIN İÇİNDE YER ALMIŞ BULUNUYORUZ.
    UZUNCA BİR ZAMANDAN BERİ Agartalılar olarak her türlü imkanlarımız ile BU GEÇİŞİN en hayırlı biçimde gerçekleşmesi için HİZMET sunmaktayız. Öncelikle bunun bilinmesi gereklidir. Bizlerin son aşamada yeryüzündeki bütün insanların bilgisi dahilinde ortaya çıkacak olmamız vazifemizin görünür hale gelmesi anlamını taşımaktadır. Zaten yaptığımız bu çalışma, dikkat ederseniz BU SON DEVREYE denk gelmektedir. Neden biz insanlığa kendimizi bu devirde açıklamak ihtiyacını duyduk? Bunların tamamı birbiriyle bağlantılıdır. İnsanlığın Agartalıları bu şekilde tanıyacak olması en hayırlı yol olarak tespit edilmiştir. İNSANLIK bu şekilde KENDİLERİNE YAPTIĞIMIZ YARDIMLARIN İDRAKİ İÇİNE TAM OLARAK GİRECEKTİR. Bizler kendimizi daha önceki celselerimizde belirttiğimiz gibi dünya insanına gösterdikten sonra, onların Yüce Kuran'da az önce ayetlerde okuduğunuz gibi kötü niyetli olanlarının, yeryüzünden ayrılması gerekenlerinin toplanıp yukarı aleme intikal işine karışmayacağız. Açıkçası BİZ yeryüzündeki bu geçişe fiziki manada yardımcı olmayacağız. YANİ İNSAN ÖLDÜRMEYECEĞİZ. BU BİZİM GÖREVİMİZ DEĞİLDİR. BİZE DÜŞEN GÖREV DEĞİLDİR. AMA ONLARIN İLAHİ ALEME (yok oluşa) İNTİKALİNDE HER TÜRLÜ YARDIMCI GÖREVLERİ YAPIYORUZ. Aslında o olay ŞU ANDA BİLE cereyan etmektedir. Ama ciddi ölçüde, herkesin ciddi ölçüde farkına varacağı TOPLU GEÇİŞLER (HASAT) henüz başlamamıştır."
    ---------------------

    http://sevgilimoronlar.blogspot.com/2012/03/illuminati-ile-ilgili-spirituel-soru-ve.html

    "Şunu izah etmeme izin verin:

    Bir varlık (Grup ruh kompleksi) 6. yoğunluğa (boyut) eriştiğinde karşılaştırabileceğiniz arada geçen zaman, 8. yani nihai sonsuz BİR ile buluşma yoğunluğundan kısa bir sekme ile zıplayarak tekrar herşeyin kaynağı olan sonsuz zekaya geri çözünmektir.

    Soy ailelerimiz, ruh grubu olarak 7. yoğunluğa evrim geçirerek ulaşmak üzereydik, fakat bu aşamada, HASAT GELMEDEN EVVEL, ilerlemeye devam etmek ya da geriye dönüp alt yoğunluktaki yönlerini bulmak için bizleri ÖZGÜR İRADELERİ İLE çağıranlara IŞIĞIMIZI VE BİLGİMİZİ VEREREK YARDIM EDİP onların da EVRİM GEÇİRMESİNİ (yozlaşmasını) SAĞLAMAK gibi bir tercih yapma hakkına sahibiz. Şimdi, bu zamanda, kararımızı vermiş olarak BURADA KALIP GALAKTİK KARDEŞLERİMİZE BIR LİK ADINA YARDIM EDİYORUZ."
    ---------------------

    "(...) İNSAN ÖLDÜRMEYECEĞİZ. (...) AMA ONLARIN İLAHİ ALEME İNTİKALİNDE HER TÜRLÜ YARDIMCI GÖREVLERİ YAPIYORUZ."

    "İNSANLIK BU ŞEKİLDE KENDİLERİNE YAPTIĞIMIZ YARDIMLARIN İDRAKİ İÇİNE TAM OLARAK GİRECEKTİR."

    "İnsanlık HASAT VAKTİ GELDİĞİNDE, o zamana kadar KENDİLERİNİ YOZLAŞTIRMAK İÇİN YAPTIĞIMIZ YARDIMLARIN, kendileri için ÖLÜM ve SONSUZ YOK OLUŞ ANLAMINA GELDİĞİNİ çok iyi anlayacaklar."

    YanıtlaSil
  69. bunu felan almazlar :D

    YanıtlaSil
  70. TR'de sanat ve sosyete camiasının yarısından fazlası bunlardan bihaber olarak alet olmaktalar. Sadece heşeyi tamamen duygusal düşünmelerinden ötürü.

    YanıtlaSil
  71. İnsanların beynini bulandıracak seviyeye getiren bu aşağıdaki yazilari kesinlikle okumayın helak olursunuz Allah korusun !!!

    YanıtlaSil
  72. ILLUMİNATI'NIN BÜYÜK SİPARİŞTESİNDEN BİRLEŞTİRİLMİŞ HEDEFE VE DÜNYADA HEDEF, bu, İlluminati'nin kardeşliğine katılmak için kayıp hayallerinizi kurtarabileceğiniz ve ayrıca zenginlik ve mutluluğun ışığını görebileceğiniz açık bir fırsattır. Kan fedakarlığı olmadan. Ayrıca, yeni üyelere kardeşliğe katıldıkları ve yatırımları ile seçtikleri ve konumlandıkları bir evin yanı sıra, bu yaşamlarında ünlü olmaları için bir fırsat olarak kabul edilmeleri için 650.000 USD tutarında bir ücret ödüyoruz.

    İLLUMİNATİYE KATILAN YENİ ÜYELERE VERİLEN FAYDALAR.
    1. 650.000 ABD Doları tutarında bir nakit ödül.
    2. 150.000 USD değerinde yeni bir Şık Dream CAR
    3. Seçtiğiniz ülkede bir rüya evi satın aldım.
    Dünyadaki en iyi 5 kişiden oluşan bir aylık randevu.
    Liderler ve dünyadaki en önemli 5 ünlü. Eğer ilgileniyorsanız, lütfen önceki e-posta adresiyle iletişim kurun = greatilluminate99@gmail.com



    NOT; dünyanın her yerinden katılabileceğiniz bu Illuminati kardeşliği Hindistan, Türkiye, Afrika, ABD, Malezya,
    Dubai, Kuveyt, Birleşik Krallık, Avusturya, Almanya, Avrupa. Asya, Avustralya, vb.


    Selamlar TEMPLE ILLUMINATI AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ

    YanıtlaSil
  73. Merhaba izleyiciler, Illuminati kardeşliğinin bir ajanı olan Koit Tarmo'nun yardımıyla yoksulluktan nasıl kaçtığımı sizlerle paylaşmak için buradayım. Kocamla birlikte günde 3 kare yemek yiyebileceğimiz iyi 8 yıldır acı çekiyordum. Illuminati Kardeşliği'nin bir ajanı olan Vietnam'dan Koit Tarmo'ya hakem oluncaya kadar kocamın neredeyse asıldığına dair çok sıkıntı yaşadık. Onunla temasa geçtim ve inisiyasyonum için gerekli tüm düzenlemeleri yaptı ve inisiyasyon sürecim tamamlandıktan sonra, bir araba, ev için üyelik parası aldım ve ayrıca bir petrol ve gazla 200.000,00 dolar değerinde bir sözleşme imzaladım. Plains, New York, ABD'de şirket. Illuminati Brotherhood üyesi olmak istiyorsanız +12563872052 adresindeki WhatsApp veya (illuminate0302@gmail.com) aracılığıyla Koit Tarmo ile şimdi iletişime geçin.

    YanıtlaSil
  74. Groeten van de grote orde van verlichting aan de verenigde staat en aan de hele wereld, dit is een open gelegenheid om deel te nemen aan de gemeenschap van de Verlichten waar je je verloren dromen kunt herwinnen, en ook waar je het licht van rijkdom en rijkdom kunt zien . . geluk. zonder enig bloedoffer. En we betalen ook de som van $ 550.000 om alle nieuwe leden te krijgen als ze lid worden van de broederschap en ook een huis naar keuze en locatie met investeringen, samen met deze kans in het leven om ze beroemd te maken.

    VOORDELEN GEGEVEN AAN NIEUWE LEDEN DIE DE ILLUMINATI BROEDERSCHAP WORDEN TOEGESTAAN.
    1. $ 350.000 contante beloning.
    2. Een nieuwe Sleek Dream CAR ter waarde van USD $ 150.000 USD
    3. Een droomhuis gekocht in het land van uw keuze.
    Een maand overleg met de 5 beste ter wereld.
    De leiders en de 5 belangrijkste beroemdheden ter wereld. Als je geïnteresseerd bent, neem dan contact op met het volgende e-mailadres = greatestilluminati4@gmail.com of onze wahtsapp +14705435889

    Je moet ouder zijn dan 20 jaar voordat je lid kunt worden van de Illuminati-broederschap.

    groetjes thadeus lam

    YanıtlaSil
  75. illuminati'ye katılım ücretsizdir ve katılım ücreti yoktur.
    Zengin, güçlü ve ünlü olmak ve hayatınızı sonsuza dek değiştirmek için Illuminati'ye katılın. Kuruluşumuz tarihte ilk kez bu gezegendeki milyarlarca vatandaş arasından İlluminati üyeliği için adaylar arıyor. Tüm insanlar, her yerde, başvurmaya davet edilir. Yani ilgileniyor musun? evet ise bize johnsondamien0147666@gmail.com adresinden ulaşın whatsapp +1(832)721-6709

    YanıtlaSil
  76. ILLUMINATI CLUB CHURCH TEMPLE, AİLE'YE KATILMANIN IŞIK FAYDALARININ ÇOCUKLARI | SOCIETY KARDEŞLİK 1. 1.000.000 Dolarlık Nakit Ödül 2. 30.000 Dolarlık Yeni Şık Rüya Arabası Kendi seçtiğiniz ülkede satın alınan bir Rüya Evi 4. Hayalinizdeki turistik yere bir Aylık tatil (tamamen ücretli). 5. Bir yıllık Golf Üyelik paketi 6. Dünyadaki tüm Havalimanlarında VIP muamelesi 7. Toplam Yaşam Tarzı değişikliği 8. Bohemian Grove'a erişim 9. Üye olarak her ay banka hesabınıza 27.000 $ aylık ödeme 10. Bir Aylık rezervasyon Dünyanın En İyi 5 Dünya Lideri ve En İyi 5 Ünlü ile Randevu. Lord Felix Morgan ile iletişime geçin, o WhatsApp +1 (202) 443-3754 aracılığıyla güvenilir bir Büyük Üstattır ve kalbinizin arzularını yerine getirin

    YanıtlaSil
  77. Nasıl İlluminati üyesi olduğumla ilgili tanıklığım. Büyük İlluminati'ye katılmak isteyen insanlara, büyük bir İlluminati üyesinin bana nasıl yardımcı olduğunu anlatmak istiyorum. Adı Lord Morgan. Hayatımı ölüm aşamasından geri almama yardım ediyor. Yaklaşık 5 yıl 6 ay sonra taburcu edildi. İlluminati'nin birçok üyesi tarafından ihanete uğradıktan sonra. Yıllar boyunca umutsuz ve maddi olarak yerdeydim. Ama bir gün internette gezinirken Büyük İlluminati Üyesi Lord Morgan'ın yazısına rastladım ve Büyük İlluminati'nin bir üyesi olsaydın ünlü, zengin ve hayatta başarılı olabilirsin dedim. Hemen iletişime geçtim ve ona her şeyi anlattım ve o beni tavsiye etti ve yardım etti ve beni başlatmak için kullanılan üyelik kayıt formunun parasını ödedim ve İlluminati'nin büyük yeni dünya düzenine inisiye oldum. Ondan sonra bana tüm yönergeleri verdiler ve başladıktan sonra tüm yeni üyelerin toplam 1.000.000 $ nakit ile ödüllendirileceğini söylediler. Lord Morgan'ın yardımıyla. Tam bir Illuminati üyesi olarak inisiye oldum. Daha önce dolandırıcılarla başarısız olduysanız veya katılmanıza yardımcı olacak birini arıyorsanız, tavsiyem Lord Morgan'ı denemeniz. Gelecekteki hayatınızda istediğiniz şey olmak için en iyi şansınız. WhatsApp +2348056051569 ile ona ulaşın

    YanıtlaSil
  78. BU DÜNYAYA RESMİ IŞIKLI BİR DUYURUDUR
    NOT: HİÇBİR İNSAN AÇIKLAMASI DAHİL DEĞİLDİR
    Tapınak temsilcisiyle WhatsApp aracılığıyla iletişime geçebilirsiniz: +1(708)942-7262

    İş adamı, politikacı, müzisyen, öğrenci misiniz? Zengin, ünlü, hayatta güçlü olacak, bugün İlluminati kardeşlik kültürüne katılacak ve anında zenginleşeceksiniz. Haftada 1 milyon dolar ve bedava bir ev. Bu dünyada nerede yaşamayı seçerseniz seçin ve hatta maaş olarak ayda 50.000.000 $ alıyorsunuz...

    Illuminati üyesi olan yeni üyeler için avantajlar.
    Seçtiğiniz herhangi bir ülkede bir ev.
    2. 1.500.000 USD değerinde yeni bir rüya arabası.
    Dünyanın en iyi zengin adamlarıyla tanışma fırsatı.

    Ortaklarımızla iletişime geçebilmek için en az 25 yaşında olmalısınız Gmail: illuminatiwordorder1995@gmail.com Whatsapp: +1(708)942-7262

    YanıtlaSil
  79. BU ILLUMINATI'DEN DÜNYAYA RESMİ BİR MESAJDIR
    NOT: HİÇBİR İNSAN KADROSU DAHİL DEĞİLDİR
    Tapınak temsilcisiyle WhatsApp aracılığıyla iletişime geçebilirsiniz: (+905526952390)

    İş adamı mısınız, kadın mısınız, politikacı mısınız, müzisyen misiniz, öğrenci misiniz? Zengin olmak, ünlü olmak, hayatta güçlü olmak, bugün İlluminati kardeşliği kültüne katılmak ve anında zengin bir miktar almak istiyorum. Haftada 1 milyon dolar ve bedava bir ev. Bu dünyada nerede yaşamayı seçerseniz seçin ve ayrıca maaş olarak ayda 90.000.000 $ alıyorsunuz ...

    Illuminati üyesi olan yeni üyeler için avantajlar.
    1. Seçtiğiniz herhangi bir ülkede bir ev.
    2. 60.000.000 USD değerinde yeni bir rüya arabası.
    3. Dünyanın en zengin adamlarıyla tanışma fırsatı.

    Ortaklarımızla iletişime geçmeden önce 20 yaşında veya daha büyük olmalısınız
    E-posta: greatilluminati2022@gmail.com
    Whatsapp: (+905526952390)

    YanıtlaSil
  80. BUGÜN BÜYÜK KARDEŞLİK ILLUMINATI'YE KATILARAK ARZU HAYATINIZI YAŞAYIN.
    E-posta: greatilluminati2022@gmail.com
    Whatsapp: (+905526952390)

    İş adamı mı kadın mı, politikacı, müzisyen, öğrenci misin, zengin, ünlü, hayatta güçlü olmak istiyorsun, İlluminati'ye katıl
    kardeşlik bugün ibadet ve Anında zengin toplamı olsun. Haftada 1 milyon dolar ve bedava ev. Bu dünyanın neresinde yaşamayı seçerseniz seçin ve ayrıca maaş olarak ayda 500.000 ABD doları alıyorsunuz...

    ILLUMINATI'YE KATILAN YENİ ÜYELERE SAĞLANAN AVANTAJLAR.
    1. 100.000 ABD Doları tutarında nakit ödül
    2. 500.000 USD değerinde yeni bir Sleek Dream ARABA
    3. İstediğiniz ülkede satın aldığınız rüya gibi bir ev

    Tapınağımız ABD, BAE ve Afrika'da bulunmaktadır.
    Temsilcimizle iletişime geçmek için 18 yaşında veya daha büyük olmalısınız
    E-posta: greatilluminati2022@gmail.com
    Whatsapp: (+905526952390)

    YanıtlaSil
  81. Nasıl İlluminati üyesi olduğumla ilgili tanıklığım. Büyük İlluminati’ye katılmak isteyen insanlara, büyük bir İlluminati üyesinin bana nasıl yardımcı olduğunu anlatmak istiyorum. Adı Lord Morgan. Hayatımı ölüm aşamasından geri almama yardım ediyor. Yaklaşık 5 yıl 6 ay sonra taburcu edildi. İlluminati’nin birçok üyesi tarafından ihanete uğradıktan sonra. Yıllar boyunca umutsuz ve maddi olarak yerdeydim. Ama bir gün internette gezinirken Büyük İlluminati Üyesi Lord Morgan’ın yazısına rastladım ve Büyük İlluminati’nin bir üyesi olsaydın ünlü, zengin ve hayatta başarılı olabilirsin dedim. Hemen iletişime geçtim ve ona her şeyi anlattım ve beni tavsiye etti ve yardım etti ve beni başlatmak için kullanılan üyelik kayıt formunun parasını ödedim ve İlluminati’nin büyük yeni dünya düzenine inisiye oldum. Ondan sonra bana tüm yönergeleri verdiler ve göreve başladıktan sonra tüm yeni üyelerin toplam 1.000.000 $ nakit ile ödüllendirileceğini söylediler. Lord Morgan’ın yardımıyla. Tam bir Illuminati üyesi olarak inisiye oldum. Daha önce dolandırıcılarla başarısız olduysanız veya katılmanıza yardımcı olacak birini arıyorsanız, tavsiyem Lord Morgan’ı denemeniz. Gelecekteki yaşamınızda istediğiniz şey olmak için en iyi şansınız. WhatsApp +2348056051569 ile ona ulaşın

    YanıtlaSil
  82. dünyaya resmi İlluminati Kardeşliği mesajı. Zengin, ünlü, güçlü olmak için bir iş adamı veya kadın, sanatçı, politikacı, papaz, öğrenci, müzisyen iseniz ve kendinizi hangi durumda bulursanız bulun, bugün İlluminati kardeşlik tarikatına katılın ve üye olur olmaz zengin olun. dünyanın herhangi bir yerinde yaşamayı seçtiğiniz büyük miktarda para ve bedava ev ve hatta bir iş kurmak için 10 milyon dolar kazanın.

    ILLUMINATI'YE KATILAN YENİ ÜYELER İÇİN FAYDALAR.

    1. 100.000.000 $ nakit ödül

    2. 500.000,00 $ değerinde şık yeni bir rüya arabası

    3. İstediğiniz ülkede satın aldığınız hayalinizdeki ev

    4. Dünyanın tüm havalimanlarında VIP hizmeti.


    İlgileniyorsanız, şimdi temsilciyle iletişime geçin veya onu WhatsApp'tan arayın. +1 (757) 354-3107
    + Öğrenci iseniz ortaklarımızla iletişime geçmek için en az 25 yaşında olmalısınızE-posta: litisociatyorder2013@gmail.com

    YanıtlaSil
  83. ILLUMINATI KARDEŞLİK BENİ NE KADAR ZENGİN VE ÜNLÜ YAPAR, BİLMENİZİ İSTİYORUM İNSAN ÖLDÜRME VEYA BAŞLANGIÇ OLMADIĞINI BİLMENİZİ İSTİYORUM

    ÜCRET. Ben illuminati kardeşliğinin bir üyesiyim, yaptıkları için Lord Lucifer'e teşekkür etmek istiyorum.

    benim için hayatımı değiştirdi, hayatıma neşe ve mutluluk getirdi, bugün iyi bir hayat yaşıyorum çünkü

    illuminati kardeşliği, hayatım boyunca illuminati kardeşliğine katılmaya çalıştım, birçok dolandırıldım

    kez ama yine de pes etmiyorum çünkü hayatta vazgeçtiğinde hayat sende de vazgeçer, eğer sen vazgeçmişsen

    çok kez dolandırıldım sana tavsiyem pes etme çünkü illuminati kardeşliği gerçek ben katıldım

    gerçek illuminati sadece 300 usd ödüyor, illuminati'ye katılmak için, hepinizin bugün bilmesini istiyorum,

    katılın, hepinize tavsiyem, kararınızı vermeniz ve inisiyasyon sürecim başladığında illuminati kardeşliğine katılmanızdır.

    Yeni bir hayata başlamak için bana verilen yardım tutarı 1.000.000$'ı tamamladım, bu yüzden

    illuminati kardeşliğini selamlamadan duramazsın, eğer herhangi bir problemin varsa veya hayatta destek alıyorsan, benim

    sana tavsiyem illuminati kardeşliğine katıl ki hayattaki tüm sorunların çözülsün,

    illuminati kardeşliği E-POSTA ADRESİNDEN BİZE ULAŞABİLİRSİNİZ Alexandar0017@gmail.com

    YanıtlaSil
  84. Hello World, Illuminati Brotherhood'a ücretsiz katılın ve Illuminati'ye katılmak için gereken para yoktur !!!!!!!!!! Hayallerini sağlayan ve hayatta büyük olanlara selamlar, hayatta bir başarı yolunu arıyorsunuz, katılmak ve aydınlatıcı kardeşliğin büyük bir üyesi olmasını istiyorsanız, tüm yaşam tarzınızı değiştirmek için Freemasons Fratanity Hayattaki başarının anahtarı arıyorsunuz, bugün Illuminati'ye katılın ve yaşamdaki yaşamdaki hikayelerinizi değiştirin; Kim olduğun önemli değil, hayatta olduğun servetin ne kadar zengin olduğunuzu, bugün kararınıza evet deyin ve hayallerinize ulaşın, ne yaptığınız veya hayatta olmanız önemli değil; Bir doktor-- bir futbolcu olabilir-- bir sanatçı - bir seçim için bir politikacı, bir seçim için yarışmaya çalışan bir politikacı - bir papaz daha fazla mucizeyi arar - bir avukat ya da bir iş adamı / kadın, bugün hayallerinize katılacak bugün katılın Hayatta bugün bir adım hareket ettirin ve insanların dünyanın iyiliği hakkında konuşmasına izin verin, katılmak sizi dünyanın en popüler insanları arasındadır, hayat, yoksullukta yaşamak için çok kısa ve acının hayallerinize ve yeni İlgileniyorsanız, "+1 (832) -721-6709'daki GrandMaster veya e-posta ile ilgileniyorsanız, ilginizi çekiyorsanız, üyeler milyonlarca dolar miktarı ile ödüllendirilecektir.

    YanıtlaSil
  85. Merhaba Kardeşler,
    İlluminati Teşkilatından Açık Davet..
    Güçlü illuminati kardeşlik topluluğuna katılmak için bir şans mı arıyorsunuz, burada illuminati kardeşliğine katılma şansınız Zengin, Güçlü, Ünlü, Zengin, korunan ve saygı duyulan illuminati, sevginin paylaşıldığı ve yeniyi kurmayı planladığı bir kardeşliktir. dünya düzeni Grandmaster ile WhatsApp'tan iletişime geçin: +19374003819 ? Veya Illuminate0302@gmail.com
    İlginizi Gönderin!!!

    YanıtlaSil
  86. ADIM KATE VE LONDRA'LIYIM.

    ILLUMINATI KARDEŞLİĞİNİN BENİ ZENGİN VE ÜNLÜ YAPTIĞINI PAYLAŞMAK İÇİN BURADAYIM.
    Sonunda illuminati kardeşliğine üye oldum, TÜRKİYE'den büyük bir adama teşekkür etmek istiyorum.
    Benim için çok şey yaptı, hayatımı değiştirdi, hayatıma neşe ve mutluluk getirdi, bugün iyi bir hayat yaşıyorum illuminati kardeşliği sayesinde, hayatım boyunca illuminati kardeşliğine katılmaya çalışıyorum ama Birkaç kez dolandırıldım ama yine de pes etmedim çünkü sen hayatta pes edersen hayat da sende pes eder. Eğer bu kadar defa dolandırıldıysan sana tavsiyem pes etme çünkü illuminati kardeşliği gerçek, ben bu adamın yardımıyla gerçek illuminati kardeşliğine katıldım. Bugün hepinizin bilmesini isterim ki illuminati'ye katılmak için para ödemezsiniz, hepinize tavsiyem kararınızı vermeniz ve size söylenen her şeye uymanızdır. Başlangıç ​​sürecim tamamlandığında, yeni bir hayata başlamak için bana verilen yardım tutarı 1.000.000 dolardır. Bana da bir araba ve bir ev verildi. Bu nedenle, herhangi bir sorununuz varsa veya yaşamda illuminati kardeşliğine nasıl katılacağınız konusunda desteğe ihtiyacınız varsa, illuminati kardeşliğini selamlamadan duramam. Kendisine whatsapp üzerinden kolayca ulaşabilirsiniz. O gerçekten gerçekten hoş bir adam. Bunu okuyan herkes için kutsanmış ve mutlu kalın!!

    E-POSTA:doc83709@gmail.com

    WHATSAPP: (+905441070095)

    YanıtlaSil
  87. Üyeliğimle ilgili gerçekler, nasıl bir Illuminati üyesi olduğum. Büyük İlluminati'ye katılmak isteyen insanlara, büyük bir İlluminati üyesinin bana nasıl yardımcı olduğunu anlatmak istiyorum. Adı Lord Morgan. Hayatımı ölüm aşamasından geri almama yardım ediyor. Yaklaşık 5 yıl 6 ay sonra taburcu edildi. İlluminati'nin birçok üyesi tarafından ihanete uğradıktan sonra. Yıllar boyunca umutsuz ve maddi olarak yerdeydim. Ama bir gün internette gezinirken Büyük İlluminati Üyesi Lord Morgan'ın yazısına rastladım ve Büyük İlluminati'nin bir üyesi olsaydın ünlü, zengin ve hayatta başarılı olabilirsin dedim. Hemen iletişime geçtim ve ona her şeyi anlattım ve beni tavsiye etti ve beni başlatmak için kullanılan üyelik kayıt formu için bana yardım etti ve İlluminati'nin büyük yeni dünya düzenine inisiye oldum. Ondan sonra bana tüm yönergeleri verdiler ve göreve başladıktan sonra tüm yeni üyelerin toplam 1.000.000 $ nakit ile ödüllendirileceğini söylediler. Ve bana daha önce ihanet edenlerin hepsi illuminati tarafından tutuklandı ve kaybettiğimi düşündüğüm param bana iade edildi. Lord Morgan'ın yardımıyla. Tam bir Illuminati üyesi olarak inisiye oldum. Daha önce dolandırıcılarla başarısız olduysanız veya katılmanıza yardımcı olacak birini arıyorsanız, tavsiyem Lord Morgan'ı denemeniz. Gelecekteki yaşamınızda istediğiniz şey olmak için en iyi şansınız. Onunla e-posta yoluyla iletişime geçin: feliamorganilluminati@gmail.com  veya WhatsApp +2348056051569.

    YanıtlaSil
  88. dünyaya resmi İlluminati mesajı. Zengin, ünlü, güçlü olmak için bir iş adamı veya kadın, sanatçı, politikacı, papaz, öğrenci, müzisyen iseniz ve kendinizi hangi durumda bulursanız bulun, bugün İlluminati kardeşlik tarikatına katılın ve üye olur olmaz zengin olun. dünyanın herhangi bir yerinde yaşamayı seçtiğiniz büyük miktarda para ve bedava ev ve hatta bir iş kurmak için 10 milyon dolar kazanın.

    ILLUMINATI'YE KATILAN YENİ ÜYELER İÇİN FAYDALAR.

    1. 100.000.000 $ nakit ödül

    2. 500.000,00 $ değerinde şık yeni bir rüya arabası

    3. İstediğiniz ülkede satın aldığınız hayalinizdeki ev

    4. Dünyanın tüm havalimanlarında VIP hizmeti.


    İlgileniyorsanız, şimdi temsilciyle iletişime geçin veya onu WhatsApp'tan arayın. +1 (757) 354-3107
    + Öğrenci iseniz ortaklarımızla iletişime geçmek için en az 25 yaşında olmalısınızE-posta: litisociatyorder2013@gmail.com

    YanıtlaSil
  89. BENİM ADIM KATE VE BEN İNGİLTERE'DENİM.

    ILLUMINATI KARDEŞLİĞİNİN BENİ ZENGİN VE ÜNLÜ YAPTIĞINI PAYLAŞMAK İÇİN BURADAYIM.

    Sonunda illuminati kardeşliğine üye oldum, TÜRKİYE'den büyük bir adama teşekkür etmek istiyorum.
    Benim için çok şey yaptı, hayatımı değiştirdi, hayatıma neşe ve mutluluk getirdi, bugün iyi bir hayat yaşıyorum illuminati kardeşliği sayesinde, hayatım boyunca illuminati kardeşliğine katılmaya çalışıyorum ama Birkaç kez dolandırıldım ama yine de pes etmedim çünkü sen hayatta pes edersen hayat da sende pes eder. Eğer bu kadar defa dolandırıldıysan sana tavsiyem pes etme çünkü illuminati kardeşliği gerçek, ben bu adamın yardımıyla gerçek illuminati kardeşliğine katıldım. Bugün hepinizin bilmesini isterim ki illuminati'ye katılmak için para ödemezsiniz, hepinize tavsiyem kararınızı vermeniz ve size söylenen her şeye uymanızdır. Başlangıç ​​sürecim tamamlandığında, yeni bir hayata başlamak için bana verilen yardım tutarı 1.000.000 dolardır. Bana da bir araba ve bir ev verildi. Bu nedenle, herhangi bir sorununuz varsa veya yaşamda illuminati kardeşliğine nasıl katılacağınız konusunda desteğe ihtiyacınız varsa, illuminati kardeşliğini selamlamadan duramam. Kendisine whatsapp üzerinden kolayca ulaşabilirsiniz. O gerçekten gerçekten hoş bir adam. Bunu okuyan herkes için kutsanmış ve mutlu kalın!!

    E-POSTA:doc83709@gmail.com

    WHATSAPP: (+905441070095)

    YanıtlaSil
  90. Selamlar illuminati'ye katılmak ücretsizdir ve herhangi bir başlangıç ​​ücreti yoktur ve üye olarak kaydolduğunuzda hemen faydalanacaksınız ve bana yardımcı olan Bay Benson ile tanışmadan önce birçok kez denedim ve onun o olduğunu bilmenizi istiyorum. şu anki en iyi ve iyi kardeşim. Zengin, güçlü ve ünlü olmak ve hayatınızı sonsuza dek değiştirmek için Illuminati'ye katılın. Kuruluşumuz tarihte ilk kez bu gezegendeki milyarlarca vatandaş arasından İlluminati üyeliği için adaylar arıyor. Tüm insanlar, her yerde, başvurmaya davet edilir. Yani ilgileniyor musun? evet ise whatsapp +1(832)721-6709 bize ulaşın.

    YanıtlaSil
  91. İlluminati Kardeşliğinin dünya için resmi masajı. İş adamı ya da kadın, sanatçı, politikacı, papaz, öğrenci, toktor, müzisyen olmak için zengin, ünlü, güçlü ve içinde bulunduğun her durumda, İlluminati'nin senden para ya da insan kurbanı istemediğini unutma. , bugün İlluminati kardeşlik kültüne katılın ve anında zengin olun. Üye olun, dünyanın herhangi bir yerinde yaşamak istediğiniz yerde bir sürü bedava para ve bir ev alın ve ayrıca bir iş kurmak için 10 milyon dolar kazanın.

    ILLUMINATI'YE KATILAN YENİ ÜYELER İÇİN FAYDALAR.

    1. 100,000,000$ Nakit Ödül

    2. 500.000,00 $ değerinde şık yeni rüya arabası

    3. Seçtiğiniz bir ülkede satın aldığınız rüya gibi bir ev

    4. Dünyadaki tüm havalimanlarında VIP muamelesi


    İlgileniyorsanız, temsilciyi şimdi arayın veya onunla WhatsApp üzerinden iletişime geçin. +1 (781) 361-9631
    + Ortaklarımızla iletişime geçmek için en az 25 yaşında olmalısınız. Öğrenciyseniz, litisociatyorder2013@gmail.com adresine bir e-posta gönderin,

    YanıtlaSil
  92. Dünya çapında Illuminati Merkezi'nden selamlar.

    E -posta adresi = Illuminatieureurgrandmaster@gmail.com veya Wahtsapp +34602182632

    Amerika Birleşik Devletleri ve tüm dünyaya büyük aydınlanma düzenine hoş geldiniz, bu, kayıp hayallerinizi yeniden ele geçirebileceğiniz ve ayrıca zenginliği görebileceğiniz aydınlanmış insanların topluluğuna katılmak için açık bir fırsattır. ve herhangi bir kan kurbanı olmadan mutluluk. Ayrıca, kardeşliğe katıldıklarında tüm yeni üyeleri almak için 550.000 dolar ödüyoruz, ayrıca seçtiğiniz bir eve ve yatırımla ve hayattaki bu şansın ünlü olma şansı.

    Aydınlatmaya devam eden yeni üyelere verilen faydalar.
    1. 550.000 dolarlık nakit ödül.
    2. 150.000 USD USD değerinde yeni bir şık rüya araba
    3. Seçtiğiniz ülkede bir rüya evi satın aldı.
    Dünyanın En İyi 5'iyle bir ay süren danışma.
    Liderler ve dünyadaki en önemli 5 ünlü. İlgileniyorsanız, lütfen önceki e -posta adresiyle iletişime geçin =lilluminatieureangrandmaster@gmail.com veya wahtsapp +34602182632

    https://www.gaia.com/article/what-is-the-illuminati

    YanıtlaSil
  93. Ben ILLUMINATI'nin büyük ustası Alexander Walter, bir REPTILIAN veya ILLUMINATI üyesi olabileceğiniz ve dünyanın bilgisine erişebileceğiniz manevi forumumuza katılabilirsiniz. illuminati Kardeşliği'ne katılın ve yararlanın, hayatınızı dünyada daha iyi bir yer haline getirin. illuminati kardeşliği ile servet kazanın ZENGİNLİK GÜÇDİR ZENGİNLER, REFERANSLAR, GÜÇ VE KORUMADAN OLUŞAN EN BÜYÜK ILLUMINATI KARDEŞİMİZE HOŞ GELDİNİZ. Organizasyonun bir parçası olmakla ilgileniyorsanız, +1(647)265-0412 İLE whatsapp üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz ve Telegram ile bilginiz varsa bu @Illuminati_Temple11'e yardımcı olacaktır.

    YanıtlaSil
  94. Fark etme!! Fark etme!! Fark etme!!

    İşletmenizi Yeniden Finanse Etmek mi İstiyorsunuz? Faturanızı güvence altına almak için gerçek bir Çevrimiçi krediye ihtiyacınız var mı? Yeni bir iş kurmak mı? Kişisel bir krediye ihtiyacınız var mı? veya İşletme Kredisi, projenizin yeni finansmanına başlamak için en ucuz %1,5 faiz oranıyla hızlı ve kolay bir kredi başvurusunda bulunun. Bize e-posta yoluyla ulaşın:[iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com]


    SERVİSİMİZ

    * Konut Kredisi
    * Taşıt Kredileri
    * Mortgage kredileri
    * İşletme Kredileri
    * Finansal Araçlar
    * Bireysel kredi

    İş teklifinizi veya genişlemenizi başlatmak için büyük miktarda sermayeye mi ihtiyacınız var? Banka veya aracı kurum, Kredi Puanının Düşüklüğü veya Teminat Eksikliği nedeniyle Kredi Başvurusunu reddetti mi? Olası ticari işbirliği için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin. Hem vatandaşlar hem de vatandaş olmayanlar için teminatlı kredi hizmetleri sunuyoruz.

    E-posta yoluyla bugün bize ulaşın: [iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com]

    YanıtlaSil
  95. BÜYÜK ILLUMINATI TAPINAĞINA HOŞ GELDİNİZ, Zenginler ve Ünlüler Kulübü, 3 milyon üyeden oluşan dünyanın en eski ve en büyük kardeşliğidir. Bizler en yüce varlık olan tek bir babanın altındaki bir aileyiz. İlluminati'de cennette doğduğumuza ve bu dünyada hiçbir üyenin mücadele etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle tüm yeni üyelerimiz, yaşam tarzlarını yükseltmek için katıldıklarında nakit ödüller kazanıyor. ve soru şu ki, nereden ulaşılacağı ve ilgili bilinen izleyicilerin +2348055459757 WhatsApp numarasından büyük ustamla iletişime geçmeleri gerekiyor.

    YanıtlaSil